AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
TBMM itibar ve istikrar kazanma yolunda...

22. Dönem 1. Yasama Yılı çalışmalarını tamamlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) iki aylık tatile girdi. Dönemin Birinci yasama dönemi hakkında bilgi veren Başkan Bülent Arınç'ın gerçekleştirilen yasama ve denetim faaliyetleri ile diğer çalışmalar konusunda kamuoyunu aydınlatmasında önemli noktalara işaret edilmiştir.

Başkan Arınç'ın verdiği bilgilere göre Meclis yasama ve denetim faaliyetlerini gerçekleştirmek için 111 birleşim gerçekleştirmiş ve toplam 579 saat çalışmıştır. Bu sürenin önceki dönemlerden yüzde kırk gibi nerede ise yarısından daha fazla olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Demek ki bu dönemde TBMM, önceki dönemlerden yüzde kırk daha fazla çalışmıştır.

Bu dönemde verilmiş olan 390 adet kanun tasarısı ve 176 adet kanun teklifinden 184 adedinin, yani aşağı yukarı yarısının , TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek kanunlaşmış olması da not edilmesi gerekli önemli bir veridir. Sadece bu veri bile bu dönemde Meclisin performansı hakkında bir değerlendirme yapma imkanı vermektedir.

Bu sayısal verinin yanı sıra 22. Dönem Meclisi asıl önemli kılan husus çıkarılan bu kanunların niteliği ve Türkiye'nin mukadderatı üzerindeki dönüştürücü etkisidir. Hatırlanacağı gibi Türkiye Avrupa Birliği Müktesebatı ile uyum çerçevesinde ve tam üyelik görüşmelerinin başlatılabilmesi için gerekli temel kriterleri tutturabilmek için anayasal ve yasal düzeninde ve idari yapısında çeşitli değişiklikler gerçekleştirmektedir. Geçen sene Ağustos ayında gerçekleştirilen önemli değişikliklerden sonra 22. Dönem TBMM'i de üst üste yasalaştırdığı Uyum Paketleri ile yıllardır tartışma konusu olan ve bir türlü değişikliği gerçekleştirilemeyen pek çok yasayı değiştirmiştir. Meclis tatile girmeden bir gün önce yasalaşan Yedinci Uyum Paketi'nin nasıl bir "sessiz devrim" olarak nitelendiğini daha önce yazmıştık. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin Avrupa Birliği süreci değerlendirilirken 22. Dönem TBMM'ine özel bir yer ayrılacak ve takdirle anılacaktır.

Denetim denetim...

TBMM'nin ikinci önemli işlevi olan denetim çerçevesinde gerçekleştirilenler de önemlidir. Arınç'ın verdiği bilgilere göre bu dönemde Milletvekilleri tarafından 1054 yazılı, 698 sözlü soru önergesi verilmiştir. 3 Genel Görüşme, 125 Meclis Araştırması ve 2 adet de Meclis Soruşturması önergesi verilmiştir. Elbette ki yazılı ve sözlü önergelerin hepsinin cevaplandırıldığını söylemek mümkün değil. Muhtemelen bunların önemli bir kısmı cevap beklemektedir. Denetim işlevlerini sürdüren KİT komisyonu ile diğer komisyonlar da önemli çalışmalar gerçekleştirmişlerdir.

Bunların detayı üzerinde durmuyorum. Ancak Dilekçe Komisyonu ile İnsan Hakları Komisyonunun çalışmalarının özel bir önemi ve TBMM'nin artan itibarinin ortaya koyan sembolik bir değeri olduğu için kısaca durmakta yarar var.

Dilekçe Komisyonu'na bu dönemde gelen dilekçe sayısının 3143 olduğu görülmüştür. Bu sayının tek başına bir değeri yoktur, ancak mesela 21. Dönem Birinci Yasama yılında bu sayının sadece 225 olduğu belirtilirse aradaki artışın on mislinden daha yüksek olduğu görülür. Bu dilekçelerin hepsinin karara bağlandığı, vatandaşların isteklerinin çözümlendiği anlamına gelmemektedir, zaten buna imkan da yoktur. Ancak yaklaşık bunun yarısından fazlasının karara bağlanmış olması performans açısından iyi bir göstergedir.

Bu gelişmeyi nasıl anlamak lazımdır?

İki şekilde düşünebiliriz: Biri vatandaşlar Meclisi kendi sorunlarının çözüm yeri olarak görmeye başlamışlardır ve bundan dolayı da talep ve isteklerini Dilekçe Komisyonuna ulaştırmaktadırlar. Bu durumda TBMM'nin halk nezdindeki itibarının artmakta olduğuna hükmedilebilir. Diğeri de vatandaşlar öylesine çözümsüzlük ve çaresizlik içindedirler ki Meclise gidene kadar hiçbir merci sorunlarını çözmemekte ve en son merci olarak TBMM'ne başvurmaktadırlar. Evet böyle de düşünülebilir ve bunun da haklı, anlaşılabilir gerekçeleri vardır. Vatandaşların sorunları buraya gelene kadar daha alt birimlerde çözümlenebilmelidir. Bu önemli bir toplumsal soruna işaret etmektedir.

Başkan Arınç'ın verdiği bilgilerden anladığımıza göre Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na toplam 301 başvuru yapılmış ve bunların yarısı sonuçlandırılmıştır. İlk anda bu sayının düşük olduğu düşünülebilir ve Türkiye gibi insan hakları ihlallerinin yoğun olduğu bir ülkede daha çok olması gerektiği düşünülebilir. Ancak bu sayı küçümsenmemelidir. Hele bununu yarısının sonuçlandırılmış olması daha da önemlidir.

Diyeceğimiz şu ki halkın egemenlik yetkisini kullandırdığı temsilcilerden oluşan TBMM ne kadar işlevsel olur, toplumun sorunlarıyla daha çok ilgilenir, toplumla iç içe çalışır ve toplumun önünü açmaya gayret gösterirse o kadar itibar kazanır, mevcut sorunların çözümüne katkıda bulunabilir. Fildişi kulesinde toplumdan izole olmuş bir biçimde varlığını sürdüren bir temsil kurumunun ne itibar kazanması mümkündür, ne de toplumun demokratikleşmesini sağlaması. Demokratikleşme için temsil kurumu ile halkın bütünleşmesi zaruridir.


7 Ağustos 2003
Perşembe
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED