AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Yine Diyanet yine kültür...

01.08.2003 tarihli köşe yazımızda, Diyanet'te Akademik Gelişim başlığı altında, Diyanet teşkilatı personeli arasındaki akademik faaliyetleri irdelemiştik. Bu yazımıza duyarlılık gösterip teşekkürlerini ifade edenlerin sayısı başta yeni "Reis" olmak üzere, bir hayli fazla oldu.

Ardından bir iki gün sonra gazetemizde Diyanet İşleri Başkanlığı Sınav, Atama, Nakil ve Görevde Yükselme Yönetmeliğ'nde değişikliğin yapıldığına dair bir haber yer aldı.

Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni Yönetmelik değişikliğine göre İlâhiyat Fakültesi'nde 10 yıl görev yapan bir öğretim üyesi, daha önce Diyanet'te görev almamış da olsa başkan yardımcısı, daire başkanı ve il müftüsü olarak atanabilecektir. Oysa aynı teşkilat içinde görev yapan bir eleman ise bu görevlere atanabilmesi için, vaizlik ve üstü sayılan görevlerde fiilen en az 5 yıl görev yapmış ve bu sürenin en az 3 yılını ilçe müftüsü veya eğitim merkezi müdürü olarak geçirmiş olması şartı aranmaktadır. Bunun yanında Başkanlık teşkilatında veya İlâhiyat Fakültesi'nde 7 yıl görev yapmış olan bayanlarda ise bu şart aranmayacaktır.

Yapılan yönetmelik değişikliği ile akademisyenlerin söz konusu görevlere atanabilecek olması, kanımızca memnuniyet verici olmuştur. Ancak teşkilat içinde yıllarca hizmet veren ve aynı akadamik kariyere sahip olanlara bu hakkın verilmemesi ise aynı oranda üzücü olmuştur. Sırf Fakülte mensuplarına tanınan bu ayrıcalık, teşkilata mensup akademisyenler nezdinde büyük bir hoşnutsuzluğa ve küskünlüğe sebep olacağı gayet doğaldır.

Tekrar edecek olursak, İlâhiyat Fakültesi'nde 10 yıl hizmet eden bir doçent veya profesör, Diyanet'in her kademesine atanabilecek, fakat bu teşkilat içinde 10 veya 15 yıldan fazla görev yapan ve aynı akademik ünvana sahip olanlar ise bu haktan yararlanamayacaklardır.

Şimdi soruyoruz: Bu farklı muamelenin sebep ve hikmeti nedir? Yönetmelik değişikliği, mağdur ettiği akademisyenlerin Diyanet'ten başka kurumlara kaçış sürecini hızlandırmaz mı? Yine aynı olumsuz durum, akademik çalışma yapan onlarcasının şevkini kırmaz, ümitlerini suya düşürmez mi? Denk muamelenin ötesinde rûchaniyet beklentisi, ev sahibi pozisyonunda olan bu kimseler için haksız bir beklenti değil midir?

Temennimiz, konu ile ilgili bir önceki yazımızın da dikkate alınıp, bir an önce bu ikilemin bertaraf edilerek Fakülte mensupları öğretim elemanlarına tanınan yeni hakların, teşkilat içindeki akademisyenlere de aynen tanınmasıdır.

Başta Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Aydın ile Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'ndan bu konuya duyarlılık göstermesini bekliyor, aksaklığın en kısa sürede düzeltilmesini ümit ediyor ve bu işin rayına oturmasına yardımcı olacağımızı da belirtmek istiyoruz.

Zira Diyanet Teşkilatı, sadece, 80 bin perseneli ile değil, binlerce mescit, camî, meşruta, sebil vb. vakıf ve kültür varlıkarımız üzerinde "varis olma" gibi bir dinî ve tarihî sorumlulukla ayakta durabileceği şuuru ile hareket edeceğine inanıyoruz.

Not: "Pazar günü, M.Ş. Eygi'nin İstanbul'u bize vermezler" yazısına değineceğiz, intizar ediniz.


www.sadikalbayrak.com

15 Ağustos 2003
Cuma
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED