AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Masa

İnanmaya teşne olanlar için en güzel narkoz 'masa' sözcüğü... Irak Savaşı'na taraf olmamızı isteyenler, daha en başta, "Girelim, masaya oturalım" diyorlardı; asker gönderme konusu gündeme geldi geleli aynı talep kalemlerinden düşmüyor: "ABD'nin yanında yer alalım, masada oturalım."

Bu sevda sahiplerinin tarih bilinci bulunduğunu sanmak abes, ama insan yine de merak ediyor: Acaba bu beklentinin altında koca imparatorluğun öyle bir masada elden gittiği tarih bilgisi mi yatıyor?

Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı'nın devam ettiği günlerde, biri İngiliz diğeri Fransız iki diplomatın çizdiği haritalara göre parçalandı. Parçalanmaya yol açan mutabakata, o diplomatların adıyla, 'Sykes-Picot Anlaşması' deniliyor. İngilizlerle Fransızlar'ın, Osmanlı topraklarını, yanlarına aldıkları Ruslar, İtalyanlar ve Yunanlılar ile birlikte beş nüfuz bölgesine böldüklerini, dünya, Rusya'da Çar devrilip Bolşevikler işbaşına geldiğinde öğrendi. Ruslar anlaşmadan koptular, ama 'masa' sonunda bildiğini okudu...

Mehmet Akif'e, İstiklâl Marşı'nı yazdıran sürecin simgelerinden biridir 'masa'...

Birinci Körfez Savaşı (1991) günlerinde de 'masa' edebiyatı yapıldığı belleklerimizde çok taze. O günlerin propaganda mekanizması, Körfez Savaşı sonrasında bir 'masa' kurulacağını ve savaşta ön safta yer alanların bölge haritaları yeniden çizilirken söz sahibi haline geleceklerini iddia ediyordu. Bırakın savaş sonrasında 'masa' kurulmasını veya bölgenin geleceğinde söz sahibi olmayı, Bağdat'a doğru ilerleme Saddam'ın işini bitirmeden durdurulduğunda, Turgut Özal'ın, "Bu yaptığınız yanlış" uyarısına kulak bile asmadı Baba Bush...

Türkiye'yi masaya oturtacaklarını vaadedenler savaş sonrası uğranılan zararların faturasını ödemeye de yanaşmadılar...

"Geçmişte olmayan belki şimdi olabilir..." Bazıları bu masala inanmamızı istiyorlar. Onlara göre, ABD, bu defa kararlı. Proje sadece Irak'la da sınırlı değil, koskoca bir bölgeyi kapsıyor. Hatta, bu bölgeyi Ortadoğu ülkelerinden ibaret de görmüyor Washington; Balkanlar'dan Orta Asya'ya uzanan geniş bir coğrafyaya yeni bir biçim vermek niyetinde. İlgisi "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne" uzanan Türkiye, ABD'nin yanında yer almazsa, bölge üzerinde etkinliğini bütünüyle yitirir. Böyle yazıyor ve konuşuyorlar...

Peki de, savaşın üzerinden üç ay geçtiği halde, Washington, Tony Blair'in İngiltere'si dışında herhangi bir ülkeyi adam yerine koyup gelişmelerle ilgili fikir alıyor mu? Polonya sözgelimi, ya da İtalya, İspanya gibi savaşa destek çıkmış öteki ülkeler... Sanal da olsa bir 'masa' etrafında kendilerine iskemle düştüğünü iddia edebilirler mi? Irak'ın yeniden inşasında şirketlere pay verme konusunda Washington'daki kadronun ne kadar cömert davrandığı fark ediliyor; ama yalnızca vaktiyle kendilerinin yöneticilik yaptıkları Halliburton ve Bechtel gibi Amerikan şirketlerine...

'Masa' edebiyatı yapanların tarih bilinci olmadığı kuşkusu herhalde yerinde; vaktiyle bizim başımıza geleni bölgedeki her ülke için düşünebilmeleri buna işaret ediyor. Bu düşünce sahiplerinden ilkeli olmak beklenmeyeceği için, "Varsayalım bir masa ortaya konacak; başkalarına ait kasayı yağmalamak için masada oturmaktan utanmayacak mısınız?" diye sormak beyhude.

Mehmet Akif ne diyor bu tipler için: "Şarka bakmaz, garbı bilmez, edepten yok pâyesi / Bir utanmaz yüz, kızarmaz göz bütün sermayesi..."


1 Ağustos 2003
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED