T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tiranlar gölgesinde utanç çağı

Dünya savaşa ve savaşın sonuçlarına hazırlanıyor ve artık kartlar açık olarak oynanıyor. Savaşın amaçları bundan böyle tahminler ve tahlillerle değil, resmi açıklamalarla dile getiriliyor. ABD cenahı türlü bakanlarıyla ilk hedefin Ortadoğu'nun dizayn edilmesi olduğunu bangır bangır bağırıyor. ABD'nin kurmak isteği "yeni askeri düzen", yeni "Roma İmparatorluğu projesi" tehditler ve silahlar gölgesinde adım adım ilerliyor.

Bu girişimlere ve bu atmosfere isteyen istediği kadar gerekçe üretsin, Irak'ı ve Saddam'ı sorumlu ilan etsin, gerçekçilikten, milli çıkarlardan ya da Bushvari bir demokrasiden söz etsin, "güneş balçıkla sıvanmaz".

Gerçekler değişmez.

Bu savaş bir petrol savaşı olmanın da ötesinde bir askeri dünya hakimiyeti savaşı olacak ve faturası insana ve tarihe çıkacak.

Savaş öncesi savaş sonrasına delildir...

Savaş öncesinde ABD dünyayı manipüle etmeye çalışıyor. Basını, kurumları ahlaki iflasa sürüklüyor. Etik kazanımları yerle bir ediyor. Mevcut kanıt sistemi prosedürlerini, hukuku ayaklar altına alıyor. Güçlünün sözünü adalete referans yapmaya çalışıyor. Adaletsizliği meşrulaştırmaya soyunuyor.

Savaş öncesinde ABD dünyayı tehdit ediyor. "Ya bizden yanasınız ya düşmandan yana" şiarı, siyasi korkular, korkaklıklar, yeni fayda tanımları üretiyor. Doğu Avrupa, Avrupa'nın Akdeniz sahili ülkeleri bu tehdide şimdiden boyun eğdiler. Araplar ortadan sıvışmanın da ötesinde "yeni Roma İmparatoru'nun vasalları" olmayı tercih ettiler. Boyun eğmeyenlere, Almanya'ya, Fransa'ya karşı ABD'nin hakaret ve tehdit dozu her geçen gün artıyor...

Savaş sonrası bu tehdit ve silah mekanizması daha da azacak. Başta boyun eğenler olmak üzere herkes büyük kayıplara uğrayacaklar.

Dünya ve savaşlar tarihi buna kanıttır.

Ne var ki, şu gözardı edilemez:

Bugün "devletler ve iktidarlar güç ve silah karşısında sinerken, insanlar ve toplumlar ayağa kalkıyor"... Dünyanın dört bir köşesinde insanlar, aydınlar, yazarlar karanlığa karşı birleşiyor ve karanlık içinde aydınlık için haykırıyor. Öylesine ki, "savaş karşıtı dalga tarihin hiçbir döneminde bu denli yaygın olmamış, böylesine globalleşmemişti."

"Baş egemen" bu dalgayı yok saymaya kalksa da, onun "karbon kopyaları" bu dalgayı hafifsemeye kalkışsa da, "tarihi ölüm makineleri ve ölüm melekleri değil, insanlık onuru ve özgürlük adına direnenler yazacaktır..."

Bu onur ve bu duygu hiçbir zaman yok edilememiş; eninde sonunda kazanan, örnek alınan, timsal kılınan o olmuştur.

John Berger, ünlü ve önemli bir yazar... Le Monde Diplomatique'de şöyle diyor:

"Dünyanın her yerinde farklı koşul ve konumdaki insanlar soruyor: Biz kimiz? Ne yaşıyoruz? Nereye gidiyoruz? Ne kaybettik? Geleceğe ilişkin bir vizyonumuz olmadan yaşamayı nasıl sürdürebiliriz? Bu satırları şu an gündüz olsa da, aslında gece yarısı yazıyorum. Bu satırları bir utanç gecesinde yazıyorum. Utançtan kastım kişisel bir suçluluk duygusu değil. Utanç artık, insan türüne ait olan, onun umut etme gücünü yok eden, onu önüne, uzağa ve ufka bakmaktan alıkoyan bir duygu benim için. Ufuk yerine ayaklarımıza bakmak ve bundan sonra atacağımız ilk küçük adımı hesap etmek duygusu..."

Hiçbir iktidar, hiçbir bahane, hiçbir gerekçe bu sorulardan, dünyayı kuşatan bu ortak ruh halinden daha önemli olamaz...

Siyaseti insani ve tarihi sorumlulukla el almak yerine, bu küçük adımlara indirgeyenler ve bu utancı yaratanlar ve yardımcıları tarih önünde şimdiden sorumludur...

Siyasetçiler unutmasın: "hayaller, idealler, değerler ve bu uğurdaki riskler olmadan siyaset hiç zaman doğru siyaset olmamıştır ve olmayacaktır"...



8 Şubat 2003
Cumartesi
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED