T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Neyse, bir değer CHP'de kaldı

Bir soru sordum, Türk siyasi iklimi neredeyse değişiyordu.

Herhalde duydunuz: Milletvekili adayı ilâhiyat profesörü Yaşar Nuri Öztürk önceki gün CHP'den ayrıldığını açıkladı. Bu açıklama ile akşam tv kanallarına çıkıp öfkesinin geçtiğini ifade eden beyanlarına kadar geçen sürede yüreğim pıt pıt attı. Bir hayat boyu sürebilecek siyasi birlikteliğin erken sona ermesine sebep olmak beni müthiş üzecekti.

Büyüklük Yaşar Nuri Öztürk'te kaldı; kendisine yeterince sahip çıkmayan CHP'yi affetti. Ünlü ilâhiyatçı yine CHP'de, yine milletvekili adayı ve 'anadilde ibadet' konusunda yine ısrarlı...

İsmail Kara'nın babasının anlattıklarından derlediği "Cumhuriyet devrinde bir köy hocası" altbaşlığını taşıyan "Kutuz Hoca'nın Hatıraları" kitabında (Dergâh Yayınları) karşılaştığımda Karadenizli dinadamlarının CHP'ye ilgi duymalarına çok şaşırmıştım... Kutuz Hoca, anılarının bir yerinde, "Hocalarda bir miktar Halk partlilik damarı olduğunda şüphe yoktur. Demokratları umumiyetle hafifmeşrep, devletin hazinesini müsrifçe kullanan, devlet adamlıkları zayıf insanlardan müteşekkil görürlerdi" diyor. Kendi köyündeki hocaların çoğu Halk Partili, bazısı parti delegesi imiş... (s. 144).

Kutuz Hoca ile aynı bölgede yetişmiş, ilk eğitimini muhtemelen anılarda adları geçen hocalardan almış Yaşar Nuri Öztürk de -sözgelimi- Turgut Özal'dan hoşlanmıyor. Genç Parti lideri Cem Uzan'ın gazetesinde, Turgut Özal'ın etkili olduğu zaman dilimini, "Hırsızlık ve ahlâksızlığın legalleşme devri" olarak niteliyor (22 Eylül 2002)...

Yaşar Nuri Öztürk, şu yakınlarda, "Anadilde İbadet" başlığı taşıyan bir kitap çıkardı. Hangi kitapçı vitrinine baksanız baş köşede bu kitapla karşılaşıyorsunuz. CHP adayı bir ilâhiyat profesörü, "Anadilde İbadet" adıyla bir kitap yazar, yazıları ve konuşmalarında 'ezan' konusunu tartışmaya açar da, partisinin bu konuda ne düşündüğü merak edilmez mi? Yaşar Nuri Hoca kusura bakmasın, ama ben ederim...

Önceki akşam, Habertürk'te, benim de aralarında bulunduğum bir grup gazeteci karşısına çıktı Deniz Baykal. Benim bir sorum 'CHP adayı' Yaşar Nuri Öztürk'ün kitabı ve tartışmaya açtığı ezan konusuyla ilgiliydi. CHP lideri, pek hoşuma giden bir cevap verdi soruma. Kaçırdıysanız, sorumu ve Baykal'ın cevabını Habertürk'ün özetinden okuyabilirsiniz:

"Soru: CHP adaylarından Prof. Yaşar Nuri Öztürk kendi dilinde ibadet ve Türkçe ezan konusunu işliyor. Bu konuda sizin yaklaşımınız nedir?" (Bu arada, Baykal'a, tek parti iktidarı dönemindeki uygulamaları da hatırlattım. TK)

"Baykal: O kitap adaylıktan önce çıktı, kendisi daha sonra aday oldu. Kitap kendi düşüncelerini yansıtıyor, CHP ile alâkası yok. Çok değerli bir ilâhiyat hocasıdır. Bu konular tartışılan konular. Diyanet'in de çalışmaları var. O, onların meselesi, siyasi parti olarak bizim gündemimizde yok. (..) Yapay sorunlar çıkararak Türkiye'nin düzenini bozmak bir siyasal partinin işi değil. Biz insanımızın alıştıkları gibi, gönüllerinden geçtiği gibi ibadet etmelerini önemli sayıyoruz. Ezan, ibadetin bir parçası değil, ibadete bir çağrıdır. Bu yönüyle de çok önemlidir. Ezan, Anadolu'da insanlarımızın huzur içinde, hukuk içinde yaşadıklarının bir nişanesidir. Ezan sesinin yankılandığı bir coğrafya bizim insanlarımızın ezici bir çoğunluğu için çok önemlidir. (..) İlâhiyatçılar konuşur; bu onların meselesidir, bizim meselemiz değil..."

Nasıl, siz de beğendiniz değil mi? CHP'nin olumlu yönde 'değiştiği' bu cevaptan anlaşılabiliyor. Zaten, Baykal, bu sayede, "Geçmişte hangi partiye vermiş olursa olsun, her kesimden herkesten oy istiyorum" diyebiliyor. Oyunuzu verirsiniz, vermezsiniz, o sizin bileceğiniz iş, ama "Anadolu solu" diye çıktığı yoluna Şeyh Edebali ile başlayan Baykal, 'ezan ve ibadetin dili' konusundaki cevabıyla benim gönlümü aldı...

Baykal'ın tavrı bu ama, iktidara gelirse Diyanet'ten sorumlu bakanlık koltuğuna oturtacağı söylenen, dolayısıyla ülkenin din işlerini kendisine emanet edeceği Yaşar Nuri Öztürk'ün kafasını epeyi karışık buluyorum. Yaşar Nuri Öztürk'ün, çıktığı televizyon programlarında anlattıklarından 'anadilde ibadet' ve 'ezan' konusundaki duruşunu öğrenebildiniz mi?

Camilerde yapılan ibadet Arapça olacakmış, dili dönenler bireysel ibadetlerini yine Arapça yapacaklarmış, ezanın Türkçe okunması talebi safsataymış... Peki öyleyse günler boyu anlattıkları, kitabına taşıdığı iddialar ne olacak?

Ezanı bir tür 'parola' olarak görüyor Yaşar Nuri Öztürk; takvimli-saatli günümüzde, insanlar namazı ne zaman kılacaklarını bilebilecekleri için, cızırtılı seslerle okunan ezandan bütünüyle vazgeçilebileceğini söylüyor. Kitabında yer alan (s. 141) şu satırlar 'anadilde ibadet' konusundaki görüşünün özeti: "Namazlarda Fatiha'nın ve diğer Kur'an âyetlerinin yerine, kişi kendisine kolay gelen dûaları okuyup niyazda bulunabilir. Kur'an'ın herhangi bir dildeki çevirisinden gereken yerler seçilip okunarak namaz kılınabilir." Önceki akşam sorulduğunda, "Ben bu görüşü, Arapçaya dili dönmeyen, ölmeden önce nasıl ibadet edebilirim heyecanında olanlar için açıkladım" diyor… Neredeyse tek kişi için yazılmış bir kitabın çok satması Türkiye'nin garabeti olmalı...

Neyse, Yaşar Nuri Öztürk CHP adayı olarak kaldı ya, gönlüm rahat…


2 Ekim 2002
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED