T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tırnaklarını yemek

"-Tırnaklarınızı ne zamandan beri yersiniz? "-Kendimi bildim bileli. Tırnaklarımı Türkiye'de hep yerim. Ama nedense yurt dışında elimi ağzımdan çekerim. Bu sınırlardan çıkınca tırnaklarımı yemememe ne diyorsunuz? Eğer yalan söylüyorsam namussuz, şerefsizim."

Bu soru-cevap Ayşe Arman'la , Mazhar Alanson arasında geçiyor. "Türkiye'de tırnak yemek, ama sınırlardan çıkınca tırnak yemeyi bırakmak..." "Ne diyorsunuz?" diye soruyor. Bunun sebebi ne? Siz ne diyorsunuz?

Stres mi bu? Vatanda daralma mı? Siz de bunalıp daraldığınızda tırnaklarınıza yumuldunuz mu hiç?

Alanson, Türkiye'de yaşayan insanların halet-i ruhiyesini anlamanın anahtarını veriyor bir bakıma.

Gençlerde yoğun bir yurt dışına çıkış eğilimi tesbit ediyor kamuoyu araştırmaları.

Eminim dün üniversite önüne gelen öğrencilerin pek çoğu tırnak yeme psikolojisi taşıyordu. Sınavlara başörtüleriyle alınmayan çocuklar özellikle...

Yarın üniversiteyi bitirdiklerinde de tırnaklarından alacaklar yaşadıkları stresin öcünü... Çünkü önlerinde işsizlik gibi dev bir sorun bulunacak.

Candan, başörtüsü ile okuyamadı, mahkeme mahkeme dolaştı Türkiye'de... Tırnaklarını yemekten kurtulmak için Kanada'ya uçtu.

Karikatürist Salih Memecan Türkiye'de iken tırnaklarını yer miydi bilmiyorum, ama kuşatılmışlıktan kurtulmak için Amerika'da çalıştığını biliyorum.

Bartın'lı küçük İHL'li kız, tırnaklarını yemeye mahkum hissetmemek için slogan atmayı tercih etmişti. Annesi babası tırnaklarını yiyordur şimdi.

Ölüm orucunda can veren mahkumların anne-babaları tırnaklarını yemesinler de ne yapsınlar... Aslında bu ölümler bile bir anlamda tırnak yeme psikolojisinin, yani tıkanmanın, kahretmenin, çözümsüzlük duygusunun uzantılarıdır.

Akşam evine ekmek götüremeyen işsiz insanlar, sadece tırnak yiyerek karın doyururlar!

Çocuğu uyuşturucuya alışmış anneler tırnaklarını yerler.

Tırnak yemenin siyasal boyutu da var. Mesela MHP'lilerin önemli bir kısmı bir süredir tırnaklarını yiyorlar. İktidarda başkalaşan parti tavrı tabanda bunalıma yol açıyor. Ya tırnak yiyecekler ya da isyan edecekler. Nesrin Ünal ilk başörtüsünü çıkardığında kaç kişi tırnaklarını yemişti bilmem mümkün değil. İHL'lilerin Polis Akademisi'ne alınmamasına oy verildiğinde kaç kişi? Ama üç milletvekilinin isyanının, aylardır yaşadıkları tırnak yeme psikolojisinin ürünü olduğunda şüphe yok... Öfke, savunma, içe atma, sonuç alamama birikti birikti ve patladı... Bu isyanlar artacak çünkü, "kol kırılır yen içinde kalır" düşüncesiyle bütün cevrü cefayı tırnaklarına çektiren bir hayli MHP'li var.

Erbakanlar'ın düğünü de eminim misyona bağlı gençleri tırnak yeme psikolojisine sürükleyecek. Bir kısmını "Hocamız saraylara layık, düğünü zaten oğlan evi yapıyor" söylemi tatmin etmeyecek durdukları yerden ve toplumun durduğu yerden baktıklarında... "Bu ikincisi" diyecekler. Elleriyle yüreklerin üstüne bastıracaklar, olmayacak, yürek baskı dinlemeyecek. İçlerinden, "bu işin misyona daha layık bir tarzı bulunamaz mıydı?" diye soracaklar, ortaya çıkan toplam meblağ karşısında ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıyı hatırlayacaklar, aç kalkılan sofralar akıllarına gelecek ve "Neden?" diyecekler. Belki bir kısmının içinden "Tamam, saray düğününü anladık ama, bari bir de halk tipi düğün planlansa olmaz mıydı?" gibi uçuk sorular geçecek. Cevap vermekte, içlerine sindirmekte, üstelik dağda, bayırda, otobüste, tramvayda, kahvehanelerde yapılan eleştiriler karşısında kendilerini de ikna edici bir cevap bulmakta zorlanacaklar. Kendilerini bulamayacaklar o iklimde, yabancılaşacaklar... "..... nerede biz oradayız" diye haykırırken, birdenbire orada olamadıklarını görecekler. O nokta, içe atma noktasıdır ve tırnak yemeye genelde bu noktada başvurulur.

Çocukların tırnak yemesini anne-babalar "sorun" olarak kabul ederler ve çare ararlar. Kendi davranışlarına bakarlar, "Acaba hangi davranışımız çocukta böyle bir tırnağa yumulma kaçışına sebep oluyor" diye sorarlar.

Türkiye'de insanları "tırnak yeme" tıkanmasına sürükleyen sosyo-psikolojik zemini inşa edenler böyle bir özeleştiri yaparlar mı? Yaparlarsa, neden dışarıda huzur arayan insan sayısı artar günden güne bu memlekette?

Ben tırnak yemiyorum. Çünkü yazıyorum. Yazmak umudu diri tutmaktır. Eminim sizler de bu yazıları okuyarak tırnak yemekten kurtarıyorsunuz kendinizi...

Tırnaklarınızı yemeyiniz. Yurt dışına da tıkanma ve sığınma duygusuyla gitmeyiniz. Şartları değiştirmek insan için her zaman ulaşılabilecek bir hedeftir. Yurt dışına gidişte bile yeniden dönüp vatanı özgür soluklanılacak bir iklime kavuşturma aşkından kopmayınız. İçe atmak yerine düşünceleri-tepkileri seslendirecek üslubu bulmaya çalışınız. Tırnak yemek hiçbir sorunu çözmez. Özgürlük insanın içinden başlar.

Kaldı ki tırnak yemenin bile bir mesajı vardır. Mazhar Alanson, aslında Türkiye'yi yönetenlere çok acı bir uyarıda bulunuyor. Bu, Avrupa Birliği'nin, Avrupa Konseyi'nin, AİHM'nin, AGİT'in vs...'nin uyarılarından daha derin bir anlam taşıyor. Bu ülke insanlarını tırnak yeme psikolojisinden kurtarmak, belki de en büyük devrim bu olacaktır.


18 Haziran 2001
Pazartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED