|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türk yargısı artık işkencecilere karşı hoşgörülü davranmıyor. Yargıtay, bir "insanlık suçu" olan işkence konusunda duyarlı davranarak, bu suçtan dolayı yargılanan iki polis memuru ile ilgili verdiği kararı tüm Avrupa'ya duyurdu. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca Soner Dülger ve İbrahim Altınbaş adlı 2 polis hakkındaki kararın birer sureti, başta AB Parlamentosu ile AİHM olmak üzere işkence ile ilgili uluslararası kuruluşlara gönderildi. Kararda, işkencenin bir "insanlık suçu" olduğuna vurgu yapılarak, demokratik hukuk devletinde, delil elde etmek için, insan hakları ihlallellerini meşrulaştırıcı ve hukuka aykırı davranmanın bir mazereti olamayacağı kaydedilirken, "Kolluk görevlileri insan haklarına saygılı kalarak, hukuka uygun delil elde etme görevlerini yerine getirmeliler" denildi. Karara konu olayın hikayesi... Kurulun verdiği karara konu olan olay, Mersin'de yaşandı. Oto hırsızlığı iddiasıyla gözaltına alınan Abdülvahap Terzi ve Recai Ekmen adlı gençlere, suçlarını söyletmek için iddiaya göre karakolda işkence yapıldı. Vücutlarında darp ve elektrik izi oluşan Terzi ve Ekmen'e sağlam raporu verildi. Mersin Adli Tabipliği'nce düzenlenen raporda her iki gencin vücutlarında herhangi bir darp veya yara izine rastlanmadığı belirtildi. Terzi ve Ekmen'in şikayeti üzerine kendilerine işkence yapan polis memurları Soner Dülger ve İbrahim Altınbaş ile Adli Tıp doktoru Suat Tekin Turhan hakkında dava açıldı. Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada, suçunu söyletmek için işkence yapmaktan haklarında dava açılan polis memurları Dülger ve Altınbaş hakkında "işkence"den değil "efrada kötü muamele"den dolayı para cezası ile 3 ay 15 gün süreyle memuriyetten men cezası verdi. Mahkeme, sanık doktor Turhan'ın da beraatini kararlaştırdı. Yerel mahkemenin hükmü sanık vekillerince temyiz edilince, dosya Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nde incelendi ve "işkence" suçu ile ilgili 243/1. maddesinden kurulması gerektiğine karar vererek, dosyayı mahkemeye iaede etti. Genel Kurul'un kararında, içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli değerlerinden birini "insan haklarının" oluşturduğu hatırlatılarak, "Zira insan, en gelişmiş varlık olarak içindeki bazı dürtülerin ağır basması ya da dışa yansıyan davranışlarını denetleyememesi sonucu şiddete başvurabilir. Ancak uygarlığın gelişmesi ile insanlık birtakım manevi değerlere ulaşmış, insan ve onurlu kutsal bir varlık olarak kabul edilmiştir" denildi. Kararda, şöyle devam edildi: "Bu nedenle insan haklarının en üst düzeyde korunması, insan onuruna gereken değerin verilmesi büyük önem göstermekte olup, adaletin herkesin güven duyabileceği bir şekilde gerçekleştirilmesi ile mümkün olabilir. İnsan hakları, ayrım gözetilmeksizin sahip olunan hakların tümünü kapsar, bu nedenle ve tek cümle ile işkence suçu insanlığa karşı işlenen bir 'insanlık suçu'dur. Anılan suç bu niteliği itibariyle de evrensel bir çok sözleşmeye konu oluşturmuştur. BM Genel Kurulu'nca 10 Aralık 1948'de kabul edilen ve 7212 sayılı Yasa ile onaylanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 5'inci maddesinde, hiç kimseye işkence ya da zalimce insanlık dışı ya da onur kırıcı davranış ya da ceza uygulanamayacağı belirtilmiştir." 'Yargıtay olayıyla ilgimiz yok'
Etkin Ajans, Yargıtay'daki patlamayla ilgili gözaltı haberinde yer alan Atılım Gazetesi'yle ilgili ifadelerin gerçek dışı olduğunu ileri sürdü. Ajans tarafından, önceki gün gazetemizde yer alan haberle ilgili yapılan açıklamada, Etkin Ajans'la ilgili bilgilerin yanlış olduğu belirtilerek, "Adı geçen haberde sözkonusu haberi yazdığı anlaşılan Sonnur Sağlamer ifadesi yer almaktadır. Bu bilgi polis kaynaklı olup gerçek dışıdır. Ben ve arkadaşlarımın gözaltına alınmasının Yargıtay'daki patlamayla ilişkisi yoktur. Ayrıca Etkin Ajans, Yeni Atılım Gazetesi'nin yan kuruluşu değil, piyasaya iş yapan bağımsız ticari bir işletmedir" denildi.
|
|
|
|
|
|
|