AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Frenk oyunları

Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, başbakan Dominique de Villepin'in Türkiye "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni tanımazsa 3 Ekim'de müzakerelerin başlayacağının düşünülemeyeceği açıklamasını, destekleyici mahiyette politik bir manevra yaptı.

Bu manevrası daha önce Başbakan Recep Tayip Erdoğan'a yaptığı açıklama ile taban tabana zıt bir manevraydı. Bu sebeple Jacques Chirac'ın önceki açıklamalarıyla ters düşen tavrına Başbakan Recep Tayip Erdoğan üzüldüğünü açıkladı.

İngiltere'nin nüfuzlu gazetelerinden biri olan Financial Times'ın başyazısında bu konuyu ele alması harici değerlendirmelere aşırı önem veren basınımızda bomba etkisi yaptı ve konu yazılı ve görsel medyada enine boyuna tartışılmaya başlandı.

Fransa'nın ardından Almanya'nın Sosyal Demokrat Başbakanı Gerhard Schröder, "Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemeyeceğini, İran'daki nükleer silahlanma hazırlıklarının, Afganistan'ın, Pakistan'ın, Kafkasya'daki gelişmelerin göz önüne alınmasını ve Türkiye'nin bu çerçevede AB için önemini" nin altını çizdi ve Türkiye'ye destek verdi.

Tabii Financial Times başyazısı Türkiye'nin Kıbrıs Cumhuriyetini tanıması halinde içerde orduyla ters düşeceği ve iktidardan olacağı, tanımaması halinde AB müzakerelerinin riske gireceğine vurgu yapması AK Parti muhaliflerini belden aşağı vurma iştahını kabarttı.

Kıbrıs ve AB gibi ortak politikaların söz konusu olması gereken alanlarda muhalefetimiz, sırf muhalefet olsun diye vatan millet sakarya edebiyatı yapmayı tercih etti.

EK Protokol imzalanmasına karşı fikir beyan edenler maalesef ortaya bir alternatif koymadılar/koymuyorlar. Peki Türkiye imzalamasın da ne yapsın sorusuna da cevap vermediler/veremiyorlar!!!

Türkiye'nin hem EK Protokolü imzalayıp hem de Rum kesimini tanımadığını açıklayan deklarasyonu konusunda AB üyeleri bile ihtilaf edip kimileri Türkiye'nin yanında yer alırken, Türkiye'deki iç muhalefetin Türk tezinin karşısında yer almasının, vatan millet sakarya edebiyatıyla ne kadar bağdaştığının takdirini siz değerli okurlara bırakıyorum.

Daha önce Erhan Göksel'in devletin kurumlarının AK Parti hükümetine yardımcı olmadığı tespitini Cengiz Çandar'ın dünkü D.B.Tercüman gazetesinde yayınlanan yazısı teyit eder mahiyetteydi. Çandar diyor ki: "Konunun en önemli boyutlarından biri, Türkiye'nin iç politikasına yansıyor. Tayyip Erdoğan ve Ak Parti iktidarı, kendisine hasmane duygular besleyen Ankara'nın "etkili odakları" tarafından arkalanan "AB karşıtlığı" ile "AB'den gelmekte olan Kıbrıs konusunda kabul edilemez şartlar" arasında "ölümlerden ölüm beğen" tercihinde kıstırılıyor."(D.B. Trecüman, 05..08.2005)

Evet hükümet kıstırılıyor. Ama hükümetle beraber Türkiye'nin kıstırılmak istendiğini ve hükümete bu konuda yardımcı olmamanın Türkiye'ye fayda sağlamadığını akl-ı selim sahibi her ferd de görüyor. Görmemesi mümkün değil. Aksine halkımız etkili odakların Türkiye diye bir kaygılarının olmadığını düşündüğünü, sonuçta alternatifi olmayan bu hükümetin halk nezdinde daha da güçlendiğini söylemek de mümkündür.

3 Kasım öncesinde dış politika konusunda Irak, AB ve Kıbrıs olmak üzere üç demir leblebinin iktidara gelecek olan hükümeti beklediğini politikayla ilgilenen herkes gayet iyi biliyordu.

1 Mart tezkeresiyle dünyaya demokrasi dersi veren TBMM, Irak konusundaki tavrını ortaya koydu. Sonuçlar tartışılır ancak bu kararın Türk demokrasisine büyük katkı sağladığını da kimse inkar edemez.

AB konusunda da hükümet herkesi şaşırtacak adımlar atarak müzakere tarihi almayı başardı. Kıbrıs konusunda ise hükümet Türkiye'yi ilk kez haklı konuma yükseltecek bir noktaya getirmeyi başardı.

Şimdi ise Kıbrıs ile AB sorunu birleşerek önümüze geldi. Hükümet Ek Protokolü imzaladı ve Rum kesimi hakkında tanımayacağına dair bir deklarasyon yayınlayarak atılması gereken en uygun adımı attı. (Bu konuda Türk tezinin haklılığını ortaya koyan bir çalışma toplantısını 12 Mayıs 2005 tarihinde TESEV Brüksel'de yaptı ve uluslar arası alanda uzman hukukçular "Protokolün Türkiye tarafından imzalanmasının Güney kıbrıs Rum Yöjnetiminin tanındığı anlamına gelmediğini" açıkladı. www.tesev.org.tr)

Hükümet böylece gayet net bir mesaj vererek Kıbrıs'tan asla taviz vermeyeceğini bütün dünyaya duyurdu.

Kıbrıs konusunda kusurlu ve ayıplı olan taraf Türkiye değil AB ve Rum kesimidir. Financial Times'ın başyazısında ifade edildiği gibi AB sorunlu olan Rum kesimini tam üye yaparak en büyük hatayı işlemiştir. Rum kesimi de Annan planına hayır diyerek olumsuz tavrıyla tarihe geçmiştir.

Bundan sonra Türkiye'nin Kıbrıs konusunda geri adım atması mümkün değildir. Deklerasyonun anlamı budur. Hükümete yardımcı olmayan kimi kurumların ya da etkin odakların bunu çok iyi anlaması gerekir. Hükümet Kıbrıs'tan taviz vermez/veremez.

AB konusunda ise bu hükümet herkesi şaşırtacak biçimde somut adımlar atmış ve hiçbir hükümetin başaramadığı mesafeler kat etmiştir. Her zaman söylendiği gibi AB üyeliğinden maksat halkımızın sosyal ve refah düzeyini yükseltmek insan hakları özgürlükler ve demokrasi istikametinde halkımızın önünü açmaktır.

Bu hedeflere doğru AB üyeliği sürecinde yürüdük yürümeye devam ederiz. Eğer AB önümüzü keserse hedefimiz değişmez halkımızın sosyal ve refah düzeyi için yola devam ederiz. Bu kez Avrupa Birliği yerine başka birlikler gündeme gelir o zaman kara kara düşünmesi gereken biz olmayız Avrupa olur!

Temennim odur ki, ülke ve millet olarak çıkarlarımızın nerede olduğunu objektif olarak görelim ve böylesi milli meselelerde hükümetin şahsında ülke ve milleti rencide edecek politikalardan kaçınalım.

"FRANSA, Kıbrıs'ı bahane ederek 3 Ekim'de müzakerelerin başlamasını engelleyebilir mi?! Hayır. Çünkü 17 Aralık kararı Komisyon'da ittifakla alındı ve Fransa'nın bunu engellemesi için, "Hayır, Türkiye ile müzakerelere başlamıyoruz" diye yeniden "ittifakla" karar almaları gerekir. Bu imkânsız. Ayrıca İngiltere gibi dost bir ülkenin ve Blair gibi vizyon sahibi bir liderin dönem başkanı olması, olumlu bir faktördür. Fakat belli ki, müzakere süreci çok çetin geçecek; asap bozucu birçok "frenk" oyunuyla karşılaşacağız." (Taha Akyol, milliyet, 05.08.2005)


6 Ağustos 2005
Cumartesi
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED