AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Pazarcı malını satmak için yemin ediyor, gençler sevgisini anlatmak için. Bir de mecburen yemin edenler var. Sadık kalmasak da, milletinden vekiline, doktorundan sanatçısına yemin etmeyi çok seviyoruz.
RECEP YETER / İSTANBUL
'Milletime sadık kalacağıma...' Yeminin bürokrasi içindeki en muteber olduğu yerlerden biri TBMM. Vekiller arasında yeminine sadık kalmayanlara da sıkça rastlanıyor. Vekiller, "Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim" diyerek milletini unutmayacağına söz veriyor. Hipokrat'ın kemikleri sızlıyor Meslek yemini denilince ise akla ilk Hipokrat yemini geliyor. Milattan önce 460-370 yıllarında yaşayan Hipokrat'ın 2500 yıl önce oluşturduğu metin, bugün de anlam olarak işlevliğini koruyor. Hipokrat yemini de özetle şöyle: "Gücüm yettiği kadar tedavimi hiçbir vakit kötülük için değil yardım için kullanacağım. Benden zehir isteyene onu vermeyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını bile tavsiye etmiyeceğim. Bunun gibi bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermiyeceğim. Bıçağımı mesanesinde taş olan muzdariplerde bile kullanmıyacağım. Bunun için yerimi ehline terkedeceğim. Kasıtlı olan bütün kötülüklerden kaçınacağım. İster hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan mazarattan sakınacağım. Gerek sanatımın icrası sırasında, gerek sanatımın dışında insanlarla münasebette iken etrafımda olup bitenleri, görüp işittiklerimi bir sır olarak saklıyacağım ve kimseye açmıyacağım." Eczacıların mesleğe başlarken ettikleri yemin ise günümüz koşullarında göre oldukça anlamlı. Eczacılarımızın "Hayatımı insanlık hizmetine vakfedeceğime..." cümlelerini sık sık hatırlaaları gerekiyor. Memurluk yeminle başlıyor 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi tüm çalışanların asli memurluğa atandıkları zaman ettikleri yeminin ne kadar bağlayıcı olduğu ise biraz kuşkulu. Bir merasimle yemin eden devlet memurları, şu cümleleri "okumak" zorundalar: "TC Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; T.C'nin, milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalacağıma, Türk Milletinin milli, ahlaki insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan T.C'ne karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim." En heyecanlı yemin askerde Türk erkeklerinin hayatında önemli bir yer tutan askerlik hayatı ise yeminin en heyecanlısına sahne oluyor. Asker aileleri, çocuklarının edecekleri yemin için kışlaların yolunu tutarken, törenler bayram havasında geçiyor. Mehmetçik, elini bayrağa ve silaha koyup komutanıyla göz göze, bağırıyor: "Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada, her zaman ve her yerde milletime ve Cumhuriyetime dogruluk ve muhabbetle hizmet, ve kanunlara ve nizamlara ve amirlere itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, Türk sancağının şanını canımdan aziz bilip icabinda vatan,Cumhuriyet ve vazife ugrunda seve seve hayatımı feda edeceğime namusum üzerine and içerim." Tüm dünyadaki izcilik teşkilatlarında geçerli olan İzcilik yemininin merasimi ise oldukça ilginç ve keyifli. ìTanrıya ve Vatanıma Karşı Vazifelerimi Yerine Getireceğime, İzcilik Töresine Uyacağıma, Başkalarına Her Zaman Yardımda Bulunacağıma, Kendimi Bedence Sağlam, Fikirce Uyanık ve Ahlakça Dürüst Tutmak İçin Elimden Geleni Yapacağıma Şerefim Üzerine And İçerim." diyen izci adayları da bayrakla, selam vererek izci oluyor. Yeminine uymayan kişi 10 fakiri doyurmak zorunda Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Erdoğan, Kur'ân, Kâbe gibi Müslümanlarca kutsal olan varlıklar adına yemin edilmesinin doğru olmadığını söylüyor. Allah adı anılarak edilen yeminlerin ise üç çeşide ayrıldığını ifade eden Erdoğan, bunlardan bile bile yalan yere yemin etmenin tövbe etmeyi gerektiren büyük bir günah olduğunu, keffareti bile bulunmadığını vurguluyor. Kişilerin yanlışlıkla, örneğin borcunu ödemediği halde, ödediğini zannederek ettiği yeminin ise günah olmadığını ve keffaret gerektirmediğini ifade eden Erdoğan, gelecekte bir şeyi yapmak veya yapmamak için edilen yeminin yerine getirilmemesinin ise keffareti gerektirdiğini söylüyor. Erdoğan, İslam'a göre yemin keffaretinin ise on fakiri sabahlı akşamlı doyurmak ya da on fakiri giydirmek olduğunu, eğer yemin eden kişinin bunlara gücü yetmezse, ard arda üç gün oruç tutması gerektiğini kaydediyor. Psikiyatrist Nevzat Tarhan ise insanlararası güvensizliğinin artmasıyla yeminin günlük hayatta sık başvurulan inandırıcılık yöntemlerinden biri haline geldiğini kaydediyor. Bu da sanatçı yemini
Yeminlerin içinde en anlamlıları ise şüphesiz ki, kendimize karşı ettiğimiz yeminler. Bu yeminlerin bir örneğini ise sanatçı Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun atölyesinin girişine astığı şu metin oluşturuyor:
|
|