AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Sıfır ve madalya arasında

Eğitim herkesin gündeminde... Çünkü herkesin çocuğu var... Büyük genç nüfusa sahip bulunan Türkiye eğitim alanında derin hüzünlerin ve istisnai sevinçlerin harman olduğu bir ülke. Genelde, birinci sayfalara ya da tv'lerin ilk haberlerine, şampiyonlar gelir ama Türkiye, derinden işleyen bir eğitim yarasının bulunduğunu da unutmaz.

Bu yıl, ÖSS'de 26 bin, Liselere Giriş Sınavı'nda 40 bin 586 aday "sıfır" puan aldı bilgisi, işten anlayanın, başta da Milli Eğitim Bakanı'nın yüreğini dağlıyor. Bu bir Türkiye gerçeği. Bu bilgiyi, "sıfır puan çocukları" gibi daha somut planda düşündüğünüzde, çocuklarımız ve onların biçimlendireceği ülke geleceği adına nasıl bir perişanlığı yaşadığımızı tasavvur etmek zor değil. Kaldı ki "sıfır", başarısızlığı sergileyen tek gerçek değil, belki sembol gerçek, ama ötede daha "başarı"ya gelinceye kadar çocuklarımızın hayatını karartan yığınla gerçek var.

Bu gerçeğin bir yanında da, kalın çizgi halinde, bazı okul ve dersanelerin gösterdiği başarı dikkat çekiyor.

Özel Yamanlar Lisesi'nin başarıları mesela...

Bu yıl, bu okulun öğrencileri Dünya Matematik Olimpiyadında Türkiye'ye 2 altın, 4 gümüş madalya kazandırmış... (Yamanlar Lisesi'nin 1990'dan bu yana Türkiye ve dünya ölçeğinde sayısız madalyaları var.)

Gene bu yılki ÖSS'de, Özel Yamanlar Lisesi öğrencisi Fatih Mehmet Doğu, ÖSS'de Türkiye ikincisi olmuş.

1993'ten bu yana FEM Dersaneleri, daha sonra da liselere geçiş eğitimi veren Anafen dersaneleri, Anadolu - Fen Lisesi ve üniversite sınavlarında sürekli dereceye giren, şampiyon olan öğrenciler yetiştiriyorlar. Bu yıl da, Liselere Giriş Sınavının iki öğrencisinden birisi (Tuğrul Güreşir) FEM'de, diğeri (Pelin Doğan) Anafen'de eğitim görmüş.

Hiç şüphesiz, başka okulların, dersanelerin de önemli başarıları var. Bu okul ve dersanelere dikkat çekmemin sebebi, aslında bu okullara yönelik başka dikkatlerin, hatta teyakkuzun mevcudiyetidir.

Şimdi hemen kısa süre önce yaşadığımız bir "eğitim faciası"nı hatırlayalım. Hani şu, Milli Eğitim Bakanlığı'nın başarılı ama fakir 10 bin öğrenciye özel okulda eğitim sağlama projesini ortadan kaldıran ve 10 bin çocuğun daha kurtulma umudunu suya düşüren faciayı... Bu faciaya yol açan sebep nedir?

"Ak Parti iktidarının bu proje ile tarikat okullarına kaynak aktarma peşinde olduğu" iddiasıdır.

"Tarikat okulları" diye nitelenen de, bu ülke çocuklarının önüne başarı ufukları açan işte şu eğitim kurumlarıdır.

Bu okulların kuruluşunda Fethullah Gülen Hocaefendi'nin yol göstericiliğinin bulunması, onların üzerine "tarikat okulları" yaftasının vurulmasına, sonra da, devletin derin sularında, devleti ele geçirme projesinin adımları gibi görülmesine yol açmıştır.

Fethullah Hoca'yı yargılamışız. Bakın şu işe...

Hoca'yı vatan hasretiyle kavrulmak gibi bir statüye mahkum etmişiz.

Neden?

Okulları var, yurtları var, dersaneleri var, üniversitesi var...

Hiçbiri üzerine kayıtlı olmayan, sadece bir yol göstericilik ilgisi bulunan bu eğitim kurumlarıyla Fethullah Hoca, Türkiye'yi ele geçirecek!!!

Yetmedi, Saint Petersbourg'daki okuluyla Rusya'yı, Cape Town'daki okuluyla Afrika'yı ele geçirecek...

Öyleyse hayatı dar edelim ona...

İçerde yaşatmayalım, dışarıya da deste deste raporlar gönderelim...

Anlayış bu... Ya da hiçbir şeyi anlamayış!!!

Binlerce çocuğumuz sıfır almış, bu, hiç kimse için alarm niteliği taşımasın, yalnız Fethullah Hoca'nın okulundaki çocuk Türkiye birincisi olursa, kırmızı alarm verilsin!!!

"Kafayı yeme" diye bir argo tabir var... Herhalde bundan başkası değildir bu.

Sistemin sağlıklı işlediği bir ülkede yaşasaydık, madalya verilirdi böyle insanlara...

Bu ülke çocuklarından yıldızlar üretmeye çalışan bir İbrahim Betil'e mesela, ülke toprağına sevdalı bir Hayreddin Karaca'ya ve tabii ki orada, taa Amerika'da, memleket hasretiyle yanan Fethullah Gülen'e...

Sizin ülkenizde bir "din adamı" çıkıyor ve bu ülkenin sade, iddiasız insanlarını, en modern okullara vücut vermek üzere harekete geçiriyor.

Siz sormaz mıydınız, "Neden hep cami yapıyor da okul açmıyorsunuz?" diye... İşte okul, peki şimdi neden "okullar"dan "çete", "din alimi"nden "çete başı" çıkarmaya çalışıyorsunuz?

Zihniyet değişimi için daha kaç bin çocuğun sıfır puan alması gerekiyor?

Ya da kaç bin çocuğun ıskartaya çıkarılması???

Vicdanınıza sorun!!!


1 Ağustos 2003
Cuma
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED