AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bu bir suç duyurusudur!

Evet, bu bir suç duyurusudur! Suça ortak olmayanların, suçta dahli bulunmayanların ancak ciddiye alabilecekleri bir suçu duyurmaya çalışacağım... Gerçekte yasal muhatabın İstanbul Valiliği veya İstanbul Emniyet Müdürlüğü ya da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olup olmaması önemli değil... sırasıyla ve mertebeleriyle münasib bir surette bu suçun işlenmesini engelleyebilirler...

Suç: Ses saldırısı. Gürültü terörüyle vatandaşın sükûnet hakkını ihlâl.

Suçu işleyenler: Boğazın Ortaköy yakasından karşı yakasına (Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Kuleli yönüne) ses saldırısında bulunan LAİLA ve REİNA adlı iş-eğlence-yerleri.

Mağdurlar: Öncelikle adı geçen semtlerin sâkinleri...

Bu iş-eğlence yerlerine kimler gider, ne yerler, ne içerler, nasıl eğlenirler, kim ne kadar kazanır, kısaca kazananlar da, eğlenenler de beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. İstanbul'un hep bir gece hayatı vardı, elbette bu hayata uygun müdavimleri de... Bu hayat da, bu hayatın müşterileri de ilgi alanımın dışında... Benim derdim, dayanılmaz bir ses saldırısına maruz kalmaktan ibaret... İstanbul'un göbeğinde herşey ve herkese rağmen ses terörü yapılırken ve zavallı insanlar bu gürültü dehşetinin kurbanı olurken yetkililerin hiçbir müdahalede bulunmaması...

Şikayetimin nedeni sadece şahsî özgürlük alanımın sınırlarının çiğnenmesi, bu ses saldırısından gecelerimin ızdıraba dönüşmesi değil, gerçekte nasıl olup da bu teröre izin verildiğini anlayamamam... Bu suçu, bu gürültü kirliliğini duyuruyorum; zira suçun alenî işlenmesine rağmen devletin yetkili kurumlarının niçin ve nasıl sessiz kaldığına anlam vermekte zorlanıyorum. Bu suç yasal olarak mı işleniyor? İnsanları bu şekilde rahatsız etmenin yasası çıktı da bir tek ben mi bilmiyorum? Bilmek istediğim işte bu nasıl ve niçinlerin cevabı.

Doğrusu Boğazın öte tarafında oturanlar bu gürültüye nasıl dayanıyorlar anlayamıyorum, sordum, "Ses yalıtımı var herhalde" dediler. Bizim tarafta oturanlardan şikayet edenlerin olup olmadığını soruşturdum, şikayet etmeyen yok gibi! Kimse gece yarısından sonra evinde rahat rahat uyuyamıyor. Hiç abartmıyorum, bu semtin sâkinleri ses saldırısından fevkalâde muzdarib... Çünkü bütün gürültüyü Boğaz'a veriyorlar. Deniz kenarında, yalılarda veya çay bahçelerinde oturanlar değil sadece, bütün Çenkelköy, Kuleli tepelerinin sâkinleri de rahatsız...

Yetkili yetkisiz kimle konuştuysam hemen hemen herkes, kimsenin bu terörü engelleyemeyeceğini, hatta izin dahi alınmış olabileceğini, daha önce de birkaç cılız tepkinin ortaya çıktığını ama bir işe yaramadığını, bu bakımdan boşuna yorulmamak gerektiğini; zira zavallı semt sâkinlerinin bu adamlarla baş edemeyeceklerini söylüyor.

Yasal dayanakları var veya yok, bunu bilemem, ama bildiğim, bu ses terörünün her gece 3-4 saat boyunca evlerimizin içine girerek bizleri rahatsız ettiği... (Deniz kenarındaki evlerden değil, tâ Çengelköy'ün tepesindeki evlerden sözediyorum.)

Sayın İstanbul Vali'sini, İstanbul Emniyet Müdürünü ve İstanbul Belediye Başkanını Beylerbeyi, Çengelköy ve Kuleli semtlerini teftişe davet ediyorum. Lütfen bir gece bu semtlerde dolaşmayı denesinler de huzurundan ve sükûnundan mesul oldukları halkın hâlini bizzat kendi gözleriyle görsünler.

Ailelerin çoluk çocuk gittikleri çay bahçelerine bile gecenin 12'sine kadar izin veren iradenin, bir iki iş-yerine sabahın 4'üne kadar İstanbul'u ses terörüne bulamasına müsaade etmesi halkın güven ve adalet duygularını inciteceğinde kuşku yok... Birkaç yüz zengin eğlenecek, oynayıp zıplayacak diye halkı ses terörüne maruz bırakanları biraz anlayabiliyorum; zira onlar para kazanıyorlar. Onların halka ihtiyacı yok! Peki ama devletin?!?!?

Hâsılı, suç duyurulmuş oldu. Bundan sonrası yetkililerin yetkilerini kullanma istek ve iktidarıyla alâkalı... Bekleyeceğiz ve göreceğiz. Tabii hayal de şart! Meselâ ya buraların semt sakinleri gece yarıları davulla zurnayla oralarda topluca eğlenmeyi itiyad haline getirirlerse?!?

İnsaf ve vicdana gelince, yasalar her zaman vicdanı harekete geçirmiyor. Bunun için dua etmek lâzım.

Bir de not: Bu sütunun okurları, böylesine küçük (!) bir meseleyi buraya taşımış olmama şaşırabilirler. Şaşırmasınlar, asıl sorunum İstanbul'a liyakat... İstanbul'a liyakatımızı kaybetmekte olduğumuz için içim yanıyor.


12 Temmuz 2003
Cumartesi
 
DÜCANE CÜNDİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED