T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Büyük başarı'!

Başbakan Bülent Ecevit kimbilir ne kadar mutludur. Medya tarafından, daha uçağa binmeden "İyi geçti" teşhisi konulan gezisinin, Türk siyasi tarihine "Başarılı bir gezi" olarak geçeceğinden mutluluk duyuyordur... Oysa, gezinin hiç de iyi geçmediğini, esasen geçemeyeceğini ben biliyorsam Bülent Ecevit benden daha iyi biliyor... Star'dan Zeynep Gürcanlı'nın "Türk heyetine Tâlibân muamelesi" tespitinde bulunduğu bir olay yaşandı son gün ve heyetin gözü kapalı üyeleri bile, havaalanı yolunda durdurulan otobüslerinden indirilip eşyaları köpekler tarafından arandığında birdenbire gün ışığını gördüler...

Ali Bayramoğlu, bütün gazeteleri taradıktan sonra kaleme aldığı dünkü yazısında, Ecevit'in gezisindeki başarıları iki konuya indirgemiş. Şöyle diyor: "Peki geriye ne kalıyor? İki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri görüşecek 'ekonomik üst kurul' ile ABD'nin Türkiye'yi riskli ülkeler sınıfından çıkaran bir karar alarak turizm girdilerinin görece olarak önünü açması..." Doğru bir özet bu... Ancak, bu özette yer alan iki madde için 'başarı' demek hayli güç...

Los Angeles Times muhabiri Edwin Chen'in, büyük keyif duyarak yazdığı her halinden belli olan, "Amerikalılar Türkiye'ye gidebilir – hâlâ" başlıklı yazısının girişini beraberce okuyalım: "Yanında Türkiye başbakanı olduğu halde, Başkan Bush, Çarşamba günü, Oval Ofis'te, Türkiye'ye gitmek isteyen Amerikalılar için konulmuş seyahat yasağını kaldırdığını söyledi. Bu açıklamada bir sorun var: Türkiye'ye seyahat yasağı hiçbir zaman konulmamıştı ki..."

Chen, durumu araştırmış, Amerikan dışişleri yetkilileri, Türkiye'nin Washington büyükelçiliği sözcüsü ile görüşmüş ve dört kademeli bir sistemin en düşük aşamasının Türkiye için söz konusu olduğunu tespit etmiş. "Buna seyahat yasağı denmez" diyor Los Angeles Times muhabiri. Bizim diplomatlardan biri de, Chen'e, "Seyahat yasağı yok; ama daha fazla bir şey söyleyemem" demiş...

Oysa, hatırlayacaksınız, Başkan Bush, "Türkiye'ye seyahat yasağını kaldırdım" müjdesini verdiğinde, yanında oturan Ecevit'in ağzından "Ne kadar müthiş" tepkisinin çıktığı görülmüştü. Görüşme sonunda kameralar önüne çıktığında da, "Başkan Bush'tan seyahat yasağı kalktığı müjdesini şimdi aldık; Amerikalı turistleri ülkemize bekliyoruz" demişti Ecevit...

Amerika gezisinden alınan iki somut başarıdan biri 'bu' işte... Diğeri de, 'ekonomik üst kurul müjdesi'...

Türkiye'nin ticari ilişki halinde bulunduğu her ülkeyle ikili komisyonları var; bunlara 'karma ekonomik komisyon' (ya da kısaca 'KEK') deniliyor. Belli aralıklarla toplanan bu komisyonlar ikili ilişkilerin önündeki engellerin kaldırılması ve ticaretin artırılması için tekliflerde bulunuyor. Amerika ile de benzer bir komisyonun kuruluyor olması, sorunların dile getirilmesine uygun bir platform teşkil edeceği için, bence de önemli...

Önemli, ama yeni değil...

Washington'da yerleşik Türk gazetecilerinin ortak katkısıyla hazırlanan 'Haber-Gazete' adlı web-sitesi, Ecevit'in bu son gezisini iyi yansıttı. Washington'u, ABD yönetimini, Türkiye'nin uzun yıllar içinde Amerika'ya getirdiği dosyaları çok iyi bilen meslektaşlarımız, bizlerin unuttuğu bir gerçeği sayfalarından hatırlattılar: Ecevit'in bundan önceki gezisinde de böyle bir ortak komisyon kurulmuştu. Aktarıyorum: "Bu ziyaret sırasında hâfıza erozyonuna uğrayan basın ve dışişleri mensupları 1999 yılındaki Ecevit ziyaretinde zamanın başkanı Bill Clinton'la yapılan Ortak Ekonomik Komite toplantılarının 'ortaklık komisyonu' adı altında yeniden hayata geçirilmeye çalışıldığını fark edemediler."

İşte size, "Ecevit gezisinin en önemli başarıları" olarak herkesin üzerinde birleştiği iki konunun encâmı: Amerikalılar olmayan bir seyahat yasağını kaldırdılar ve zaten var olan, kararı üç yıl önce alınmış bir komisyonu yeniden kurdular... Ağızlarına bir parmak bal çalınmış Türk heyetini, otobüslerinden indirip eşyalarını köpeklere mıncıklatarak, balı zehre çevirmeyi de ihmal etmediler...

Sizin nâmınıza Washington'daki iyi haber alan ve veren kaynaklarla konuştum. Hak yememek için onların görüşlerini de yansıtayım. Hepsi, tek ağız halinde, Türkiye'nin stratejik önemini vurguladılar. Benim her zamanki kuşkuculuğumu, "İyi geçti, iyi" sözleriyle karşılamakla yetindiler. Türkiye'yi bayağı tanıyan bir diplomat, "Sana batan her şey, daha çok bizim başkanın gafları yüzünden" dedi.

Oval Ofis'teki görüşmede, Başkan Bush, Irak konusunda Ecevit'in ağzını açmasına bile müsaade etmemiş ve kesin kararlılığını belli eden ifadeler kullanmış. Bir kaynak, "Ağır küfürler bile etti" dedi bana. Ecevit, görüşme sonrası, Irak'la ilgili bütün sorulara, ister bizden isterse Amerikalı meslektaşlardan gelsin, kaçamak cevaplar vermekle yetindi.

Ecevit'le görüşmesinde, Dick Cheney, heyetten Kemal Derviş'i tanımaz görünmüş; Bush da ilgilenmemiş. Derviş'in Washington'daki muhatapları hep memur düzeyinde kişiler olmuş. Birileri, "Galiba Derviş'in suyu ısındı" sonucunu çıkarttılar bu durumdan. Bilemem.

Bugüne kadar izlediğim en kalabalık ABD gezilerinden biriydi. Büyük umutlar ile gelindi ve medya sayesinde 'büyük başarılar' ile dönüldü. Tersi mümkün müydü ki? Hâlâ kuşkunuz varsa, benim "Ecevit'in sınanması' başlıklı üç yazımı bulup okuyun.

Ecevit'in sınanması (1)
Ecevit'in sınanması (2)
Ecevit'in sınanması (3)


20 Ocak 2002
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED