AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

S P O R
Günah keçileri

Futbol oyun olarak temel mantığından uzaklaşmaya başladı. Tehlikeli bir gelişme bu. Seyir zevkimizi on paralık ediyorlar. Herkese göre değil tabii. Şimdi moda, ne kadar kötü oynarsan oyna hikaye. 3 puan aldın mı üstünü cilalayacak "bir dolu futbol yazarı!" var. Bayatın, çürüğün, kokmuşun üstünü örtmekte kimse ellerine su dökemez. Takımı değil, adamı karalayarak günah keçilerinden sürü sahibi olduk.

O reklama bayılıyorum... Küçük çobanın elinde cep telefonu babasını arıyor gözleri yaşlı; Bubaa Muharrem kayaya çıktı, inemiyoo... Babası öfkeli cevap veriyor; Ulan ne senden çoban olur, ne Muharrem'den keçi...

Ayrıntılar kimseyi pek ilgilendirmiyor. İyi oynamış, kötü oynamış, önemli değil. Takım kazanmışsa iş bitmiştir. Golü, ya da golleri atan futbolcuların yıldızları otomatikman artar. Neden, çünkü sonucu etkiledi, belirledi. Devamlılığı var mı? Kimse bakmaz. Haftanın futbolcusu da olur.

Giderek yerleşen bu değerlendirme, transfer döneminde de etkin rol oynuyor. İyi asist yapan, tekniği olmasa da fizik gücü üst düzeyde olan oyunculara bu yüzden iyi paralar ödeniyor. Onların takım oyununa katkıda bulunması önemli değildir. 90 dakika içinde nasıl olsa bir ara parlayıp, golünü atsın ya da attırsın, yeter. Bu anlayış içinde serbest atışlarda başarılı olanların da yeri ayrıdır. Bu durumda ligin günah keçileri çoğunlukla teknik adamlar olacaktır.

Galatasaray kıymet bilmiyor

Taşlar her geçen gün biraz daha yerli yerine oturuyor. Futbol olarak uyum ve gelişim gösteren Galatasaray'da tek sorun Hagi'nin transfer istekleri. Artık kapris boyutlarına ulaştı. Petre'yi satacak bir kulüp bulamadılar. Bana göre Saidou'nun da değerini bilemiyorlar. Bu saatten sonra kim iyi futbolcusunu satar. En güncel transfer Fatih Akyel. Ama Fatih eski Fatih olsa bugün Fenerbahçe'de oynar. Bilmem anlata biliyor muyum?.. Bence Galatasaray önce elindekilerin kıymetini bilmeli.

Trabzonspor değerlerine taraftarıyla sahip çıkmalı

Bordo-Mavili ekibin sonuç ve iyi futbol devamlılığını kimse gözardı edemez. Zaman zaman iş kazaları olacaktır. Dinamo Kiev ile Trabzon'da oynanan karşılaşma gibi. Gerçekten üzüldük. Ama bu ne ilktir, ne de son olacaktır. Önemli olan Yönetim ve özellikle de taraftarın bunu kabullenecek kadar olgun davranmasıdır. O maçta taraftarın Gökdeniz'e aldığı tavır hiç de hoş değildi. Yıldız futbolcu kolay yetişmiyor. Bu ülke, zor kazanılanı kolay harcamaktan az pişman olmadı. Trabzonspor, geçmişteki pişmanlıklarını hatırlamalıdır. Çünkü bu takım, iyi bir takım. Temelleri geçen sezon atılan arkadaşlıkların, dostlukların, paylaşmanın, yardımlaşmanın oyuna yansıdığını açık ve net olarak sadece Trabzonspor'da görüyoruz. Ziya Doğan'a inanmak, isteklerine kulak vermek, yönetimin de görevi olmalıdır. Çünkü O, işini inanarak yapıyor. Yaptığı işe futbolcularını da inandırıyor. Böylece bütünlük sağlanıyor. Yeter ki, taraftarı kötü gününde de takımına omuz versin.

Fenerbahçe'de yıldız çoook..

Lig başlayalı 4 hafta oldu, Fenerbahçe oyun olarak eleştirilmekten bir türlü kurtulamadı. İyi oynamadığı kesin. Çünkü futbolunda ne sistem gözleyebiliyorsunuz, ne bir organizasyon görebiliyorsunuz. Atılan goller tüm yanlışlıkların üstüne çekilmiş bir sünger gibi. Zaten bir de iyi oynasa, tadından yenmez. Benim aklımın ermediği şu; kadrosunda bu kadar yıldız barındıran bir takım nasıl olur da iyi futbol oynamaz. Yani çekin Daum'u bir kenara, çağırın kaptan Ümit'i deyin ki, "bu maçta Daum yok, çıkın oynayın." Eminim bu takım Kayseri karşısında oynadığından daha kötü oynamaz. Ve nasıl olsa ya Hooijdonk, ya Tuncay, ya da Alex birer ikişer atar ve yine 3 puanla döner. O zaman Daum ne iş?...

Beşiktaş sezonu İnönü'de açar

Üzülmemek elde değil. Çünkü Beşiktaş'ın yatırımları büyüktü. Kesenin ağzını açıp hatırı sayılır, zengin bir kadro oluşturdular. İşler kötü gidince ortaya hüzünlü bir tablo çıkıyor. Beşiktaş bu ligte hangi takımla oynarsa oynasın 4 yiyecek bir takım değil. Üstelik hoca da boş adam değil. Peki ne o zaman?.. Adını bulamadığımız bazı şeyler vardır. Bazen "eğrisi doğrusuna geldi" deriz ya. Bunun tam tersi gibi. Sanki, yönetimin doğru yapıldığına inandığı bazı şeyler ters oturdu Beşiktaş'ta. Gaziantepspor'da Tarek El Taib diye bir oyuncu vardı. Cambaz mıdır nedir? Çalım attı, pas attı, gol attı, adeta cirit attı. Yani iftira dışında atılacak ne varsa attı adam. Devran'ın attığı gol aklımdan silinmiyor. Diyorum ki, O'na böyle 10 orta yapılsa, acaba kaçını gol yapar. Denk geliyor işte. Hep de Beşiktaş'a rastlıyor sanki. Bu işlerin böyle gideceğine inanmıyorum. Beşiktaş sezonu herhalde İnönü'de açacak diye düşünüyorum.

  • Haftanın yorumu - Salih Sezer



  • 31 Ağustos 2004
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED