AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Türk askeri piyon olmasın!

Vaktiyle bizi oradan püskürten İngilizler, bugün ne amaçla askerimizi istiyor olabilir?

Kendilerine soralım hadi.

- Hey, mister!.. Türk askerini niçin istiyorsunuz? Güç kazanmak için mi? Rambolarınıza ne oldu?

İngiliz, kaz gelecek yerden tavuğun esirgenmeyeceğini iyi bilir.

Hatta sadece tavuğun resmini göstermekle yetinebilir.

Irak'ın yeniden yapılanmasında Türkiye de rol alacaksa, askerden daha önemli ölçüde mühendis, teknisyen, doktor, hemşire vb teknik eleman ile ekipmana ihtiyaç duyulması gerekir.

Açıkçası, askerlerimizin Irak'ta işgal güçlerinin piyonu olması, onurumuza dokunur.

Kötü adamların fedaisi olmak delikanlıyı bozar.

Meseleye, bir ara fırsatını bulup, menfaat açısından değil de, medeniyet perspektifinden bakalım.

Bir gün elbette gideceğiz.

Tarih bizi buna zorluyor.

Her ne kadar istesek de istemesek de.

Ama gidişimiz elin oğlunun keyfine göre değil, kendi kafamıza ve gönlümüze göre olacak.

Kafkasya'ya da, Balkanlar'a da, Ortadoğu'ya da, uzağına da...

Başka yolu gözükmüyor!

TÜKÜRMEK ZORUNDA DEĞİLİZ

Irak'a asker göndermekle ilgili kararın zorluğunu etraflıca anlatan Ahmet Taşgetiren, dünkü yazısını şöyle bitiriyordu: "Irak kararını vermek zor. İki ucu pis bir değnek... Ya da aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık..."

Taşgetiren haklı. Bu karar, göründüğünden daha çetrefil.

Ülke yönetimiyle ilgili konuların çoğu böyle.

Özellikle dış politika alanındakiler.

Her doğrunun pek çok yanlışı vardır.

Bize doğru gelen, başkasına eğri gelir, yanlış gelir, ters gelir.

Geometrik olarak, felsefî olarak, politik olarak.

Başkasına doğru gelen de bize terstir çoğu zaman.

Burada, 'başkası' olarak Amerika'yı ve İngiltere'yi düşünebiliriz.

İki ucu pis değnekle bir gün olmazsa bir gün mutlaka karşılaşıyoruz.

Ya her gün, ya günaşırı karşımıza çıkıyor.

Değneği tam ortasından tutmak zorundayız, uçlarından değil.

Öteki izah tarzına gelelim.

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık meselesinin de bir çözüm yolu var.

Gözüken o ki, tükürmesek daha iyi.

Tükürmek zorunda değiliz.

Mendil kullanabiliriz pekala.

Yahut lavaboya kadar uzanabiliriz.

NE SIFATLA?

Asker gönderme işi, "ülke menfaatleri" konusuna geldi dayandı.

Ülke menfaatleri ABD ile iyi geçinmeyi gerektiriyorsa, gözümüzü kırpmadan beklenen kararı alacağız.

Menfaat deyince, akan sular duracak neredeyse.

Ne kadar basit bir dayanak bu.

Oysa menfaatten ötesi var.

Hak, hukuk, adalet, meşruiyet gibi.

Mart 2003'ten bu yana değişen nedir, aylardan başka?

O zaman haksız bir saldırıydı, uluslararası meşruiyeti yoktu da bugün haklılık mı kazandı?

Meşruiyet, havanın ısınmasıyla kazanılan bir şey midir yoksa?

İngiltere Başbakanı Blair, koltuğunda niçin sallanmıştı, deprem yüzünden mi?

Saldırı gerekçelerinin geçersizliğinden...

Halka hesap veremeyişi, Irak'a saldırının sorgulanışı, ve iddiaların boş çıkışından...

Amerika ve İngiltere, Irak'ta işgal güçleri olarak bulunmaktadır.

Biz ne sıfatla bulunacağız?

SADDAM NEREDE, DEMOKRASİ HANİ?

Paldır küldür girdiler, bomba üstüne bomba yağdırdılar, ama bir Saddam'ı bulamadılar.

Adam ayda bir kaset çıkartıyor.

Önce Saddam'ı yakalayın, sonra getireceğinizi söylediğiniz demokrasiyi getirin de görelim.

İYİ KİTAP

- Akıcı bir üslupla, sürükleyici bir roman yazmışsınız...
- He valla!..


15 Ağustos 2003
Cuma
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED