T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Onlar Afrikalıdır efendim

Batı kültürünün, bu kültürü oluşturmuş olan belli başlı özelliklerin onun köleli ve köleci, sömürücü ve sömürgeci, sınıflı ve sınıfçı, ırkçı ve ayrımcı temeller üzerine yerleştiğini söyleyebiliriz. Bu özellik Batı insanının temel irasını oluşturur, bazan o, bu özelliğinin farkına varmasa bile bu temel gerçeklik değişmez. ABD başkanlarının seçildikten hemen sonra bir hizmet içi eğitimden geçirilerek o eğitimde, seçim kampanyası esnasında vaadettiği hususların Amerikan gerçeği temelinde bir yere oturtulması sağlanmak suretiyle göreve başlatılmaları gibi; kendi durumunun farkında olmayan bir Avrupalı aydına da, Avrupa gerçeği hatırlatılarak gerçekle yüzleşmesi ve gerekiyorsa tükürüğünü yalaması sağlanır. Fransız yazar Andre Gide'in, geçen yüzyılın başlarında yaptığı bir Afrika ziyaretinde edindiği izlenimleri açığa vurmasından sonra bu durum yaşanmıştır. Beyazların sofralarında ağırlanan yazar, kendilerine hizmet eden yerli garsonlara, uşaklara, yüzlerine karşı tembel, hilekâr, hırsız, açgözlü denilerek hakarete uğratıldıklarını görüyor. Bir defasında, çarşıda, yerli ile pazarlık eden bir arkadaşının konuşmalarına tanık oluyor:

-Kaça balık?
-Bir frank efendim.
-Yerliye kaça satarsın?
-İkibuçuk franga.
-Bana bak, ben Fransızım diye, bana ayrı fiyat söylenmesinden hoşlanmam. -Fransız yarım franktan çok vermez ki efendim.

Gide, yerlilerin birbirlerine uyguladıkları fiyatların beyazlara uygulananlardan neden üç-beş kat fazla olduğunu merak ediyor. Ona, yerlilerin birbirlerini aldatan hilekâr, kurnaz, hırsız ve açgözlü olduğu cevabı veriliyor. Beyazlar, elbette bu insanlar tarafından sömürülmeye izin vermezlerdi. Bu yüzden beyazlar kendi fiyatlarını kendileri koyuyordu.

-Fakat, diyordu Gide, koyduğunuz fiyatlar Avrupa fiyatlarından çok aşağı değil mi?

Bu itiraza da cevap hazırdır:

-Burası Avrupa değil, Afrika. Afrika, Afrika'dır; orada her şey ucuzdur.

Peki, tembel, hilekâr, hırsız, açgözlü, kurnaz ve özgür denen yerli, kauçuğu kaça topluyordu? Kauçuk toplama işi bir Fransız şirketinin tekelinde bulunmaktadır. Kauçuk toplamak üzere kulübesini terkedip ormana giren yerlinin bir aylık meşakkatli çalışmasına karşılık eline geçen ücret birkaç günlük yiyeceğini bile karşılamaktan uzaktır. Peki bu yerli çalışmak üzere başka bir iş bulamaz mıydı? Mümkün mü, deniyordu, burada her şey şirketlerin tekelindedir. Öyleyse yerli kendini hapse attırarak besletmenin yolunu bulamaz mıydı? Ama hapishanede de aç bırakılıyorlardı.

Gide, bütün bu ve benzeri gözlemlerini şikâyet yollu ilgililere bildirdiğinde, ona, bütün bunların onun şair kafasından çıkma mübalâğalar olduğu hatırlatılmakla yetinilmiştir.


20 Ocak 2002
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED