AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

P O L İ T İ K A

Aralık'ta daha farklı bir Türkiye olacak

"Avrupalı Türkiye"nin, Aralık 2004'de tam üyelik müzakerelerine başlamayı hedeflediğini belirten Başbakan Erdoğan, "Bu yılın sonu itibarıyla, bugünden çok daha farklı bir Türkiye göreceksiniz" dedi.

Başbakan Tayyib Erdoğan "Avrupalı Türkiye'nin 2004 yılı sonunda tam üyelik müzakerelerine başlamayı hedeflediğini belirtti. Erdoğan, "Bu yılın sonu itibarıyla bugünden daha farklı bir Türkiye göreceksiniz" dedi. Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel de, 6. ve 7. Uyum Paketleri'ne atıf yaparak, "Sizi takip eden insanların hayranlık duymaması mümkün değil. AB size dürüst bir cevap verecektir" diye konuştu.

Avusturya'ya giden Başbakan Erdoğan, Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel ile görüştü. Yaklaşık bir saat başbaşa görüşmeden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Schüssel, "İkili görüşme planlanandan daha uzun sürdü. Birbirimizi çok iyi anladık" derken, Erdoğan da, "Burada Türkiye'ye yabancı olmayan bir dostumuzla görüşüyoruz. Avusturya'da yaklaşık 200 bin Türk var" dedi.

'İlişkiler genişleyerek artıyor'

Daha sonra düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Schüssel, Erdoğan'ın geçen Aralık ayında Avusturya'yı ziyaret etmek istediğini, ancak seçimler nedeniyle ziyaretinin bugüne ertelendiğini hatırlattı. "AB'ye tam üyelik çerçevesinde hazırladıkları reform paketlerinden dolayı Sayın Erdoğan'ı tebrik ediyorum" diyen Schüssel, "Ayrıca Sayın Erdoğan ile birlikte Türk vatandaşlarının yoğun olarak çalıştıkları Brunnenmarkt adlı sebze pazarını da ziyaret edeceğiz" diye konuştu. Schüssel ayrıca, her yıl 400 bin Avusturyalının Türkiye'de tatil yaptığını, Türkiye'deki termik santrallerin yüzde 30'unun da Avusturyalı şirketler tarafından yapıldığını hatırlattı.

'Yanıldıklarını görecekler'

Daha sonra onuruna verilen öğle yemeğine katılan Erdoğan, "Çağdaş, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinin, çoğunluğu Müslüman bir nüfusla Avrupa değerlerine sahip olabileceğini kanıtlamak arzusundayız. İslam ve demokrasinin bağdaşamayacağını iddia eden çevrelerin yanıldıklarını tüm dünyaya göstermek istiyoruz" dedi."

Schüssel de, "Avusturya'nın Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde Türkiye'yi samimi ve dostça desteklediğini, bu desteğin sadece sözde kalmadığını, uygulamaya da yansıdığını" söyledi.

'Petrol ve doğalgazda işbirliği'

Erdoğan, Schüssel ile birlikte katıldığı Avusturya Federal Ekonomi Odası'nın toplantısında yaptığı konuşmada da Türkiye ile Avusturya arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilere değindi. Erdoğan, Türkiye'nin Avusturya'nın ithalatında 22., ihracatında ise 23. sırada olduğunu belirterek, ekonomik ve ticari ilişkilerin artırılması için karşılıklı çaba sarfedilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'nin Hazar denizi ve orta Asya petrol ve doğalgazının Avrupa'ya aktarılmasında kilit ülke olduğunu belirten Erdoğan, "Avusturya'nın da petrol ve doğalgazın Batı Avrupa'ya iletilmesinde son derece önemli bir geçiş ülkesi konumunda olduğunu görmekteyiz. Bu husus, oldukça önemli ve verimli bir işbirliği sahası yaratmaktadır'' dedi.

Türkiye ile Avusturya'nın yatırımlarının birbirlerini tamamlayıcı özellikler taşıdığını ve iki ülkenin rakip değil, ancak ortak olabileceğini anlatan Erdoğan "Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya ülkelerine yönelik ortak yatırımlara dönük projeleri rahatlıkla bulup yürütebilecek durumdayız'' diye konuştu.

'Hayranlık duymamak mümkün değil'

Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel de, Türkiye ile Avusturya arasında geçmiş yüzyıllarda çatışmalar meydana geldiğini; ama, artık iki ülkenin dost olduğunu ifade ederek, "Kışın siz bize, yazın da biz size gidelim'' dedi. Schüssel, geçmiş yıllarda Türkiye'ye öğrenci olarak tatil amacıyla, daha sonra da bakan-başbakan olarak geldiğini ve Türkiye'yi yakından tanıdığını anlattı. Türkiye'de 3 Kasım'da yapılan seçimlerin sonuçlarını çok iyi takip ettiğini belirten Schüssel, AB'ye uyum için hazırlanan 6. ve 7. paketlerden büyük memnuniyet duyduklarını bildirdi. Schüssel, "Sizi takip eden insanların, hayranlık duymaması mümkün değil. AB size dürüst bir cevap verecektir'' dedi.

Hikmetyar'ı tanımayan cahiller

Başbakan Erdoğan, 1985 yılında Türkiye'ye gelen dönemin Afgan mücahit liderlerinden Gülbeddin Hikmetyar ile çekilen fotoğrafının, Star gazetesinde, "Taliban'la fotoğraf çektirdi" diye verilmesini "cehalet" diye niteledi. Avusturya'ya hareketinden önce konuyla ilgili soruları cevaplayan Erdoğan, "Hikmetyar, tahminim 1985 yıllarında olan bu ziyaretinde ABD'nin desteklediği ve Afganistan'da ulusal bir kahraman olan, Afganistan'ın bağımsızlığı mücadelesinde bir insandı ve Türkiye'ye o zaman Afganistan'ın bir lideri olarak gelmişti. Ben de o zaman bir siyasi partinin İstanbul il başkanıydım. Bu resim aile içinde çekilmiş bir resimdir. Bu resmi, bugün malum zat, bir siyasi partinin genel başkanı olarak ve sahibi olduğu gazetede ve televizyonlarda yayınlamak, yayınlatmak suretiyle yaklaşık 18 yıl önce olan bir olayı kendisi için ranta dönüştüreceğini zannediyor. Bu şekilde siyaset yolsuzluğu yaparak siyasette rant elde edilmez." Hikmatyar'ın daha sonra Afganistan'ın başına geçtiğini de hatırlatan Erdoğan, gazetenin Hikmetyar için kullandığı "Taliban" ifadesini eleştirirken de, "Bugün Hikmetyar'ı 'Taliban' olarak niteleyenler, şu anda bile Hikmetyar'ın Afganistan'da hangi konumda olduğunu bilemeyecek kadar bu işten cahildirler. Çünkü Hikmetyar ile Taliban, karşı grupların temsilci-leridir. Maalesef ellerindeki medya imkanlarını da bu şekilde kullanarak halkımızı yanıltma yoluna gidiyorlar" dedi.

MED-TV muhabiri gözaltına alındı

Erdoğan'a Med TV adına soru soran bir kişi gözaltına alındı. Bir gazetecinin Diyarbakır'dan Ankara'ya yapılan Barış Yürüyüşü sırasında "bazı Kürtlerin" gözaltına alındığını ifade ederek, bu konudaki görüşünü sorması üzerine, Başbakan Erdoğan, "Barış yürüyüşü yapanlar tutuklandı ifadesini doğru bulmuyorum. İnsan hakları çerçevesi içerisinde yapılmış olan bir yürüyüşü bugüne kadar hiç kimse engellememiştir. Terör estirme olayı ile bu masum talepleri birbirine karıştırmayalım" dedi. Med-TV adına Erdoğan'a soru soran bu kişi, daha sonra Avusturya polisi tarafından gözaltına alındı. Med-TV adına soru soran kişinin, hangi kurum adına ve hangi kimlikle akreditasyon yaptırdığı belirlenemedi.

 
AB komisyonu: Türkiye'nin tam üyeliğini destekliyoruz
AB Komisyonu Sözcüsü Jean-Christophe Filori, Türkiye'nin tam üyeliği konusunda AB Komisyonu'nun ve Komisyon üyesi Günter Verheugen'in aynı tavrı izlediklerini söyledi.
Denktaş: Maraş'ı Rumlara verelim
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş: Lefkoşa havaalanının iki toplumun kullanımına açılması karşılığında kapalı bölge Maraş'ı BM kontrolünde Rumlara verelim.
CHP'de Baykal'a isyan
CHP'li milletvekilleri, Genel Başkan Baykal ve parti yönetimine karşı seslerini yeniden yükseltmeye başladı. Vekiller, "Parti, Genel Başkan, Genel Sekreter ve Özel Kalem'den oluşuyor" dediler.
Uzan: Kimin ailesinde bu tip insanlar var?
'Dil sadece iletişim aracı değil, birlik sembolüdür'
Karayalçın: Uç örnekle hükümeti eleştirmek haksızlık
Ağar: Yıkılan onur ayağa kaldırılmalı
Yılmaz: ABD, Türk halkını aydınlatmalı
Doç. Hocaoğlu: Sinsi ve intikamcı savaştan korkulur
Bilimadamı, akademisyen ve gazetecilerden oluşan Abant Platformu, dün toplandı. Platform'un ''Felsefe-Siyaset İlişkisiyle Savaş ve Demokrasi'' konulu ilk oturumunda konuşan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Durmuş Hocaoğlu, "İntikamcı savaş savaşların en tehlikeli ve sinsi olanıdır" dedi. Hocaoğlu, iki tip savaş olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Kılıççı ve intikamcı olarak ayırdığımız savaş tarzların-dan kılıççılığı, fatihler kullanır. Kılıcınız düşerse, karşınızdaki size kılıçla saldırmaz. Fakat intikamcı savaş, savaşın en tehlikeli ve sinsi olanıdır. Ben tankla savaşırım, ancak düşman bana IMF'yle, ajanlarıyla saldırıyorsa korkarım."
12 Temmuz 2003
Cumartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED