AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K Ü L T Ü R
Diyaloga girmek zorunlu

Yeni kitabında dinlerarası diyaloğun fayda ve muhtemel risklerine dikkat çeken Prof. Hayrettin Karaman, globalleşen dünyada iletişimin zorunlu olduğunu, bu alanda din adamları kadar sanatçılara da görev düştüğünü belirtiyor.

  • HALE KAPLAN ÖZ
    Prof. Hayrettin Karaman'ın 'Dinlerarası Diyalog Nedir?' isimli kitabı Ufuk Kitap tarafından yayınlandı. Kitap, Karaman'ın gazetemizdeki köşesinde yazdığı dinlerarası diyalog merkezli yazıları ve bazı televizyon röportajlarından oluşuyor. Kitabı ve dinlerarası diyalog üzerine konuştuğumuz Karaman, diyaloğun fayda ve muhtemel risklerine dikkat çekiyor.

    11 Eylül'den sonra Haçlı zihniyeti ve müslümanlara karşı önyargı yeniden oluştu. Batı'nın Doğu'ya bakışı hiç bir zaman sağlıklı olmamıştı zaten. Londra'daki patlamalar da bunu pekiştirdi. İslami kökenli olduğu söylenen terör örgütleri eylemlerine devam ederken diyalog kurmanın zorluklarından bahsedelim isterseniz...

    Farklı veya öteki olanla diyalog kurmak her zaman kolay olmamıştır, her şeye rağmen zaruri veya faydalı ise diyalog kurulacak, bunun için bazı zorluklara göğüs gerilecektir. Terörün 'İslamî kökenli' olduğunu söyleyenler bundan 'müslümanların da teröre bulaştıklarını' kastediyorlarsa bunu inkar etmek mümkün değildir. Müslüman olmak, günah ve suç işlemez hale gelmek demek değildir. Nefsine ve şeytana uyan müslümanlar da -ötekiler gibi- çeşitli suçları işleyebilirler. Yok bundan 'İslam din olarak terörü öngörüyor, teröre imkan ve meydan veriyor, terör dindarlığın bir parçası olduğu için müslümanlar teröre bulaşıyor' manası kastediliyorsa ortada bir 'İslam'a iftira' olayı var demektir.

    İslam terörü yasaklar

    Terör, 'meşru olsun olmasın belli bir maksada ulaşabilmek için masum insanları da hedef alan şiddet olayları' demekse, bu mana ve mahiyette ise İslam terörü emretmez, tavsiye de etmez, ancak yasaklar. Nizami savaşta bile masum insanları, hangi dinden olurlarsa olsunlar din adamlarını, kadın, çocuk ve yaşlıları, hayvanları öldürmek, zirai mahsullere zaruret bulunmadığı halde zarar vermek yasaktır. Milleti ve memleketi korumak, meşru müdafaa hakkını kullanmak gibi zorunlu hallerde istemeden sivillerin de zarar görmesi 'başka çare bulunmadığı' için meşru görülmüştür.

    II. John Paul, 7 aralık 1990'da yayımladığı resmi genelgesinde diyalog gerekçesiyle misyonerlik faaliyetlerinin ihmal edilmesini şiddetle eleştirerek, konuya yaklaşımını "Dinlerarası diyalog, Kilise'nin Hıristiyanlığı yayma misyonunun bir parçası konumundadır." sözleriyle özetlemişti. Tebliğ veya misyonerlik düşüncesinin her zaman varolduğunu düşünürsek diyalog ne kadar sağlıklı kurulabilir?

    Diyalog konusunu tahsis ettiğim, kitaba da girmiş bulunan yazıların birinde diyaloğun mana ve maksadını şöyle açıklamıştım: "Farklı inanç, dünya görüşü ve hayat tarzına sahip fertler ve gruplar arasında yapılan buluşma ve görüşmelerin (diyalogun) birden fazla amacı vardır; bunlardan bazıları da şunlar olabilir: 1. Birbirlerini tanımak, doğru bilgi sahibi olmak, 2. Biri diğerini ikna ederek kendi inancına ve hayat tarzına insan kazanmak (misyonerlik, tebliğ), 3. Gruplar arasında veya bütün dünyada mevcut ortak problemlerin bir kısmını çözmek, bütün taraflar için faydalı olacak bazı eylemlerde işbirliği yapmak..." Sonraki yazılarda, geçmişten günümüze, bu maksatlara da örnek teşkil edecek diyalog uygulamalarından söz ettim. Ancak geçen günlerde izlediğim bir tv programında diyaloğa karşı olanların, daha çok, 1962-1965 yıllarında yapılan II. Vatikan Konsili'nden sonra papalığın adını koyduğu, kavramlaştırdığı ve uygulamaya başladığı diyalog üzerinde durduklarını fark ettim. Maksadımı daha iyi anlatabilmem için TDV İslam Ansiklopedisi'nin Konsil ve Hristiyanlık maddelerinde iyi bir özeti bulunan II. Vatikan Konsili, misyonerlik ve bunlara bağlı diyalog kavramı ile ilgili bir iki pasajı aktarmam gerekiyor: "Kapsayıcı yaklaşımın (kurtuluşun Yahudilik, İslam gibi diğer ilahi dinlerle de olabileceğinin kabulünün) doğurduğu bu problemler karşısında papalık Dinler Arası Diyalog Konsili, 1984 ve 1991 yıllarında iki doküman neşretme gereğini duymuş... bu dokümanlarda misyonerlik açısından diğer dinlerle ilgili resmi tutum belirlenmiştir" (17/359).

    Papalığın maksadı misyonerlik

    Bu alıntı, papalığın diyalogdan maksadının misyonerlik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ben de yukarıda, "2. Biri diğerini ikna ederek kendi inancına ve hayat tarzına insan kazanmak (misyonerlik, tebliğ)" ifadesiyle bu maksadı açıklamıştım. Hristiyanlığın vazgeçemeyeceği vazifelerinden biri misyonerlik; yani bütün insanları Hristiyanlaştırmak için çaba göstermektir ve bunu da asırlardan beri yapmaktadır. Buna rağmen Müslümanlar onlarla diyalog içinde olmuşlar, "Hristiyanları Müslümanlaştırmak" amacı da dahil birçok maksatlarla bir araya gelip görüşmüş, tartışmış, ortak bazı işler tutmuşlardır. Bugün yurt dışında yaşayan dindaşlarımız yoğun bir misyonerlik taarruzu karşısında bulunuyorlar ve oradaki din rehberlerimiz çeşitli maksatlarla Hristiyan din adamlarıyla bir araya geliyor, diyaloglar yapıyorlar. Bu noktada önemli olan kırmızı çizgilere dikkat etmek, dengeyi bozmamak, kâr zarar hesabını iyi yapmaktır; eğer bu çeşit diyalog İslam'ın ve Müslümanların menfaatine değil, zararına olursa zinhar ondan uzak durmaktır.

    Diyalogdan zarar gelmez

    Peki diyaloğu kuran taraf olmanın sağladığı bir üstünlük var mı?

    Diyalogu organize eden tarafın bazı tertipleri, sonucu lehine çevirmek için planları, tercihleri olabilir; karşı tarafın buna dikkat etmesi ve dinler arası diyalogu mutlaka güçlü temsilciler ile yapması gerekir.

    Kitapta diyalogda niyet, amaç ve usulün önemine vurgu yapıyorsunuz. Bugüne dek dinlerarası diyalog toplantıları bu özellikleri barındırdı mı? Toplantılar amacına gerçekten ulaşıyor mu?

    İnsanların yaptıkları her işte bazı eksikler, kusurlar olabilir; genele ve sonuca bakmak gerekir. Farklı dinlere mensup din ve ilim adamlarının yaptıkları diyaloglarda İslam'ın zarar gördüğünü tespit etmedim; aksine onu daha iyi tanıtma, karşı tarafın incelemeden, kulaktan dolma edindiği bilgi ve kanaatleri tashih etme sonuçlarının hasıl olduğunu gördüm, okudum ve duydum.

    Sanatçılara da görev düşüyor

    Başta sinema olmak üzere sanatın kültürler arası geçişkenliği sağladığı düşünülürse, sanatın dinlerarası diyaloga ne tür katkıları olabilir? Neler yapılabilir?

    Hristiyanlar ve Budistler dinlerini yaymak için başta sinema olmak üzere birçok sanat dalından yararlanmaya çalışıyorlar. Bazan bir filmin yaptığı etkiyi binlerce konuşma veya kitapla sağlamak mümkün olmayabilir. Sanatçılar ile alimler bu maksatla bir araya gelmeli, projeler üretmeli ve bunları gerçekleştirmek üzere örgütler kurmalıdırlar.

    Farklılık varsa diyalog gerekir

    Diyalogdan bahsediyoruz ama Yahudiler ve Hristiyanlar Hz. Muhammed'in peygamber olduğunu kabul etmeyerek bunu sonlandırıyorlar gibi görünüyor. Peygamberini kabul etmediğin bir dini nasıl kabul edebilir ve muhatab alabilirsin ki? Bu en önemli sorun olsa gerek.

    Onlar bizim peygamberimizi kabul etselerdi müslüman olurlardı, 'öteki ve başka' olmazlardı ki, 'öteki ile diyalog' yapılmış olsun. Elbette bizim onların inançları, onların da bizimki hakkında farklı kabullerimiz vardır, diyalog bu farklılık içinde ve amaca yönelik yapılır.

    Papa 16. Benediktus ilk vaazında, tüm Hıristiyan mezheplerine ve Yahudilere iyi dileklerini sunarken inanmayanları dahi andı ama Müslümanlardan bahsetmedi. Papa'nın Müslümanları unutmuş olması düşünülemez. Onunla yaşanacak yeni dönemde diyalog sekteye uğrar mı?

    Eski papa nasıl "diğer dinlere yumuşak/kapsayıcı bakış"ın hristiyanlığa zarar vermesinden korktu ve tedbir tavsiye etti ise yeni papa da "diyalog"dan kendi dininin zarar göreceğine, İslam'ın hristiyanlar arasında tanınması ve yayılmasına sebep olacağına inanıyor ve soğuk bakıyor. Diyalog yalnızca katoliklerle yapılmaz, bütün ötekilerle yapılır, bu bakımdan sekteye uğrayacağını sanmıyorum, globalleşen dünya insanları daha ziyade diyaloga sevk ediyor.


  •  
    Tezgahtakiler ve gölgedekiler kitapçılardan önce Dünya Kitap'ta
    Dünya Kitap dergisinin özel sayısı, 'kitapçılardan önce Dünya Kitap'ta' sloganıyla satışa sunuldu. Dergide bu yıl edebiyatçıların yanı sıra ressam, fotoğrafçı ve karikatüristlerin yeni çalışmalarının yayınlanarak kültür buluşmasının gerçekleştirilmesi amaçlanıyor. Peyami Gürel'in daha önce sergilenmemiş bir çalışmasını kapağına taşıyan Dünya Kitap dergisinin özel sayısında Ahmet Oktay, Attila İlhan, Başar Başarır, Cemil Kavukçu, Edip Cansever, Feridun Andaç, Gülten Akın, Hasan Öztoprak, İnci Aral, İsa Çelik, Küçük İskender, Gabriel Garcia Marquez, Mustafa Horasan, Refik Durbaş, Salah Birsel, Selçuk Baran, Selim İleri, Solmaz Kamuran, Tan Oral, Taner Baytok ve Turgay Fişekçi'nin daha önce geniş kitlelerle paylaşılmamış yapıtları gün ışığına kavuşuyor. Ay boyunca kitapevlerinden edinilebilecek dergide ayrıca Attila İlhan, Cemil Kavukçu, Hasan Öztoprak ve Solmaz Kamuran'ın halen üzerinde çalıştıkları yapıtlardan bölümler ile 4 yeni şairin eserlerine de yer veriliyor.
    BOZKIRIN TEZENESİ RUMELİ HİSARI'NDA
    "Rumeli Hisarı Konserleri'' yaz akşamlarını müzikle serinletmeye devam ediyor. Tarihi Rumeli Hisarı'nda gerçekleştirilen konserler kapsamında "bozkırın tezenesi" Neşet Ertaş 7 Ağustos Pazar günü sahne alacak. 8 Ağustos Pazartesi günü Haluk Levent, 9 Ağustos günü Nev, 10 Ağustos günü Arif Sağ ve Sabahat Akkiraz, 12 Ağustos günü ise Kıraç konser verecek. Türkiye'de ''Dale Don Dale'' şarkısı ile kısa sürede ünlenen ''Don Omar'', 6 Ağustos Cumartesi günü Parkorman'da sahneye çıkacak. Yedikule Zindanları'nda düzenlenen ''Rock The Nations 3'' Festivali kapsamında ise bugün ünlü Heavy Metal grubu Manowar sevenleriyle buluşacak.
    6 Ağustos 2005
    Cumartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Online İlan

    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED