AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Değişmeye yüz tutan sistem ve AKP

Dün ANAR'ın kamuoyu araştırmasının sonuçlarından hareketle AKP'nin oy potansiyelini arttırdığını, iddia ettiği merkez partisi olmaya doğru hızla yol aldığını söyledik.

Aslında bu gelişme pek şaşırtıcı değil.

3 Kasım seçimlerinden hemen sonra bu köşede şu satırlar yer almıştı:

Seçmenin tavrı ve sandıktan çıkan oy oranı AK Parti'ye, AK Parti üzerinden "siyasi alan"a uzun süredir görülmeyen bir "meşruiyet zemini" sağlamıştır. Seçmen ittifakları demokrasi dışı ve siyaset dışı girişim riskini ve bunlara uygun bir ortamın oluşması ihtimalini ortadan kaldırmıştır. Görülüyor ki, 2002 seçimleri Türkiye'nin yaşadığı 10 yıllık siyasi kriz ve olağanüstü dönem araçlarını, iklimini sona erdirecektir."

Nitekim öyle oldu...

Zaman zaman yaşanan sıkıntılara, üretilmeye çalışılan türlü krizlere rağmen, Türkiye'de bir "normalleşme süreci" yaşanıyor.

Bu süreci hafife almak mümkün değildir.

Bu durum, dış girdilerin, dış dinamiklerin hazırladığı doğrudan etkisinden çok, onların hazırladığı zemini kullanmasını bilen, bu zemine meşruiyet kazandıran iç dinamiklerin işi olmuştur. Devletin işleyişi ve tavrındaki bir değişim yaşanacaksa, ki yaşanmaya başlamıştır, bu da iç dinamiklerden, yani AKP'nin yakaladığı destek ve meşruiyet zemininden hareketle hayata geçecektir, geçmektedir.

Bu gelişmenin en önemli kanıtı şudur:

Daha bir iki yıl öncesine kadar, "değişim sürecini sadece AB'nin ve dış dinamiklerin etkisine bırakılan, toplumsal meşruiyet sıkıntısı yüzünden bu etkinin siyaseti yeniden devletleştiren bir dalgayla iç içe girmesine yol açan" dalga sona ermiştir.

Bugün ise bir değişim projesi, üstelik devletin sivilleştirilmesine yönelik kritik bir değişim projesi toplum desteğinde siyaset tarafından taşınmaktadır.

Ve böyle olduğu oranda değişim hattında hızla yol alınmaya, bu hattı engelleyici unsurlar bertaraf edilmeye yüz tutmuştur.

Bu çerçevede şunu görmek gerekir:

AKP "Türkiye'nin siyaseti, toplumu, bunlardan kaynaklanan değişim meşruiyetini keşfetme gereksinimi" ile AB hattı da dahil olmak üzere "ekonomide ve siyasette çağdaş yapılanma ihtiyacını" en azından biçim açısından bağdaştıracak bir parti görünümü taşımaya koyulmuştur.

"Değişim projelerinin toplum dışı, siyaset karşıtı bir söylemin içine sıkışıp kalması", buna karşılık "temsil kabiliyeti olanların bastırılması ve dar nitelikli bir yaşam alanı genişletme politikalarına itilmeleri" arasındaki o "dev çelişki"nin bugün yavaş yavaş aşılmaya başladığını görüyoruz.

Bu açıdan AKP'nin aldığı yol daha genel olarak muhafazakar kesimin, İslami çevrelerin yaşadığı dönüşüm, modernleşme öyküsünde aldığı yol, Türkiye'nin aldığı yol olacaktır, daha şimdiden olmaya başlamıştır.

ANAR'ın önceki gün ve dün değindiğimiz araştırma sonuçlarının teyit ettiği gibi, bugün AKP yeni, yenilenen ve değişen toplumsal merkezi temsil ediyor. Bununla da kalmıyor, yavaş yavaş siyasi merkeze yerleşiyor; bunu yapaken o merkezi yeniden inşa etmeye soyunuyor ve merkez sağın tanımını değiştirmeye yöneliyor.

Kimse şunu görmezden gelmesin:

Değişmeye ya da en azından değişime dair ipuçları almaya başladığımız, kimilerinin sandığı gibi "rejim" değildir; tersine "sistem"dir.

Yolsuzlukları üreten, kamu ekonomisini iflasın eşiğine getiren, krizler üreten, yani Türkiye'yi bu hale getiren, buna karşın dokunulmaz ilan edilen, dokunulası sistemdir…


12 Temmuz 2003
Cumartesi
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED