AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Yoksulbank

Ayıptır söylemesi "yaza yaza" şu yoksulluğun kökünü kazıyacağız galiba. Yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele eden herkesi, her hükümeti, her projeyi destekleriz abi. Şimdi, biliyorsunuz bir adam geldi: Gramen Bank CEO'su, Prof. Dr. Muhammed Yunus, bir proje getirdi, bizimkiler de ufak ufak uygulamaya başladılar.

Hani hasta taraftar ne demiş "abi şu golü at, gözümün yağını ye". Bizimkisi o hesap. Efendim tutarmış-tutmazmış, ciddiymiş-komikmiş, olurmuş-olmazmış benim bu laflara karnım tok.

Bakınız protokol imzalandı "fakirin fakiri" olanlara kredi yolu açıldı. Banka nasıl işler, faiz ne olur, kâr payı geri döner mi bilmiyorum. Sadece bu küçümen paraları da birileri deve edecek diye korkuyorum.

Önemli olan fakirin kursağına bir lokmacık girmesi, gülmeyen yüzlerin gülmesi, bir umut kıvılcımının parlaması.

İsrafı Önleme Vakfı (Demek böyle bir vakıf da varmış. Yeri gelmişken taşı gediğine koymalı: Bizim bildiğimiz vakıf dağıtır, ancak memleketteki binlerce vakıf dağıtmıyor, topluyor) Başkanı AKP Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül meseleyi kovalıyor.

Sayın Akgül'e buradan sesleniyorum: Bu gibi işlerin üzeri çabuk küllenir. Siz siz olun kıvılcıma üflemeyi terketmeyin. Sık sık medyada görünüp olan-biteni anlatın, herkesi, her kuruluşu teşvik edin, olumlu neticeleri duyurun.

Diyarbakır'daki törene katılan Birleşik Arap Emirlikleri'nde Trecon adlı şirketin sahibi Şahika el-Maskara adlı iş kadını da projeye on beş bin dolar bağışta bulunmuş. Helal olsun kadına. Yahu bizde böyle babayiğitler niçin çıkmaz acaba? Hayra hizmet için illa Cami Yaptırma Derneği mi olmalı.

"Fakirin fakirini" kendi yağıyla kavrulur hale getirmek cidden zordur. (Bazılarına göre kronik yoksulluk ülkemizde deva bulmaz hale gelmiştir). Adam gidip taksitle buzdolabı, çamaşır makinası alıyor; sonra bunları peşin ve ucuza satıp eline geçen parayla önce başını sokacak bir göz ev yapmaya çabalıyor.

Şimdi bu adamın yiyeceği, giyeceği, eğitim ve sağlık giderleri vb. gibi asgari ihtiyaçları karşılanmış olacak ki; aldığı krediyi işe yatırsın.

Her neyse!

Bunlar projeyi yürütenlerin meselesi. Zaten bence bu proje bizim insanımız için küçük girişimci, girişim ruhu filan gibi kavramlarla da alakalı değil. Akşamdan sabaha çıkar yol bulamayanlar için bir umut ışığı.

Ak Parti (hükumeti) yolsuzluk ve yoksulluk ile mücadelede bir varlık gösterirse millet nazarında var olacak; yok eğer AB-Demokrasi-Özgürlükler-İnsan hakları vb. gibi hayli muğlak kavramların girdabında döner durursa çöle akan su gibi buharlaşacak.

Şu günler o günler işte.

Yolsuzluk yapanları, hortumcuları, yetim hakkı yiyenleri yakasından tutup milletin huzuruna getirmelidir. Yedikleri kadar para-mal kendi varlıklarından tahsil edilmelidir. Burası çok önemli.

Güç de budur, iktidar da budur.

Biz getirmek istiyoruz ama, mevzuat müsait değil. Veya biz getirmek istiyoruz ama, bazı güç odakları mani oluyor gibi mazeretler kimseyi tatmin etmez. Minareyi çalan kılıfını hazırlamış lafını yemeyiz hocam.

Yoksulbank projesi tırıçka çıkabilir. Belki bu proje bizim insanımıza göre değildir, belki de gereği gibi uygulanamaz. Ne gam. Herhalde bu işe giden para Bolu Tüneli'ne gömülenin binde biri kadar olur.

(Not: Sayın Beşir Atalay, sizden ülkenin yoksulluk haritasını bekliyoruz. Bu iş bize göre AB'nin yol haritasından daha önemli).


25 Haziran 2003
Çarşamba
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED