T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
TBMM'deki kritik gün…

Dün sabah Fehmi Koru'nun daha zayıf olduğu eski yıllardan kalma, üzerime tam oturan şık gri ceketini giyip, onun eşliğinde TBMM yolunu tutarken, 3 Kasım seçimlerinin ertelenme ihtimalinin yükseldiğinden sözediyorduk.

Oylama öncesi Meclis basın kulisinde her kafadan bir ses çıkıyordu. Milletvekilleri kulisinde de durum farklı değildi. Herkes başka bir tahmin yürütüyordu.

Nitekim oylama sonuçları birbirine çok yakın çıktı; Meclis'in tatile girmesi ve seçimlerin zamanında yapılması 21 oyla karara bağlandı. Parmak sayarken Ömer İzgi'nin muhtemelen yaptığı birkaç küçük hatayı eklerseniz, fark 15-20 idi.

Bu sonucu belirleyen Ecevit esnemeyen tavrı ve fire vermeyen DSP grubu oldu. Şunu altını çizmeden geçmemek gerekir: Ecevit'in siyasi hayatının sonuna geldiği şu günlerde kendisini ve partisini tarihe gömecek böyle bir kararı, tutarlılık ve ilkelilik adına vermesi onun attığı son anlamlı adımlardan biri olarak anılacaktır.

Bu kritik günde Meclis siyasi görüntüleri, tanık olduğu sembolik girişimler açısından da ilginçti...

Tayyip Erdoğan oturumu kordiplomatik locasından izliyordu, tam karşısındaki locada ise Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları vardı. Karşı karşıya oturuşun, seçimlerden sonra bir karşıya karşıya gelişe, dönüşüp dönüşmeyeceğini zaman gösterecek; zira artık Türkiye AKP'nin birinci parti olmasına doğru geri sayıma başlamış durumda.

Malum; Silahlı Kuvvetler bu konuda ve seçimi ilgilendiren diğer hususlarda şimdilik son derece ketum ve mesafeli durmaya devam ediyor. Seçimlerin yapılması gerektiğine ilişkin son yumuşak sohbet tarzı açıklama bir önceki Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu'dan gelmişti. Hilmi Özkök ve karargahı ise gelişmeleri sadece izlemekle yetiniyor.

Ancak bu izlemenin aktif bir izleme olduğuna da şüphe yok…

Oylama öncesi Meclis kulislerinde Özkök'ün meclis açılışına gelmeyeceği, akşam yapılacak açılış kokteyline katılmayacağı söyleniyordu. Özkök açılışa geldi; ancak İzgi'nin açılış konuşması biter bitmez, önergelere ve konuşmalara geçilmeden önce yanındakilerle birlikte Meclis'i neredeyse kaçar gibi terketti. Bu tavır, askerin seçim kararına müdahale etmeyeceğini ya da kimilerinin orduya referans vererek siyaset yapmasının istemedeğini gösteren küçük bir gelişme olarak yorumlanabilir. Ancak bu durum, seçim sonrası ortaya çıkacak tablo karşısında askerin sessiz kalacağının, tercih beyan etmeyeceğinin, en azından istemediği gelişmeler dikkat çekmeyeceğinin göstergesi sayılmaz…

Şimdi gelelim TBMM'nin kararına…

Meclis sağlıklı ve doğru bir karar verdi.

Seçimlerin ertelenmesi siyasetin, siyaset fikrinin kamuoyu nezdinde yaşadığı örselenme sürecini had safhaya çıkaracaktı; ilkelerin kişisel çıkarlara bu denli aleni ve futürsuz bir şekilde alet edilmesi tepki oylarını ciddi boyutlara çıkaracaktı.

Bu karar hükümet boşluğu ve siyasi irade eksikliğini pekiştirecek; hepsinden önemlisi baraj altında kalmaya aday siyasi partilerin rejimin korkularına, tabularına işaret ederek zaten dar siyasi alanı daha da daraltmasına, askeri siyasi oyunun içine biraz daha çekmesine vesile olacaktı.

Nitekim dün seçimlerin iptal edilmesinden yana bir konuşma yapan YTP'li milletvekili Gaffar Yakın açık bir şekilde seçimlerin sonuçlarının belli olduğuna, bu sonuçların kriz yaratacağına ve bu nedenle iptal edilmesi gerektiğine değiniyordu.

Seçim kanunu ve zamanlamasının muhtemel seçim sonuçlarına göre değiştirilmesini talep eden bu tavrın ne denli tehlikeli olduğu ortadaydı.

4 Kasım sabahı Türkiye kendi gerçekleriyle yüzleşecektir…

Mesele yüzleşmeden sonra getirelecek çözümlerdir…

Umarız bu konuda siyasi akıl devreye girer, Türkiye tekrar karanlığa sürüklenmez…



2 Ekim 2002
Çarşamba
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED