AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Kuzey Irak'ta olanların geçmişi

Rahmetli Turgut Özal'ın Kuzey Irak hakkında bazı düşünceleri vardı. Kuzey Irak'taki oluşumlarda etkili olabilmek istiyordu. Bu arzusunu dile getirdiğinde, bazıları bu teşebbüsü bir koyup üç almak şeklinde yorumladı.

Turgut Özal'ın kafasındaki formül şuydu:

Kuzey Irak'ta, Saddam'ın zulmü veya etkisi dışında bir bölge oluşturmak ve bu bölgeyi kontrol altına almak. Bu teze "safe heaven" yani "emniyetli bir cennet" ismini veriyordu. Böyle bir bölgenin kurulması halinde, bu bölgeyi kontrol edecek güç Türkiye olmalıydı.

Irak harekâtını yürüten Amerika ve müttefikleri, Özal'ın bu teklifini çok beğenerek onayladılar. Ancak, burayı kontrol edecek gücün Türkiye tarafından değil kendileri tarafından oluşturulmasını kararlaştırdılar. İşte meşhur Çekiç Güç uygulaması bu şekilde başladı.

Bu fikir üzerinde tartışmalar

Bu fikre karşı birçok görüş açıklandı. Kanımca, bunlar arasında en önemlisi İngiliz Parlamentosu Dış İşleri Komisyonu Başkanı'nın söyledikleriydi. O tarihte, TBMM Dışişleri Komisyonu üyeleri, İngiltere Parlamentosu'nu ziyaret ediyordu. Bu heyette ben de vardım. İngiliz Parlamentosu Dışişleri Komisyonu'nu ziyaretimiz sırasında, komisyon başkanı aynen şunları söylemişti:

"Siz Kuzey Irak'ta, Saddam'ın otoritesinin olmadığı bir bölge kurmak istiyorsunuz. Böyle bir bölgenin oluşturulması orada bir otorite boşluğu yaratacaktır ve bu boşluk, o mıntıkada bir 'Kürt devletinin' kurulmasına imkân verecektir. Böyle bir ihtimali hiç dikkate almıyor musunuz?"

Şahsen ben de aynı kanıdaydım. Oysa, Turgut Özal'ın hayranı olan komisyon başkanımız, İngiliz başkanı adeta azarlıyordu:

"Siz Başbakanımız'ın bu tezine neden karşı çıkıyorsunuz?"

On yıl sonrası

Aradan on yıl geçti. İngiliz parlamenterin söyledikleri aynen gerçekleşti. Orada bir otorite boşluğu yaratıldı. Bu boşluktan yararlanarak PKK oraya yerleşti. Mahalli Kürt grupları, kendi parlamentolarını oluşturdular. Amerika ve İngiltere, Türkiye'yi bir kenara iterek, kendi planlarını uyguladılar.

Öyle ki, ne gücümüz Çekiç Güç'ü geri göndermeye yetti, ne de onların, ülkemiz aleyhine bütün sinsi faaliyetlerini, bilmemize rağmen engelleyebildik.

Bu geçmişi bilmeden, "Kuzey Irak'ta neler oluyor? Askerlerimize bu muamele neden yapılıyor?" sualine cevap vermemiz mümkün değildir. Kaba bir benzetmedir amma, Türkiye ava giderken avlanmıştır.

Amerika ve Batı dünyasında Türkiye, elinden lokması kolay alınan, uysal bir ülke durumundadır. Bu imajın düzeltilmesi de çok zordur. Çünkü, Türkiye denince Amerika'nın aklına Türk ordusu ve onun generalleri gelmektedir. Bu konuda da haklıdır. Zira, Kuzey Irak'taki olaylar karşısında parlamentomuz, hükümetimiz, Cumhurbaşkanımız dahil hiçbir resmi makamımız yeterince tepki göstermemiştir.

Hatta Türk halkı, sendikalar ve sivil toplum örgütleri dahi yeterli reaksiyon göstermemişlerdir. Reaksiyon dediğimiz zaman, elbette bunun bir ölçüsü ve modalitesi olması gerekir. Ancak, yetkililerimizin "Bu işte Amerikalılar kaybetti" "Pazar günü de askerlerimizi bırakmasalardı, ben gerekli toplantıyı yapacaktım" gibi açıklamaları, yapılan çirkinlik karşısında bir "çaresizliğin" ifadesi gibi gelmektedir.

Milli asabiyet

Türkiye, halkı, sivil toplum kuruluşları, parlamentosu, hükümeti ve Cumhurbaşkanı'yla birlikte, "milli asabiyet" denilen tepkiyi ve kararlılığı gösterememiştir. Eminim ki, şu anda, her Türk, "sadece askerlerimizin değil, kendi başlarına da bir çuval geçirilmiş olmanın" ezikliğini hissetmektedir.

Ne yazık ki, bu ezikliğin ülkemize getireceği zararlar, sadece Kuzey Irak'la sınırlı kalmayacaktır.


21 Temmuz 2003
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED