AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
"Adriyatik'ten Çin Seddi'ne" Amerika için cepheye koşmak

Milliyet gazetesinin "Çıkarlarımız Anadolu'ya hapsedilemez" başlığı ile verdiği Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile yapılan söyleşide, Türkiye'nin Irak'a asker gönderme gerekçelerinin emperyal bir vizyonla sunulmasının kışkırtıcı cazibesi ve son günlerde "vatan" veya "Osmanlı misyonu" gibi kavramlarla sürdürülen tartışmalar, bir zamanlar "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne.." ifadesiyle sloganlaştırılan ancak hezimetle sonuçlanan dış politika vizyonunu yeniden gündeme taşıdı.

Türkiye'nin çıkarlarının ulusal sınırlara hapsedilmesi bir tarafa, artık "ulusal sınır" kavramının belirsizleştiği bir dönemde Türkiye gibi bir ülkenin, çevresindeki hatta dünyadaki bütün gelişmelere uzak durması söz konusu olamaz. Irak'ta ABD'nin peşine takılmaya karşı çıkanların da böyle bir isteği yok zaten.

"Adriyatik'ten Çin Seddi'ne.." vizyonuna ne oldu? Bu vizyon ile Irak'a asker gönderme arasında ne tür bağlantı var? 1990'lardan bu yana Türkiye'nin dış politika perspektifi gerçekten Türkiye'nin çıkarlarını mı önceledi? Aynı söylemin, ABD'nin Orta Asya ve Ortadoğu başta olmak üzere, hemen bütün dünyada saldırganlaştığı, tek başına bir dünya sistemi kurmaya giriştiği ancak daha yolun başında Afganistan ve Irak'ta çıkmaza girdiği bir dönemde yeniden gündeme getirilmesinin anlamı ne?

Ne zaman Amerika'nın bizim bulunduğumuz bölgede "düzenleyici" ve "yayılmacı" girişimleri başlasa biz Osmanlı'yı yeniden hatırlıyoruz, ayağa kalkıyoruz. Büyük devlet olmaktan söz eder hale geliyoruz. Tarihi misyonumuzu, bu bölgelerle yüzyıllara yayılan ortak geçmişimizi, tecrübelerimizi ve çıkarlarımızı hatırlıyoruz. Ancak bu heyecan dalgası asla bizim inisiyatifimizle ortaya çıkmıyor, gelişmiyor, Türkiye'nin çıkarları öncelenerek şekillenmiyor. Sonuçları da ABD'nin çıkarlarına hizmet ediyor, Türkiye yine kendi gerçekleri ile başbaşa kalıyor.

On yıldır bütün dünyada ABD için at koşturuyoruz

Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra yeniden oluşturulmaya çalışılan küresel sistem arayışında Türkiye'nin tarihi fırsatı yakaladığı, Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Orta Asya'dan Ortadoğu'ya uzanan coğrafyada "büyük güç" olarak küresel sistem içinde etkin bir konuma geleceği, büyük güçlerin bu bölgelerde Türkiye'siz hiçbir varlık tesis edemeyeceği, ulusal sınırlar içine hapsolan Türkiye'nin zincirlerini kırdığı, hatta 21. Yüzyıl'ın Türk asrı olacağı söyleniyordu. Balkanlar'da statüko çözülmüş, Orta Asya ve Kafkaslar'daki Sovyet egemenliği ortadan kalkmış, Atlantik İttifakı'nın zafer kutlamaları arasında yeni bir dünya şekillenirken Balkanlar'da, Orta Asya'da hatta Ortadoğu'da kapılar Türkiye'ye ardına kadar açılmıştı. Türkiye bu misyonu dünyanın en büyük gücü Amerika'nın desteğini alarak başaracaktı.

Ancak, 1990'lardan bu güne kadar Türk-Amerikan ilişkileri hiç de bu çerçevede yürümedi. Sonuç, büyük bir hayalkırıklığı oldu. Türkiye Adriyatik'ten Çin Seddi'ni kadar kendisinin değil, başkalarının çıkarları için at koşturdu. Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Orta Asya'da ve Ortadoğu'da ABD'nin denetimi için ön cephede mücadele etti. Amerika bu bölgelerde hakimiyet kurarken Türkiye taşeronluk yaptığı gücün yanında bile yer alamadı. ABD ve İsrail'i Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya taşıdı ancak kendisi bu bölgelere gidemedi. Amerika ve İsrail için Ortadoğu'yu ıslah etme savaşına girişti. Türk-İsrail ekseni ile yeni bir Ortadoğu düzeni kurmaya girişti. Bölgede İsrail'e yönelen bütün öfkeyi göğüsledi. Bu eksenin bir uzantısı olarak Pakistan'ı dışlayıp Hindistan'la yakınlaştı. Kuzey Afrika'dan Özbekistan'a ve Güney Asya'ya kadar ABD'nin İslami hareketleri tasfiye etme politikasında yer aldı. Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecini bile Amerika ve İngiltere'nin çıkarlarına göre yürüttü.

Türkiye'nin Amerika'dan bağımsız, kendi inisiyatifiyle şekillenen, kendi çıkarlarını önceleyen bir Ortadoğu politikası, bir Orta Asya stratejisi olduğunu, bir Kuzey Irak ya da Irak politikası olduğunu iddia edebilen kimse var mı? Somali'ye kendi çıkarları için mi gitti Türkiye? Doğu Timor'a kendi çıkarları için mi gitti. Hatta Afganistan'a kimin çıkarları için gitti? "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne" söyleminden geriye ne kaldı? Bugün Nahcıvan'ın ötesinde Türkiye var mı? Orta Asya'da Amerika var, Rusya var, Avrupa var, Çin var, İran var... Türkiye ne kadar var? Balkanlar'da Amerika hakimiyetinin yanında bir Almanya var. Türkiye var mı?

Osmanlı birikimini ABD'nin çıkarları için kullanmak

Amerika 1990'larda Türkiye için "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan bir ufuk sundu. Bizler de gerçek sandık. Oysa bize sunulan Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar taşeronlukmuş! Türkiye Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya ABD'nin yanında gitmeseydi, Ortadoğu'yu İsrail'le birlikte yeniden dizayn etmeye girişmeseydi hatta bu bölgelere hiç gitmeseydi hem Orta Asya'da hem de Ortadoğu'da şimdikinden çok daha güçlü ve saygın olacaktı.

On yıl önceki senaryo yeniden canlandırılıyor. On yıl önce Amerika'nın ekonomik çıkarları için "Osmanlı misyonu" ile gaza getirilmiştik. Şimdi de yeni küresel savaşı, Ortadoğu ve Orta Asya'daki işgalleri için gaza getiriliyoruz. Üstelik yeni görevlerimiz arasında İslam coğrafyasında Amerika'ya karşı yükselen öfke ve nefreti göğüslemek de var. Dün İsrail için Ortadoğu'nun öfkesini göğüsledik bugün ABD'nin yağma ve katliamlarına duyulan kini göğüsleyeceğiz. Türkiye'nin bugün en önemli misyonu, bulunduğu coğrafyayı adam etme yolunda Amerikan politikalarının öncü gücü olmaktır. Bu misyon asla Türkiye'nin çıkarları öncelenerek belirlenmedi.

Burada sorgulanan, Türkiye'nin geniş bir vizyonla dünyaya bakması değil. Sorgulanan, bu söylemin Amerika tarafından pompalanan bir yanılsama oluşu, Türkiye'nin çıkarlarının ve hassasiyetlerinin ABD'nin çıkarlarına tahvil edilmesidir.

Sorgulanan, "Osmanlı tecrübesi" veya bölge halklarıyla aramızdaki "ortak geçmiş"in Türkiye'nin çıkarları için değil, Amerika'nın çıkarları için seferber edilmesidir. Sorgulanan Türkiye'nin tek çıkarının dış politikasını ABD'nin çıkarlarına endekslemektir. Sorgulanan, Amerika'nın kendi tarihimizi bile küresel hegemonyası için istismar etmesidir.


23 Ağustos 2003
Cumartesi
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED