AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Süleymaniye olayı ve bir 'Gizli Denetim' örneği

Bu günlerde, 7'nci Uyum Paketi vesilesiyle yoğun olarak Milli Güvenlik Kurulu'nu konuşuyoruz. Bu kurulun bazı yetkilerinin siyaset ve ülke yönetimi üzerindeki vesayetinin daraltılıp daraltılmadığını tartışıyoruz.

Bu tartışma sırasında çok önemli bir noktayı gözden kaçıyoruz.

MGK yalnızca giderek yetkilerini, devlet ve toplum hayatı üzerinde etkilerini arttıran anayasal bir kuruldan ibaret değil.

MGK, aslında yürütme dediğimiz yönetinin her kademesinde, üniversitede, basın-yayın kuruluşlarında, devletin yargıya ilişkin fonksiyonlarında ve organlarında yeralan bir ulusal güvenlik kavramının şekillendirdiği, devlet milliyetçiliğinde ifadesini bulan bir anlayışın simgeleşmiş hali. Toplum hayatımıza yer etmiş militarist bir zihniyetin ifadesi...

Bu anlamda sadece MGK yok. MGK'laştırılmış ve MGK'laşmış kurumlar ve organlar hatta bireyler söz konusu...

Türkiye'de yasaların müsaadesi ölçüsünde her meselenin konuşulduğunu sanıyorsanız yanılırsınız. Öyle meseleler vardır ki, yasal olarak bir engel bulunmasa bile kimse o konular hakkında değil konuşmak, kafa yormak bile istemez.

Şimdiye kadar askeri harcamalar meselesi böyleydi. Kimse girmek istemezdi bu meseleye. Vatandaşın verdiği vergilerin nereye harcandığının denetlenmesi meselesi gündeme gelse bile işin bu tarafı görmezden gelinirdi.

Sakın 7'nci Uyum Paketi ile bu durumun değiştiğini sanmayın.

Bu meseleye getirilen en demokratik çözüm 'Gizli Denetim' oldu.

Denetlenmesi gereken kurumlar, kendi icraatlarını kamuoyundan ve Meclis'in açık denetiminden uzak, kendi yöntemleri ile yapmaya razı oldular. Biz ve bizim adımıza bu denetimi yapmak durumundaki kurumlar yine birşey öğrenemeyeceğiz. Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentinde ABD'liler tarafından gözaltına alınan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en seçme askerlerinden oluşan özel birliğe yönelik baskın olayında olduğu gibi...

Hatırlarsanız günlerce işin sansasyonel tarafıyla ilgilendirildik ve bilgilendirildik.

Bizim medya, bu olaydaki gerçeğin günışığına çıkmaması gerektiğine ulusal çıkarlar adına karar verdiği için kimse o birliğin o bölgede onca silah ve patlayıcı madde ile ne yaptığını anlayamadı.

Neyseki ABD kaynakları olayla ilgili bazı bilgileri diplomatik bir üslupla da olsa kendi medya kuruluşlarına aktardılar da bir fikrimiz oldu.

Bizim medya, devlet kurumlarına yakışan bir sorumluluk anlayışıyla hareket ederek ancak ABD kaynakları bazı bilgileri yayınlandıktan sonra aktarmakla yetindiler.

Bunu da öyle bir şekilde yaptılar ki, sanırsınız olaya neden olan birlik başka bir ülkenin askerlerinden oluşuyor ve mesele bizi hiç ilgilendirmiyor.

Ne bir tartışma, ne bir soruşturma, ne bir araştırma...

Gözler kapalı, ağızlar mühürlü...

Bu vesile ile bu Özel Kuvvetler Komutanlığı nedir? Ona bağlı timler ne iş yapar? Hangi eylemlerde kullanılırlar?

Süleymaniye olayı bir devlet operasyonu muydu? Yoksa devlet içindeki bazı odakların Kuzey Irak'la ilgili başka hesapları için mi planlanmıştı?

Devleti yönetenlerin, hükümetin, hatta genelkurmay başkanının bu operasyondan haberi var mıydı? Bu meseleler tartışılmadı. Tartışılacağı da yok.

Yalnız, Yüksek Askeri Şûrâ toplantıları ve yeni komutan atamaları vesilesi ile yayınlanan haberlerin birinde şöyle bir başlık dikkatimi çekti.

İddia: Özel Kuvvetler'de Süleymaniye değişikliği.

Haberin bir iddia olduğu, gazetenin bunda bir kastının bulunmadığı peşin peşin anlatılmak isteniyordu.

Haber şöyleydi:

"Yüksek Askeri Şûrâ (YAŞ) toplantısında, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın komuta kademesinde iki değişikliğin yapılması dikkat çekti. Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Sadık Ercan ile Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Abdullah Kılıçaraslan, bu görevlerinden alındı. Bir yıl önce bu göreve getirilen iki komutanın da, askeri teamüllere göre bir yıl daha görevlerinde kalmaları gerekiyordu. Kulislerde, her iki komutanın, 4 Temmuz'daki Süleymaniye baskını nedeniyle görevlerinden alındıkları ileri sürülüyor. Tuğgeneral Kılıçarslan, Süleymaniye'de ABD askerleri tarafından gözaltına alınan 11 kişilik özel timden sorumluydu.

YAŞ'da görevlerinden alınan Tümgeneral Ercan, Milli Güvenlik Akademisi Komutanlığı'na, Tuğgeneral Kılıçarslan da Malatya 2. Ordu Harekât Başkanlığı emrine verildi. Özel Kuvvetler Komutanlığı'na Etimesgut Zırhlı Tümen Komutanı Tümgeneral Servet Yörük getirildi."

Siz şimdi böyle bir haberden, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın bu operasyon dolayısıyla başarısız bulunduğu ve komutanlarının görevlerinden alındığı anlamı çıkmaz mı? Öyleyse sorulara devam etmek gerekmez mi?

Bu komutanlar görev süreleri tamamlanmadan niçin görevlerinden alındılar? Eğer Süleymaniye baskını dolayısıyla alınmışlarsa başarısız olan nedir? Kamuoyunun bu gerçekleri öğrenmek hakkı olmalıdır. Bütün dünya medyasında olayla ilgili çok ciddi iddialar ortaya atılmışken sadece sessiz sedasız iki komutanın görevlerinin değiştirilmesi yeterli sayılmamalıdır.

İşte bu nedenle 'Gizli Denetim'in denetim sayılamayacağını savunuyoruz.


7 Ağustos 2003
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED