T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M
Kimi karalar bağlar kimi sümbül takar

Anadolu kadını örtüsüyle konuşurmuş. Karalar bağlayan kadının kocasının öldüğü, başına sümbül takanın ise 'Kocam öldü ama, ben daha taze gelinim' mesajını verdiği anlaşılırmış.

Anadolu'nun her yerinde başka türlü bağlanır baş. Örtüler de halkın kültürel kimliğine göre değişir. Renkleri, desenleri, bağlama tarzları farklı farklı olan örtüler, aynı zamanda bir işaret dilinin en önemli harflerini de oluştururlar. İstonbul Dergisi'nin son sayısında Anadolu kadınının baş bağlamasıyla ilgili her türlü ayrıntıya yer verilmiş.

Dergiye göre Anadolu'nun baş bağlama dili, iletişim araçlarının bu kadar yaygınlaşmış olmadığı zamanlarda icad edilmişti ve hâlâ da kullanılıyor. Kadınların başlarına bağladıkları örtünün renginden, bağlanma şekline ve rengine kadar her şey, hatta yanısıra takılan süs eşyaları bile çeşitli mesajlar içeriyor. Bu mesajlarda, kadınların sosyal ve ekonomik konumları, yaşadıkları yerler anlatılıyor. Ayrıca baş bağlama şekli, üzüntü, sevinç gibi pekçok duyguyu da anlatır.

Oyalar da ayrı mesaj verir

İyi süslenmiş, dizi dizi altınları olan bir başlık, ailenin çok zengin olduğuna, süsü az bir başlık ise, ailenin yoksulluğuna işaret eder. Başına karalar bağlayan kadının kocasının ölmüş olduğu anlaşılır ve ona dokunulmaz. Kadın başına eğer sümbül takmışsa, "Kocam ölmüş olsa bile, ben daha taze gelinim" demek istediği anlaşılır. Bu, yeni bir eşe açık olduğunu da gösterir. Örtüye biber oyası işlenmişse, kadının kocasıyla, kaynana dili çiçeği oyası işlenmişse kaynanasıyla arasının iyi olmadığı anlaşılır. Örtüye gelin teli takılmışsa, bu kadın taze gelin demektir.

Türkmen başka, Ankaralı başka

Baş bağlama şekilleri yöreden yöreye farklılıklar gösterir. Balıkesir'deki Türkmenler'in baş bağlamasında iki tane sarı çiçek kullanılır. Avşar kadınının baş bağlamalarında ise, bir dizi altın bulunur. Ankara kadın başlığı, hemen hemen bütün Oğuz boylarında kullanılan baş bağlamaları gibidir. Başlığın ön kısmında bir dizi altın vardır.

ÖRTÜNÜN DİLİ

Köyde evlenen kadınlar da poşu takar. Beyaz poşu acı görmemiş; siyah, acılar çekmiş anlamına gelirken; mor, doğurganlığın bittiğini ifade eder. Çocuklu kadın, fesinin üzerine, çeşitli renklerde poşu sarar. Bu renklilik çok çocukluluğu anlatır. Renkli poşular üzerine uçları püsküllü, püskülleri ve kendisi simli "akyağlık" denilen ipekli bir örtü bağlanır. Dul kadının başına, fes üzerine köşegeninden kıvrılmış, sade bir yazma sarılır, üzerine de koyu renkli "kefiye" denen bir örtü bağlanır. Evli ve yaşlı kadınlar ise, başlarına, omuzlarını örtecek genişlikte bir örtü bağlar.

Fesli Anadolu kadını

Prof. Dr. Neriman Görgünay Kırzıoğlu'nun yaptığı araştırmaya göre, köylerde geleneksel kıyafetlere bürünen genç kızlar, saçlarını çok sayıda ince ince örerler ve üzerine üçgen şeklinde yazma (yağlık) örterler. Başa örtülen yazmanın uçları, kulak önünden enseden geçirilerek ya omuzlar üzerine sarkıtılır, ya da tepede düğümlenir. Bu bağlama şekline "keçik" denir. Nişanlanan bir genç kız, şerbette adı verilen bir fes takar. Fes üzerine simli, oyalı yazma örtülür. Şehirde, ekonomik durumu iyi olanlarda, sırma işlemeli fes tercih edilir. Üzerine de üçgen katlanmış, simli ve olayı bir yazma takılır. Fesin önüne gerdanlığa benzer gümüş saçaklı, orta kısmı taşlı, gümüş çiçeklerle donatılmış "alınlık" denen bir takı takılır. Ortaya alınlık üzerine, fesin iki yanına ve kulaklar üzerine iki taraflı taşlı gümüş takılar takılır. Bu nazar değmemesi içindir. Gelinin başına takılan taşların da özel anlamları vardır. Kırmızı taş, kız çocuğunun olması, yeşil taş da erkek çoğunun olması niyetiyle takılır. Fesin ortasındaki takıya "çalma", kulaklar üzerindeki takıya da "dulukluk" denir.



8 Şubat 2003
Cumartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED