|
|
Senin işin de zormuş be abi!..
Günde en az üç toplantı, iki yemek, sayısız telefon görüşmesi ve bunların arasında randevulu-randevusuz birçok ziyaretçi... Selahattin Sadıkoğlu'nun günlük programından bahsediyorum. Sıradan bir gündeki performans bu. Bir de seyahatler var. Yurt içi, yurt dışı... "Senin işin de zormuş be abi" sözüne kimse itiraz etmez. (İsterseniz çevrenizde rastladığınız kişiler üzerinde deneyebilirsiniz.) Kime söylesen kabul eder. (Önce işiyle ilgili iki soru sorun, sonrasında "Senin işin de zormuş be arkadaş" deyin Boyacı, bakan, şoför, mütercim, balıkçı... Ama galiba bir genel yayın yönetmeni bu sözü hak edenler arasında. Ziyaretçilerin günde ortalama yirmi kişi civarında olduğunu düşünürsek, ve her birinin çay-kahve içmekten öte bazı talepleri, teklifleri olduğunu; işte o vakit zorluğun derecesini idrak edebiliriz. "Oh ne güzel, alo deyince çay geliyor, omo deyince kahve..." vaziyetlerinin, işin sadece bir yönü olduğu da ortaya çıkar. Uzun lafın kısası, kazın ayağı dışarıdan göründüğü gibi değil. Talepler dedik ya, neler neler... Bazen bendeniz de şahit oluyorum görüşmelere. - Yazı dizisi yapayım.
Ve en sık rastlananı da şu: - Bana bir köşe verin. Günde ortalama iki kişi, gazetede köşe sahibi olmak için sözün ortasında, sonunda ya da başında böyle bir cümle sarfediyor. Ufak bir hesap yapsak... Ayda altmış yazarlık talebi, yılda yedi yüz civarında eder ki, kabul edilecek olsa, gazetede adam başına iki santimetrelik yer kalır. Selahattin Bey, bunca talebi nasıl karşılıyor, doğrusu o da işin püf noktası olsa gerek.
DEPREM ÜZERİNE
İki deprem arasında düğün yapılmaz.
BÜYÜK TERBİYESİZLİK
Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu ile ilgili bir haber, bu kurumda da yolsuzluğun had safhaya ulaştığını ortaya koymakta. Bakanlığın başlattığı soruşturma neticesinde 200'den fazla görevlinin yolsuzluğa karıştığı belirlendi. Haber, gazetede "Talim Terbiye'de büyük yolsuzluk" başlığıyla verildi. Acaba "Talim Terbiye'de büyük terbiyesizlik" denseydi, daha güzel olmaz mıydı?
CASUS BELLİ
Okurumuz Mahmut Taşğın, bir grup arkadaşıyla Karadeniz turunu çıkmış. Rize dolaylarında bir çay ocağında oturup çay içerken, yanında getirdiği diz üstü bilgisayardan internete girmek istemiş. O sırada çay ocağının sahibi yanına gelerek, sert bir şekilde uyarıda bulunmuş: - Nesin sen? Casus musun, ajan mısın?!. Hemen bilgisayarı kapat, müşteriler rahatsız oluyor!..
GÜNÜN SÖZÜ
Düşmanlarımı dost kıldığım zaman, yok etmiş olmuyor muyum?
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |