AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y E M E K
ÇİYA SOFRASI

Unutulmaya yüz tutmuş, sadece annelerimizin, ninelerimizin kültürüne sımsıkı tutunan kişilerin bildiği Türk Halk Mutfağı'nda kısa bir yolculuğa var mısınız? O halde buyrun Çiya Sofrası'na...


Türk Halk Mutfağı'nın temsilcisi

Türk Mutfağı'nın dünyaya tanıtılması için yıllardır karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Kişisel olarak dünyanın bir numarası saydığım mutfağımız, yeryüzünün en gelişmiş üç mutfağından birisi olarak gösteriliyor. Konuyla ilgili kafa yordukça bir okyanusa girmiş gibi hissediyorum kendimi. Araştırmalarım sırasında unutulmuş tatları denedikçe hayretler içinde kalıyor, ecdadın ağız tadı konusunda bizlerden ne kadar üstün olduğunu bir kez daha anlıyorum... Bu kültürü yeterince algılayamamış ve tanıtamamış olmamıza üzülüyorum. Bizler ise henüz kendi mutfağımızı hakkıyla tanıyamadığımız için olsa gerek dünyaya da tanıtamamışız. Unutulmaya yüz tutmuş lezzetleri müşterilerin beğenisine sunmakla ünlenmiş Çiya Sofrası'na gidince düşündüklerimin doğru olduğunu bir kez daha anladım.

AYNI SOKAKTA ÜÇ ÇİYA

Müessese sahibi Musa Dağdeviren ilk 1986'da yılında Kadıköy Balıkçılar Çarşısında kebap çeşitlerinin yer aldığı dükkanı açmış, talep fazlalığından dolayı 1998'de aynı sokakta Anadolu Sofrası'nı ve en son olarak da Çiya Lahmacuncusu'nu hizmete sokmuş. Yani üç Çiya, birbirine birkaç metre uzaklıkta.

Musa Bey, yöresel yemek araştırmalarında yemeği önce bir bilene yaptırıyor ve yapım aşamasında da bulunuyor, daha sonra da o yemeği kendileri yapıp, yapan kişiye de onaylatıyorlar. Keşkek'ten Kiraz Kebabı'na, Keledaş'dan Kuru Dolma'ya, Çağla Aşı'ndan Meftune'ye, Avrat Salatası'ndan Fukara Köftesi'ne, Tıklıya'ya kadar uzanan mönülerinde unutulmuş yüzlerce lezzet çeşidini bulmak mümkün.

VİŞNEYLE YEMEK YAPILIR MI?

Başlangıcımı Öz Çorbası'yla yaptım. Yarma buğdayın özü çıkarılıp, tavuk ve tavuk suyuyla yapılan çorba Gaziantep yöresine has bir tat. Ardından denediğim Bamya, Firik Pilavı, Vişne Kebabı, Keledaş ve bunların yanında içtiğim Sumak, Demirhindi, Karadut şerbetleri hakikaten denenmesi gereken tatlar arasında. Bamya yemeğinde kullanılan bamya, özel olarak Balıkesir'den getirtiliyor, koruk eklenerek pişiriliyor… Bu tadı denerken "işte gerçek bamya bu" dedim. Bamyanın yanında yediğim Firik Pilavı taze buğdaydan yapılıp, içi tavuk eti ile zenginleştirilen bir pilav çeşidi. İçimden "vişneyle de yemek yapılır mı" diyerek şaşırmıştım ama; Vişne Kebabı önüme geldiği zaman gerek görüntüsü, gerekse güzel kokusu ve lezzetiyle şaşkınlığımı unuttum ve vişneden bu kadar güzel yemek yapıldığını ilk kez gördüm, tarifini de aldım. Yemekle beraber servis edilen Sumak, Demirhindi ve Karadut şerbetlerinin de doğal ortamlarda layıkıyla yapıldığı besbelli.

UNUTULMUŞ LEZZETLER GÜNÜMÜZE TAŞINIYOR

Genelde tatlıyı yemekten önce yerim, doğrusu da budur zaten. Fakat Çiya'da bu kuralı biraz çiğnedim ve yemekten sonra tatlı yedim. Ceviz, kaynatılıp kendi kendine soğutulmuş süt ve dövülmüş kuru incirden yapılan teleme tatlısı, turunç, domates, patlıcan ve kabak tatlısından oluşan karışık tabağındaki tatlıları da afiyetle yerken, Musa Bey'i dinliyorum: "Bu tatlıların yapımı oldukça zor. Birçok kişi uğraşmak bile istemiyor. Fakat bu tatlıların yarınlara ulaşması için mutlaka birçok yerde yapılması gerektiğini düşünüyor bu nedenle üretimini gerçekleştiriyoruz."

BU YEMEKLERİ NASIL HAZMETMELİ?

Bu güzel ve keyifli yemeklerin ardından servis edilen Zahter'i Çiya'ya gelen herkes içmeli. Yıllardır karnımız ağrıdığında veya üşüttüğümüzde annelerimizin ilaç diye içirdiği hafif acımtırak bir tattaki içecek çeşidi Zahter, yemeklerden sonra içildiğinde mideyi rahatlatan bir özelliğe sahip. Bu kadar yemek yedikten sonra Zahter olmasaydı midem nasıl hazmederdi bilmiyorum.

Çiya Sofrası'nın her ürünü kendi imalatı. Gittim, gördüm, tattım, memnun kaldım. Tavsiye ederim...

NASIL GİDİLİR

Kadıköy Cafer Ağa Mh Güneşli Bahçe Sk. No:43 Kadıköy/İSTANBUL
Tel:(0216) 330 31 90

BANA GÖRE EN İYİLERİ

Vişne Kebabı
Hıyar Kebabı
Öz Çorbası

ELEŞTİRİLERİM

Müşteri menülerinin olmaması, yani fiyatların yazılmamış olması. Salonun fazlasıyla dar olması.

FİYATLAR

Etli yemekler 5 milyon
Etsiz yemekler 3.500 bin
Şerbet 1.500 bin

TÜRK MUTFAK KÜLTÜRÜ

ŞERBET

Zenginliği tartışılmaz olan Türk Mutfağı'nı, böylesine zengin kılan çeşitlerinden biri de, hiç şüphe yok ki, şerbetlerdir. Geçmişten günümüze sofralarımıza lezzet katan bu içecekler, çok farklı milletlerden seyyahların seyahatnamelerinde de konu olmuştur.

D'Ohosson şerbet hakkında gördüklerini şöyle sıralar:

"Hali vakti yerinde olanlar, şerbet denen tatlı bir içeceği tercih eder. Şerbetin orta halliler için basit, zenginler için teferruatlı çeşitleri vardır. Birinci durumda sadece bal veya şeker kullanılır. Diğerlerinde ise, limon yahut portakal suyu, ağaçkavunu, menekşe, gül, safran, ıhlamur suyu, vs katılır. Bir bardak suya bunlardan bir iki kaşık karıştıran Müslümanlar, en nefis içeceği hazırlamış olurlar. İçlerinde bazıları da şerbetlerin lezzetini; misk,amber, sarısabır gibi çeşitli kokulu maddelerle arttırırlar. Şerbet, gün içinde ve bilhassa yazın çok içilir. Osmanlı sarayında pişirilen şerbet çeşitlerinden bazıları şunlardır:

  • Anber-i paris şerbeti

  • Ağaç çileği şerbeti

  • Demirhindi şerbeti

  • Frenk üzümü şerbeti

  • Ekşi nar şerbeti

  • Kuru üzüm şerbeti

  • Subye şerbeti

  • Turunç şerbeti

  • Portakal şerbeti

  • İğde çiçeği, yasemin, zambak, filye, fil gibi çiçeklerin şerbetleri

  • Çilek şerbeti

  • Benefşe (Menekşe) şerbeti

    (Zaman zaman Türk Mutfak Kültürü Bölümümüz'de yer alan bilgileri Türk Mutfak Kültürünü Araştırma, Geliştirme ve Yaşatma Vakfı'ndan alıyoruz)

    Türk Mutfak Kültürünü Araştırma,Geliştirme ve Yaşatma Vakfı;

    Türk Mutfağı'nı yaşatmak ve tanıtmak amacıyla, merkezi İstanbul olmak üzere 1995 yılında resmen kurulmuştur. Üyeleri arasında Daruzziyafe Türk Mutfağı, Ziya Şark Sofrası, Hacı Abdullah Lokantası gibi Türk mutfağına gönül vermiş müesseseler bulunan vakfın genel müdürlüğünü Hilal NUHOĞLU, kültür danışmanlığını ise Doç.Dr. Dilaver CEBECİ yürütmektedir.

    Türk Mutfak Vakfı'nın kuruluş amacı, vakıf senedinde belirtildiği gibi; "Tarihten gelen birikimiyle dünyanın en zengin mutfakları arasında ilk sırada yer almasına rağmen, kaybolmaya yüz tutmuş olan Türk mutfağını ve yemek adabını araştırmak, aslını bozmadan geliştirmek ve yaşatmaktır."

    LEZZETLİ SÖZLER

    Al kaşığı eline, Besmele getir diline


  • 27 Temmuz 2003
    Pazar
     
    RAMAZAN BİNGÖL


    Künye
    Temsilcilikler
    AboneFormu
    MesajFormu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED