AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bu hamur daha çok su kaldırır...

Bereket, Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanan Özdemir Özok basiretli davrandı da, kriz tatlıya bağlandı...

Öyle mi gerçekte?

Özok, Cumhurbaşkanı'nın ve üyesi bulunduğu CHP'nin "haksız eleştirilere" hedef olmaması için görevi kabul etmediğini söylüyor ama, anladığımız kadarıyla, gitmeyi de bir türlü içine sindiremiyor.

Gözü hâlâ arkada.

Mesela, "serbest meslek sahibi bir avukat olarak" bu kadar siyasetle uğraşmış olmasının herkesin bekleyebileceğini, bilebileceğini ve "buna hakkı olduğunu" söylüyor.

Açıklamasında üstü örtük bir sitem var; kamuoyu "anlayış" gösterse, görevi iade etmeyecek demek ki...

Hakkını teslim etmek lazım yine de... Eleştirileri doğal karşılıyor:

"Bunca yıl avukat olarak yaşamış bir kimsenin, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesi halinde, bu kimsenin bir siyasal parti geçmişi bulunması ilk akla gelebilecek olasılıktır. Nitekim, basınımız da, seçilme kararından sonra ilk akıllarına gelen bu soruyu bana yöneltti..."

Özok gitti ama, tartışma bitmedi.

Tartışmanın odağında şimdi Cumhurbaşkanı Sezer var.

Soru şu:

Sezer, siyasal bir geçmişi bulunan ve 24 saat öncesinin taze CHP'lisini neden Anayasa Mahkemesi üyeliğine atadı?

Gelişmeleri biliyorsunuz; Cumhurbaşkanlığı, Enis Tulga'dan boşalan Anayasa Mahkemesi asıl üyeliğine Özdemir Özok'un atandığını 15 Temmuz'da bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu.

Özok, Türkiye Barolar Birliği Başkanı'ydı, "üstdüzey yöneticiler ve avukatlar kontenjanı" için de "seçilebilecek" en uygun adaydı.

Fakat bu işte bir gariplik vardı... Özok 18 yaşından beri örgütlü siyasetin içindeydi ve CHP üyesiydi.

Cumhurbaşkanı, bugüne kadar hükümet tarafından yapılan atamalarda gerekçe olarak öne sürdüğü "tarafsızlık" ilkesini çiğneyerek bu atamayı nasıl yapmıştı?

Yapmıştı işte...

Çünkü Özok, yine basiret gösterip, atama tarihinden 24 saat önce, yani 14 Temmuz'da CHP'ye istifa dilekçesini göndermiş, Köşk'ü olası bir "sıkıntı"dan kurtarmıştı.

Peki, neden 24 saat önce?

Özok Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirileceğini nereden biliyordu?

Ayan mı olmuştu?

Yoksa Köşk'ün uyarısından sonra mı CHP'den istifa etmişti?

En iyimser tahminle şu söylenebilir:

Sezer, öteden beri izlediği Özok'u beğeniyor ve çalışmalarını takdir ediyordu. Enis Tulga'nın görev süresi dolunca, ondan boşalan yere çok sevdiği ve çalışmalarını takdir ettiği Özok'u getirmek istedi. Özok'un CHP'ye yakın olduğunu duymuştu, bu bir "referans" olabilirdi, ancak örgütsel bir bağı bulunduğunu bilmiyordu. Olsundu... Özok CHP'den istifa ederdi, atamanın önündeki engel de kendiliğinden ortadan kalkardı.

Hayır, tam tersi olmuş.

Talep Özok'tan gelmiş, "Beni Anayasa Mahkemesi üyeliğine atar mısınız?" demiş. Sezer de kabul etmiş.

Tabii, değerli avukat, çok sevdiği ve yıpratılmasından korktuğu Sezer'i korumak adına "üyelik talebinin kendisinden geldiğini" söylüyor ama, daha vahim bir gerçeği faşettiğini farkedemiyor.

En sıradan atamayı bile aylarca bekleten Sezer, nasıl oluyor da araştırmadan, soruşturmadan, gerekli tetkikleri yapmadan 24 saat içinde karar verebiliyor?

Böyle bir atama 24 saat içinde mümkün olmayacağına göre, demek ki Özok 14 Temmuz'dan önce Çankaya'ya müracaat etti. Çankaya da bu atamanın yapılabilmesi için, Özok'un CHP'den istifasını istedi.

Böyle mi anlamalıyız?


21 Temmuz 2003
Pazartesi
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED