AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Sivil toplum yanlışta birleşmez

Sivil Toplum Kuruluşları, yönetenlerin içinde yer almadan, yönetilenlerin düşünce, örgütlenme ve girişim özgürlüklerini savunma ve korumanın en etkili ve en güçlü kurumlarıdır. Onlar bir ülkenin ekonomik, siyasal ve kültürel hayatının en canlı unsurunu oluşturur. Bu yüzden, bütün dünyada STK'ları "Üçüncü Sektör" ve "Beşinci Güç" olarak nitelendirilir. STK'larda yardımlaşma, dayanışma ve hizmet üretme doruk noktasına ulaşır.

STK'lar, devletten bağımsız, kamusal alanın dışında, ancak kamunun eğitim, sağlık ve kültürel alanda sorumluluğunun önemli bir bölümünü paylaşarak, katılımcı demokrasinin de omurgası ve kaynağıdır. Onlar bir ülkede toplumun merkezinin temsilcileridir. Bu yüzden, STK'lar yanlışta birleşmez. STK'lar bilirler ki, bir ülkenin gücü uçlara değil, merkeze dayanır. Merkeze dayanmayan hiçbir kurum ve kuruluş, uzun ömürlü olmaz. Sağduyu uçlardan daha çok merkezde yoğunlaşır.

Türkiye'deki dayatmacı yönetime rağmen 60 bine yakın STK bulunmaktadır. Sağduyuya dayanan sivil toplum bilincini güçlendirmek için, 1994 yılında "Türkiye Gönüllü Teşekküler Vakfı" kurulmuştur. TGTV çatısı altında yüzlerce STK'yı toplayan şemsiye bir kurumdur. TGTV Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Sadıkoğlu ve yönetim kurulu üyelerinin öncülüğünde geçen hafta sonu Uludağ'da "STK'ların dünyaya açılarak, yasaksız bir toplum oluşturma yolundaki misyon ve vizyonları" tartışıldı.

Eski bakanlardan İsmail Kahraman, Prof. Dr. Sabri Tek, Necati Çelik ve Prof. Dr. Hikmet Akgül, Doç. Dr. Şükrü Karatepe, Ahmet Şişman, Hasan Mollaoğlu, Dr. Şaban Odabaşı, Necla Koytak, Ahmet Kot, Bahattin Cebeci, Mehdi Sungur, Akif Bayramoğlu, Fethi Güngör'ün katkı ve yorumlarıyla oturumlar yeni boyutlar kazandı. Misyonsuz bir STK'nın vizyonu olmayacağından, STK'nın ana misyonunun, hiç kimsenin dini, etnik kökeni, cinsiyeti ve düşünceleri yüzünden küçümsenmediği "Yasaksız bir Türkiye" inşa etmek olması gerektiğinin üzerinde önemle duruldu.

STK'lar Anadolu insanının Türkiye'de ayağı toprağa sağlam basma yanında, yeniden Avrupa'ya açılmasında da büyük bir misyon yüklenecek. AB'ye uyum yasalarıyla STK'nın Avrupa ülkelerinde şube açmaları ve benzer kurumlarla işbirliği yapmalarının da yolu açıldı. Artık bütün STK'lar vizyonlarını Avrasya ekseninde yer alan Türkler'i de kuşatacak bir biçimde genişletmek zorundadır. Türkiye dışındaki Türkler ve STK'larla yardımlaşma ve dayanışmanın yollarını açmadan, Türkiye'de özgürlüklerin alanını genişletmek mümkün değildir.

Malazgirt Savaşı Türk toplumuna Anadolu'nun kapılarını sonuna kadar açmıştı. Anadolu insanı, savaştan sonra on yıl içinde İstanbul'un önlerine gelerek, 1081 yılında Üsküdar'ı fethetti. Yahya Kemal'in deyişiyle "Bugünkü vatan işte bu yürüyüşten doğdu". Anadolu'nun fatihi olan Selçuklu Beyi Kutulmuşoğlu Süleyman İznik şehrini kendine başkent yaptı. İlki 1096 yılında düzenlenen Haçlı Seferleri olmasaydı, Anadolu insanı Selçuklular döneminde İstanbul'u alarak, Avrupa topraklarına ayak basmış olacaktı.

Osmanlılar'ın ilk başkenti olan Bursa, Türkler'in Çanakkale ve İstanbul Boğazı üzerinde Avrupa'ya açılma kapıları oldu. Türkler Orhan Gazi zamanında İstanbul tarafından Maltepe'ye kadar gelmiş, Çanakkale Boğazı'nı geçip, Gelibolu'yu alarak, Avrupa'nın kalbine doğru uzun bir yürüyüşe çıkmışlardı. Sultan Murad döneminde Türkler Avrupa'ya orada kalmak üzere yerleşti. Başkentlik 1360 yılında Bursa'dan Edirne'ye geçti.

AB Türkler'e bütün Avrupa'nın kapılarını açıyor. Avrupa'nın yeni fatihleri, Yıldırım Bayezid'in orduları değil, eğitimden sağlığa her alanda faaliyet gösteren sivil toplum gönüllüleri olacaktır.

Sivil toplumun gücü kâr ya da iktidar değil, hizmet peşinde koşmasından kaynaklanır.


25 Haziran 2003
Çarşamba
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED