|
|
Sahte kavgalara SORGU
Aylık düşünce ve siyaset dergisi Yarın, ikinci sayısında anlamsız sahte kavgaların, yitik kuşakların ve giderek derinleşen bunalımın hesabı sorarak 'yarın'lar için umuda yol açıyor. Aylık düşünce ve siyaset dergisi Yarın, ikinci sayısında "Türkiye'nin soğuk savaşını" sorguluyor. Ülkemizin içine itildiği sahte kavgalar nedeniyle en değerli evlatlarını 1970-80 arasında kaybettiğini vurgulayan kapak yazılarında, Türkiye'nin aynı 'soğuk savaş' yöntemlerinin hala menzilinde olduğu hatırlatılıyor. Yeni proje ve fikirlerin ancak kaybolmuş kuşakların saklı dinamiklerini harekete geçirecek bir elit dönüşümü ile gündeme gelebileceğini belirten yazılarıyla derginin bu ayki ana gündemi, herkesi düşünme ve muhasebeye davet ediyor. Kapak dosyasında Burhan Metin, Ahmet Özcan,Toktamış Ateş, Erol Göka, Abdullah Muradoğlu ve Altay Ünaltay'ın yazıları var. Kayıp kuşakların hesabı soruluyor Burhan Metin, devletin soğuk savaş politikalarını masaya yatırırken, Ahmet Özcan Jöntürkler bağlamında bir kuşağın trajedisini ve bu kuşağın mirasını irdeliyor. Erol Göka, kayıp kuşaklar olgusunun psiko-sosyal ve psiko-kültürel köklerine atıflarda bulunarak tarihteki kardeş katline ve kardeş savaşlarına yer veriyor yazısında. Toktamış Ateş daha çok, kendi kuşağını, 27 Mayısçı kuşağı anlatırken, Abdullah Muradoğlu, bir taşra kasabasında, farklı etnik ve dini kökenlere sahip ailelelerin yerleşik olduğu bir mahallenin, ve giderek kasabanın, 1970-1980 arasında nasıl parçalanıp, bölündüğünü, çocukluk arkadaşlarının birbirlerine karşı nasıl birer acımasız düşmanlara dönüştüğünü, içerden yaşayan bir tanık gözüyle aktarıyor. Altay Ünaltay ise ironik 'Kitlesiz siyaset" başlıklı yazısında kitlesiz cumhuriyeti, halksız demokrasiyi ya da halksız cumhuriyeti kritik ediyor. Demokrat parti 2004 başkan adayları arasında ismi geçen Amerikalı siyasetçi ve ekonomist Lyondon LaRouche ile yapılan söyleşi ve çarpıcı analizlerle gündem oluşturacak gibi görünüyor. Amerikan medyası hakkında çarpıcı saptamalarda bulunan Larouche, son günlerde yeniden tartışmaya açılan 11 Eylül saldırılarıyla ilgili olarak enterasan açıklamalarda bulunuyor. Entelektüel hamle sürüyor Yarın'ın bu sayısında ayrıca Hasan Ünal; asker ve siyaset ilişkilerini, Reha Çamuroğlu Sol ve İktidar anlayışını, İhsan Eliaçık ve İlhami Güler, Dini düşüncenin yeniden inşası'nı tartışıyor. Yılmaz Tezkan, Rusya ve Türkiye ilişkilerini, Abdi Baleta ise Bush-Putin zirvesini analiz etmiş. İbrahim Kalın, Adnan Boynukara ve Taha Özhan, küreselleşmenin farklı boyutlarını ele almış. Serhan Yücel, Timur Er, Sina Onman ve Ramazan Yıldırımın siyasi gündemi analiz eden makaleleri ve Hasanali Yıldırım, Suavi Kemal Yazgıç, Ayşe Doğu, Fadime Özkan ve Gönül Çınar'ın farklı konulardan yazılarıyla bu sayıda da Yarın dergisi entelektüel seviyesine uygun bir performans göstermiş. Amerika'nın içi de karışıkmış
Amerikalı siyasetçi ve ekonomist Lyondon LaRouche söyleşisi, ilginç ve çarpıcı analizlerle gündem oluşturacak gibi görünüyor. Ayrıca Samuel Hantington'un 'Müslüman savaşlar çağı' başlıklı makalesi de tartışma yaratacak bir başka yazı olarak dergi sayfalarında yer almış. 11 eylülü 'Amerikan hükümet darbesi' olarak tanımlayan LaRouche, Anglo-amerikalıların Türkiye'yi 'dağılana kadar kullanma' eğiliminde olduğunu iddia ediyor. Henry Kissinger, Brezizsnki gibi Amerikalı siyasi isimlere muhalefetiyle tanınan LaRouche, bunların bir dünya devleti peşinde olduğunu ve anglo-sakson-yahudi bir odağın Amerika'da dahil tüm ulus devletleri dağıtmaya çalıştığını ileri sürüyor. LaRouche, Amerikan siyasetindeki etkili gruplar ve kökenleri hakkında da son derece enterasan bilgiler veriyor. Amerikan entelektüel geleneği içinde yer aldığını kaydeden LaRouche, Kissinger gibi etkili isimlerin yer aldığı grupların da Amerikan Muhafazakarları geleneğinden geldiklerini ifade ederek, Amerika'da asıl mücadelenin bu iki grup arasında verildiğini belirtiyor. Amerikan muhafzakarlarının genelde finans ve benzeri çıkar grupları ile Konfedarasyon geleneği olduğunu beliten Larouche "Rooswelt, Wilson, Truman, Nixon ve Bush Amerikan muhafazakar geleneğindendir. Bugünlerde Hristiyan-Siyonistler olarak diye anılan ekip paradoksal olarak ırkçı bir gelenekten, anti-semitik bir duruştan ve faşist bir temelden beslenen konfederasyon geleneğinin içinde bir damardır" diyor.
HABER MERKEZİ
|
|
|