SEVDA ALKAN / İSTANBUL
'Samanyolu', 'Yaban Gülü', Bir Demet Yasemen', 'Kiralık Koca', 'Melekler Şahidimdir' gibi onlarca Türk filminin jönlüğünü yapmış Yeşilçam aktörlerinden Göksel Arsoy, kara gözlü, siyah saçlı esmer aktörlerin hakim olduğu bir dönemde sinemaya girdiğini ve starlık sistemini ilk kendisinin getirdiğini söylüyor. 8 senedir setlerden uzak duran Arsoy, tekrar çekilen Aka Gündüz'ün eserinden uyarlama olan Türk Sineması'nın unutulmaz filmlerinden "Üvey Ana" için kamera karşısına geçti.

En son 1998'de Osman Seden'in Show TV'ye yaptığı "Mirasyediler" adlı dizide oynayan Arsoy, Seden'in vefatı üzerine yapımdan ayrılmıştı. Setlere bukadar ara verme sebebini ise Arsoy, "Beni bu yıllara taşıyan sinemaseverler için attığım adımlara dikkat ediyorum. Sevenlerimi üzmemem gerek. Bu film, eskiyi yaşattığı ve çok inandığım için kabul ettim" şeklinde özetliyor. Arsoy, bu sırada şirketlerinin işleriyle uğraştığını anlatıyor. Arsoy, ayrıca İstanbul Tenis Kulübü ve Herkes İçin Spor Federasyonu Başkanlığı yapıyor.

Türk Sineması'nın Avrupai jönü

"Sinema tarihimdeki en büyük şansım, benden önce Türk Sineması'na gelen bütün jönlerin esmer siyah saçlı oluşuydu. İlk sarışın renkli gözlü aktör ben oldum" diyen Arsoy, Avrupai bir tarzı olduğu için kolej ve üniversite çağlarındaki insanlar tarafından çok rağbet gördüğünü anlatıyor. Kendisiyle birlikte sinema izleyici profilinin değiştiğine de dikkat çeken Arsoy, "Kolejliyi, üniversiteliyi sinema salonlarına ben getirdim" diyor. Çok önemli bir projenin hazırlıkları içerisinde olduğunun altını çizen Arsoy, oğlu Gökhan Arsoy ile bir dizi için kolları sıvadıklarını anlatıyor. Reyting kaygılarının kaliteli programların önünü kestiğini belirten Arsoy için Yeşilçam bir rüya gibi geçmiş.

"Starlık sistemini ben getirdim"

Son dönemlerde ekrana gelen yarışma programlarıyla birlikte anlamı ve kapsamı sorgulanan 'Starlık' kavramını kendisinin getirdiğini belirten unutulmaz aktör, "Türk Sineması'na Samanyolu filmiyle yıldız oldum. O filmde Belgin Doruk da vardı. Filmden sonra ilk kez Türkiye'ye 'Star' kelimesi girdi. Yanılmıyorsam 1961 yılıydı" şeklinde konuşuyor. Arsoy, starlık sistemini ise şu şekilde açıklıyor: "Star sistemi derken şunu kastediyorum. Göksel Arsoy ve Belgin Doruk varsa hikayeye gerek yok. Senaryoya gerek yok. Elele tutuşup, mum ışığında yemek yesinler, dans etsinler yeter. Millet kendini bizim yerine koyuyor ve çok mutlu oluyordu".