AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Söyleyin fırıncıya ekmek de vermesin...

Eski Adana'da Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, "Anayasa'yı ilga" suçundan Kenan Evren ve arkadaşları hakkında dava açmıştı.

Kayasu'nun iddiası haklı bir mesnede dayanıyordu:

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve dört kuvvet komutanı, 12 Eylül 1980'de "silah zoruyla" yönetime el koymuş, parlamentoyu, siyasî partilerin tümünü ve yasalar çerçevesinde kurulmuş birçok dernek, vakıf, oda ve sendikayı kapatmıştı.

Bu "suç"tu.

Kayasu iddianamesini yazdı ve 27 Mart 2000 tarihinde dava açtı.

Ne olduysa, bundan sonra oldu işte.

Dava reddedildi.

Ardından, Kenan Evren'e dava açmak suçunu işleyen Kayasu hakkında soruşturma açıldı. Adalet Bakanlığı ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na göre savcı Kayasu "görevini kötüye kullanıyordu", dolayısıyla açığa alınmalıydı.

Öyle oldu.

Kayasu açığa alındı.

Üç yıl sonra da emekli edildi.

Bununla da kalmadı, "HSYK'ye, askere ve devlete hakaret" suçlarından hakkında 10'a yakın ceza dava açıldı; şimdi bir yandan da bu davalarla uğraşıyor.

Kayasu avukatlık yaparak hayatını kazanıyordu, ama artık avukatlık da yapamayacak. Limon satacak.

Çünkü HSYK, disiplin suçu işleyen ve zorunlu olarak emekliye sevkedilen Kayasu'nun avukatlık hakkını da elinden aldı.

Bakalım, "Limon Satıcıları Odası" (varsa böyle bir şey), satıcılık beratını ne zaman iptal edecek?

Tuhaf, evet.

Aynı zamanda can sıkıcı.

Fakat, asıl can sıkıcı olan şu:

Kayasu "tecziye" edilirken, 12 Eylül darbesine ve bu darbenin faillerine de "meşruiyet" sağlanıyor.

Kenan Evren ve arkadaşları atfedilen şuçu işlemedilerse, Talat Aydemir niçin asıldı o zaman?

Cemal Madanoğlu niçin hapse atıldı?

Cemal Tural niçin karga-tulumba alaşağı edildi?

Neydi suçları?

Bir manga askerle "darbe"ye kalkışıp işi yüzlerine gözlerine bulaştırmaları mı?

Başarsalardı ne olacaktı?

Başarsalardı örneğin, Türkiye Cumhuriyeti'nin beşinci Cumhurbaşkanı Albay Talat Aydemir olacaktı. Rütbesi de otomatikman yükselecekti. Cemal Tural altıncı, Cemal Madanoğlu da yedinci Cumhurbaşkanı...

Aydemir talihsizdi; herşeye karşın "birşeyler yapılabileceğine" inanıyordu; son nefesini darağacında verdi; arkasından, pişman olmadığını, "herşeyi bu memleket için yaptığını", başı dik alnı açık olarak ölüme gittiğini, eşinin ve çocuklarının üzülmemesi gerektiğini bildiren bir mektup bırakarak...

Tural hazırlıksız...

Madanoğlu ise aklı bir karış havada...

Çünkü, "Yön cuntası"nın dolduruşuyla darbeye kalkışmış, başka bir örgüte, 12 Mart cuntasına yenilmişti. Cumhurbaşkanlığına soyunmanın faturasını da ağır işkencelerden geçerek, aylarca hapis yatarak ödemişti.

Peki, diğerleri?

Anayasa'yı ilga edenler, parlamentoyu kapatanlar, ülkede "sürek avı" başlatanlar, yüzbinlerce insanı işkenceden geçirenler, 16 yaşındaki sabi sübyanı darağacında sallandıranlar?

Onlar neden yargılanamıyor?

Başarılı oldukları için mi?


25 Haziran 2003
Çarşamba
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED