Amerikan Pew şirketinin yaptığı, aslında malumu ilan eden ama bununla birlikte savaş sürecinde ortaya atılan birbirinin zıddı görüşlerin test edilmesi açısından anlamlı olan araştırma medyada büyük ilgi gördü. Türk halkının; Bush yüzünden Amerika'dan nefret ettiği (yüzde 52), bu ülke hakkında genel olarak olumsuz imaja sahip olduğu (yüzde 83) ve ABD'yi askeri tehdit olarak gördüğü (yüzde 71) gibi çok doğal sonuçlar elde edildi. Savaş öncesinde, Irak'a saldırının haklılık ya da haksızlığını ölçen anketler de ABD'ye yüzde 90'ın üzerinde bir tepkinin varlığını ortaya koyuyordu. Anketin bana göre en ilginç bölümü deneklere yöneltilen "Irak ordusunun Amerika'ya direnmemesine ne diyorsunuz?" sorusuydu. Türk halkının yüzde 82'si bu soruya "hayalkırıklığına uğradım" cevabını veriyor. Ürdün halkının yüzde 91...

Anketin en çarpıcı bilgileri bu sorunun cevabında gizlidir. Türk ve Ürdün halkları aslında, Saddam'ın yenilgisine ya da rejimin değişmesine değil; apaçık, Amerika'ya öfkelerinin Irak ordusu üzerinden tahakkuk edememiş olmasından dolayı hayalkırıklığına uğramışlardır. Bu cevapta aslında, Amerika'nın Irak'ta hak ettiği cevabı alamamış olmasının üzüntüsü vardır. Daha derinde, "Amerika bu ülkeye nasıl böylesine elini kolunu sallayarak yerleşebilir" isyanı yükselmektedir.

Bu da son derece doğaldır zira, Irak'ın işgali bütün diğer bölgesel değişkenler ve politik sonuçları bir yana, İslam dünyasının, Ortadoğu ve Doğu halklarının onurunu zedelemiştir. Hayalkırıklığı da, tepki de, öfke de bundandır. Ve öfkenin yarısı Amerika'ya ise, yarısı da bu coğrafyanın kaybetmeye mahkum makus talihinedir.

İşte bu yüzden birşeyler yapmak gerekiyor, bir yerden başlamak, bir adım atmak gerekiyor.

Bir adım mesela... 20'ye yakın aydın bir araya gelerek "Doğu Konferansı" adı altında bütünüyle sivil ve bağımsız bir platform oluşturduk. İçinde farklı kesimlerden insanların bulunduğu ama hiçbir kesime angaje olmayan, değişik partilerden isimlerin katıldığı ama hiçbir partiye bağlı olmayan, birçok kurumdan temsilcilerin yer aldığı ama hiçbir kurumun etkisine girmeyen gerçek bir sivil girişim meydana geldi.

Amaç, bölge üzerindeki bütün egemenlik girişimlerine karşı bir ortak kültürel dayanışma zemini oluşturabilmek. Şu satırlar, ortak deklarasyondan bir bölüm:

Her şey çok net, açık ve acil. Ya insanımız ve tüm insanlık adına, bu gidişe direnmek için bir şeyler yapacağız, ya da sadece bizim değil gelecek nesillerin hayatlarını, insani değerleri hiçe sayan bir anlayış ve onun temsilcilerinin iktidarına teslim edeceğiz... Onurlu, bağımsız ve kimseye muhtaç olmadan yaşamanın, sorunlarımıza kendi kültürel ve ekonomik imkanlarımızla çözüm aramakla mümkün olabileceğine inanıyoruz. Bunun için bölge ülkelerinin aydınlarını, siyasetçilerini ve halklarını yeni baştan düşünmeye davet ediyoruz."

Türkiyeli, İranlı, Ermenistanlı, Mısırlı, Suriyeli, Lübnanlı, Filistinli, Malezyalı, Nijeryalı vb. aydınlar, akademisyenler, edebiyatçılar, gazeteciler, yayıncılar ve kültürel işbirliğine katkı sağlayacak bütün branşlardaki insanlar biraraya gelerek bu büyük coğrafyanın ortak kültür ve direniş potansiyelini çıkaracaklar. İlk seyahati geçtiğimiz hafta sonu 35 kişilik bir heyetle Suriye'ye yaptık ve orada hemen Doğu Konferansı'nın Şam şubesi kuruldu. Büyük bir coşku ile karşılandık ve dahası birçoğumuz, ilk kez ziyaret ettiği bu ülkede eksik parçalarının bir bölümünü buldu...

Bu heyet, yeni katılımcılarla ard arda Mısır, İran, Lübnan vs. doğru yola koyulacak ve orada diğer eksik parçaları arayacak. Siz de arayın....

(E mail: tursav@ttnet.net.tr Tel: 0 312 442 55 11)

MUSTAFA KARAALİOĞLU

Künye

Temsilcilikler

AboneFormu

MesajFormu