AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Koalisyonun içindekilere!

Abdullah Gül, Başbakan iken "Artık günah bizden gitti, Amerika'nın yanındayız" demişti. O tavrının üzerinden Meclis'in tezkereyi red kararı geçti. Halkın tepkisi de Gül'ün sözleriyle değil, Meclis'in çizgisi ile buluştu. Meclis'in red kararının ilk şok atlatıldıktan sonra Erdoğan'ı ve Gül'ü de memnun ettiğini düşünmek bana daha doğru geliyor.

Bu arada Irak'a Amerikan - İngiliz saldırısı başladı. Sokaklarda, pazar yerlerinde, doğumevlerinde gerçekleşen sivil katliamı, binlerce insanın sivil - asker ayırdetmeksizin toplama kamplarına insanlık dışı şartlarda istif edilmesi, ellerinin ve gözlerinin bağlanması, başlarına torba geçirilmesi, medeniyet merkezi şehirlerin tahrib edilmesi dünyayı ayağa kaldırdı. Türkiye'de de insanların yüreği yandı. (Eminim ki hükümet üyelerinin de yüreği yanmıştır)

Ekranlara, gazete sayfalarına yansıyan bebek cesetleri karşısında ABD kuvvetlerine Kuzey'den cephe açma imkanı verecek ikinci bir tezkerenin Meclis'ten geçme ihtimali neredeyse sıfır olarak görülüyordu.

Bu arada Meclis'ten "AKP'nin içine sürüklendiği gruba hakim olma psikolojisi" ortamında Amerikan - İngiliz kuvvetlerine hava koridoru imkanı sağlayan bir karar geçirildi. Her bombardıman haberinde halk, iktidarın bu iznine büyük öfke duydu.

İşte bütün bunların ardından ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell Türkiye'ye geliyor, görüşmeler yapılıyor ve Abdullah Gül, bu defa Dışişleri Bakanı olarak "Koalisyonun içindeyiz" diyor.

Peşinen ve Gül adına gerçekten üzülerek söyleyeyim: Her iki söz, Gül'ün politik kariyerinin en sıkıntılı (yoksa yaralı mı, olumsuz mu, negatif mi demeliyim) sayfalarına yazılacaktır.

Doğrusu Abdullah Gül ya da hükümet, "Koalisyonun içindeyiz" sözünün ne anlama geldiğini açıklama zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Aslında Türkiye'nin koalisyon içinde yer aldığı, daha önce ABD Başkanı Bush tarafından açıklanmıştı. Ama, Türkiye'nin mesafeli tavrı ve yaşanan gerilim sebebiyle bunun nasıl bir şey olduğu pek anlaşılamamıştı. Hatta Bush'un listesi içinde öyle ülkelerin adı sayılmıştı ki, o liste biraz da Bush'un propaganda listesi olarak algılanmıştı.

Şimdi Gül, "Koalisyonun içindeyiz" diyor.

Acaba mutluluk duyuyor mu? "ABD ile ilişkileri düzelttik" hissini mi yaşıyor? Yaşanan her duygu, yapılan işin niteliğini belirliyor da onun için soruyorum.

ABD ile şu anda varılan mutabakatın "Meclis'ten geçirilmesinin gerekmediği"nin altı ısrarla çiziliyor. Burada bir nüansa dikkat çekmek istiyorum:

-Acaba böyle bir vurgunun altında, varılan anlaşmanın gerçekten böyle bir Meclis kararını gerektirmediği kanaati mi var yoksa, Meclis'ten geçirmeye teşebbüs edildiğinde geçmesinden derin kuşku duyulduğu için peşinen Meclis'e getirilmesinin önünü kesme amacı mı taşınıyor?

Bu soru önemli, çünkü, ABD ile varılan anlaşma çerçevesinde Kuzey Irak'a fiilen (hatta Powell'la varılan anlaşma açıklanmadan) sevkedilen "şeyler"in reddedilen birinci tezkereden ne kadar farklılık arzettiği pek de açık değil.

Hatta bir kuşkumu daha belirtmeliyim: Acaba Powell Türkiye'ye gelmeden de Amerika, Türkiye'ye yaptığı yığınaktan bir kısmını gece operasyonları içinde Kuzey Irak'a sevketmiş olabilir mi?

Aslında "Koalisyonun içindeyiz" dedikten sonra, bu içiçeliğin, sadece "insani ilgi" ile sınırlı kalmasını beklemek biraz fazla safdillik olacaktır. Çünkü bir kere savaş ortamında neyin ne kadar insani olacağını tayin de kolay değildir.

Soru gayet açık: Amerika doğumevini vurdu, bu cinayetin içinde misiniz dışında mı? Amerika pazar yerini vurdu, bunun içinde misiniz dışında mı? Amerika binlerce insanı insanlık dışı şartlarda esir olarak tutuyor, bunun içinde misiniz dışında mı? Bu çocuk cesetleri sizin için ne anlam ifade ediyor?

Türkiye'den Kuzey Irak'a sevkedilen askeri malzemeler "insani yardım" çerçevesine mi giriyor, yoksa "arama kurtarma" faaliyetleri çerçevesine mi? Sizin üzerinizden sağlanan ikmal ile Irak'ı daha kolay teslim almak nasıl bir koalisyon ortaklığının ifadesidir?

Bir de şu: Bugün insani yardım, vahşi savaş araçlarına sahip işgal güçlerine mi gerekli yoksa, bombalar altında can veren insanlara mı?

Ben en çok şu "Savaş bir an önce bitsin" temennilerine bayılıyorum. Bu söylemin altında şöyle bir düşünce zemini var: "Amerika nasıl olsa yener. Amerika'nın Irak'ı teslim alma ve yönetimini değiştirme gibi bir hakkı var. Irak direndikçe ölümler artıyor. En iyisi direnişin arkasındaki irade, yani Saddam teslim olsun, bir an önce Amerikan egemenliği gerçekleşsin ve savaş bitsin!" İşte böyle bir "Savaş bitsin" teranesi...

Acaba bu söylemi seslendiren insanlar, bir süper güç kendi ülkelerini istilaya kalkışsaydı da, böyle mi düşünürlerdi? "Direnemeyiz, fazla insan ölmesin diye bir an önce teslim olalım" Nasıl bir söylem bu! Çanakkale'de kaç bin kişi can vermişti? Milli Mücadele'de istilacı kaç ülke karşısında direnmişiz? Bizim direnişimiz "Yedi düvel - o zamanın koalisyon güçleri" tarafından nasıl "çılgınca bir direniş" olarak algılanmış!

Ama teslim olmamışsınız. Hangi insan, hangi lider, peşin peşin düşman güçlerinin çizmeleri altına yatar? Vatan uğruna can vermek diye bir şeyin hiç mi anlamı yoktur?

"Koalisyonun içindeyiz" sözü, "Amerikan tuzağına düştük" sözünün bir başka biçimde ifadesidir.

Çok yanlış yapılmıştır.

Amerika ile elele tutuşmanın doğuracağı kirlenme, bu iktidarın taşıyamayacağı bir kirlenmedir. Çünkü bu kiri, bu iktidara oy veren insanların yüreği kaldırmıyor.

Tutun nabzını bu ülkenin.

Benim dün yazdığım yazı hafif bulundu kimi okuyucularım tarafından, düşünün bir. Hatay Dörtyol'dan arayan ve seçimlerde iş yerini Ak Parti'ye büro olarak tahsis ettiğini söyleyen şahıs, telefonun öteki ucunda, iktidara ateş püskürüyor, "Üzerimizden uçaklar uçuyor, bunların kimin üzerine bomba yağdırdığını düşündükçe ve buna bu iktidarın imkan verdiğini hesaba kattıkça..." diye başlayan öfke tufanını dile getiriyor.

Halkın nabzı böyle atıyor.


4 Nisan 2003
Cuma
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED