AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y E M E K
Hakiki Goralı İstanbul'da

Şu sıralar Gora ve Goralı kelimeleriyle oldukça haşır neşir oluyoruz. "Nedir bu Gora?" dediğimiz zamanlar da olmuyor değil. Merak edilip GORA filmini çevirenlere sorulduğunda, Gora'nın anlamının olmadığı söyleniyor; fakat biraz araştırıldıktan sonra Gora'nın "doğa" anlamına geldiğini bulmakta hiç de zorlanılmıyor. Soyadı Goralı olan ailenin de bir sandviç çeşidi olan Goralı'yı icat ettiği yıllardır bilinen bir gerçek. Yugoslavya'da bir bölge olan Gora'nın bir kısmı şimdilerde Sırbistan sınırları içinde kalıyor.

Son günlerde rekor izlenme oranına sahip olan G.O.R.A filmine gittiğimde film çıkışı aklımda kalan tek şey canımın Goralı çekmesiydi. (Gerçi konumuzla alakası pek olmasa da değinmeden geçemeyeceğim, filmle ilgili bazı devlet büyüklerimiz "Gülmek isteyen gidebilir" diyorlarsa da, bu filme özellikle çoluk çocuk, ailece gitmenizi önermem. İlla da gidecekseniz epey argo ve küfürlü kelimeye hazırlıklı olmalısınız.) Bu isteğime karşılık ertesi günün sabahında Fındıkzade'deki hakiki Goralı'ya giderek kahvaltımı iki Goralı'yla yaptım. Deneme amaçlı gittiğim müessesenin kalitesini beğendim. Sizlere de bu lezzeti tanıtabilmek için öğleden sonra tekrar giderek hem röportaj yaptım hem de iki Goralı daha yedim. (Tanıttığım müesseselerin ürün ve servisini çıplak gözle görmek amacıyla önceden müşteri gibi habersiz, beğenirsem de röportaj ve tanıtım için ikinci kez giderim.)

GORALI KARDEŞLER

Şehmuz, Kemal, Ertan ve Ercan kardeşlerin işlettiği Goralı serüveni dokuz metrekarelik bir alanda başlamış. Yugoslavya'nın Gora bölgesinden göç eden Goralı ailesi, fast food ve sandviç kültürünün olmadığı o dönemlerde orijinal Goralı sandviçlerini keşfetmişler. Amca Goralı, sandviçin daha yeni yeni piyasaya çıktığı o dönemlerde, içine özel köfte, turşu, salata ekleyip ardından tost makinesinde bir güzel ısıtmış ve oluşan nefis yiyecek bugünkü Goralı halini almış. 1961 yılında Fındıkzade'de açılan Goralı, bugün halen yerinde duruyor. Ufak tefek değişiklikler dışında tam bir nostalji yaşatıyor insana. 25 sandalyelik kapasitesi olan Goralı'nın her işini bu dört kardeş yürütüyor. Başka işçi çalıştırmayan Goralı kardeşler, yiyeceklerin hazırlanmasını da servisi de kendileri yürütüyorlar.

14 FARKLI GORALI ÇEŞİDİ

Goralı'nın 14 farklı çeşidi var. Goralı, Ciğerli, Kadın Budu köfteli denediğim lezzetler arasındaydı. Her yerde olanla hakiki Goralı arasındaki farkı yiyince anlıyorsunuz. Sandviçin içine kıyma, bulgur ve baharatı mikserledikten sonra pişirilen özel köfteyi koyuyorlar. Üzerine salam, sosis, amerikan salatası, turşu, patates püresi ve isteğe göre de hardal eklenince ortaya nefis bir tat çıkıyor.

Et ve sandviç hariç, turşudan hardala kadar her ürünü kendi bünyelerinde üreten Goralı'nın, sandviç dahil bütün malzemeleri günlük olarak temin ediliyor. Bu lezzetin o kadar müdavimi var ki, sırf Goralı yemek için İstanbul'un her yerinden gelen müşterileri bulunmakta. Hatta onlarcasını alıp yurtdışına bile götürüyorlar.

Patenti (isim hakkı) Goralı ailesine ait olan bu marka, Franchising sistemiyle yeni şubeler açmayı planlıyor. Şube açılımı için alt yapı çalışmalarını sürdüren Goralı, sahte isim altında dükkan açan veya menülerinde Goralı ismini kullanan işletmelere karşı hukuki mücadeleye başlıyor.

MÜESSESEYE ÖNERİ

• Başka şubelerin açılımı için acele edilmeli • Sıkma portakal ve diğer meyve sularının bulunması gerekir • Goralı'ya özgü kıyafetle servis yapılmalı • Masalarda menü bulunmalı.

BEĞENDİĞİM

• Goralı • Birçok ürünün kendi bünyelerinde üretilmesi • Turşunun sertliği ve ekşiliğinin kıvamı • Dört kardeşin el ele vererek işlerinin başında durup, ilgilenmesi.

BEĞENMEDİĞİM

• Servis • İçecek çeşidinin az olması • Dekorasyonun 43 yılı yansıtması, ilk açılırken kullanılan dekor malzemelerinin temin edilmesi gerekir.


Mutfak Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği

Tarihten gelen birikimiyle dünyanın en zengin mutfakları arasında ilk sırada yer almasına rağmen, kaybolmaya yüz tutmuş Türk mutfağını ve yemek adabını araştırmak, aslını bozmadan tanıtmak ve yaşatmak amacıyla yola çıkan "Mutfak Kültürümüzü Tanıtma ve Yaşatma Derneği" 27 Eylül 2004 tarihinde kurulmuştur.

Bilimsel araştırmalar yaparak veya yaptırarak, Türk mutfağının kaybolmaya yüz tutmuş zenginliklerini, araştırmaları ile aslını bozmadan geliştirmek ve yaşatmak, Türk mutfağının yeme içme ve sunma adabını bütün özellikleriyle ortaya çıkartmak, geliştirmek, yurt içinde ve yurt dışında Türk mutfağının tanıtılmasını sağlamak derneğin başlıca hedefleri arasındadır.

Yönetim Kurulu Başkanlığını Ramazan Bingöl, Başkan Yardımcılığını Hacı Abdullah Lokantası-Abdullah Korun'un yürüttüğü derneğimizde, diğer Yönetim Kurulu Üyeleri arasında Kartal Mutfak Gereçleri-Yavuz Selim Özdemir, Köşkeroğlu Baklavaları-Süleyman Kaya, Ayso Restaurant-Mustafa Kemal Sofuoğlu, Ziya Şark Sofrası-Arap Bingöl, İkram Sofrası-Ömer Erol, Gazeteci-Metin Yüksel bulunmakta. Yeni üyeliklerin devam ettiği derneğimizde bu amaca gönül veren şahıs veya firmaların her türlü desteğini ve katılımlarını bekliyoruz.

İrtibat Tel-Faks: 0212 516 81 92-516 81 93
e-mail:


LEZZETLİ SÖZLER

Seven taze fidan, sevmeyen sessiz kamış,
Düşünen bulmuş, düşünmeyen bulamamış.
Karnı tok oldu mu uyur insan,
Acıyan uyumuş, acıkan uyumamış.


4 Aralık 2004
Cumartesi
 
RAMAZAN BİNGÖL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED