AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Şenses'in sahneye çıkmasıyla birlikte salonun boşalmasını nasıl yorumlamalı?

"Adnan Abi'ye ayıp ettiler" başlıklı haber çok hoş bir haberdi doğrusu... AKP'nin "2. Yaşgünü Partisi"nde, tören programını hazırlayan parti yöneticileri ses sanatçısı olarak Şükriye Tutkun'u uygun bulmuşlar. Ancak ne var ki, araya Tayyip Erdoğan'ın Adnan Şenses tercihi girince Tutkun mecburen program dışı kalmış.

Durun bitmedi; hikayenin arkası da çok hoş: Şenses'in sahneye çıkmasıyla birlikte salon boşalmaz mı?! Şenses, mecburen, Erdoğan ile birkaç bakanın da aralarında bulunduğu küçük bir izleyici grubuna şarkı söylemek zorunda kalmış...

Bana göre tümüyle hoş bir hikaye... Hoş bir hikaye olmasının ötesinde epeyce soruya da açıklık getiriyor.

Herşeyden önce, AKP'nin gerek Meclis Grubu gerekse parti teşkilatı açısından diğer partilere benzemediğini iyi gösteriyor. Tasavvur edin: Bir siyasi partinin "yaşgünü" kutlamasında genel başkan sahnedeki sanatçıyı dinlerken, salon boşalacak... Olacak iş mi?

Demek ki, bu Meclis Grubu'ndan korkulur! Bu grubun 1 Mart'takine benzer bir "tezkere"ye geçit vermesinin o kadar garanti olmadığı da açıkça görülmüyor mu?

Şaka bir yana, AKP Meclis Grubu gerçekten de diğer gruplara pek benzemiyor. Neden acaba? Bu farkın partinin tüzük (hele son değişikliklerden sonra!) ve programından kaynaklandığını iddia edecek değiliz herhalde...

Peki o zaman, bazı köşeyazarlarının hoşuna gitmese de, partinin özellikle Meclis Grubu'nda gözlenen bu "federasyon görüntüsü"nün arkasındaki asıl neden nedir?

Konu üzerinde yeterince araştırma yapıp, düşündüğüm söylenemezse de, şu nedeni ben önemsiyorum:

Çünkü AKP Meclis Grubu'nu oluşturan milletvekillerinin seçmenleriyle teması (hiç değilse şimdilik) kesilmiş değil. Milletvekilleri her fırsatta seçmenleriyle birlikte; meseleleri birlikte gözden geçirip, neredeyse birlikte karar alıyorlar.

Eğer dinlediklerimi yorumlamakta ve gözlemlerimde yanılmıyorsam; AKP Meclis Grubu'nun diğer gruplardan farkı asıl olarak bu milletvekili-seçmen yakınlığı üzerine temellenmiş. Ve tabii, eğer tespitimiz doğruysa bu çok olumlu bir gelişme şüphesiz.

Neyse, biz dönelim yine Adnan Şenses'in konserine AKP camiasının sırtını dönme meselesine:

Şenses'in mikrofonu almasıyla birlikte salonun niçin boşaldığını anladığımı sanıyorum. Herhalde, büyük çoğunluğu AKP'lilerden oluşan misafirler, "Aman şu ceket çıkmadan bir an önce kendimizi dışarıya atalım!" diye düşündüler. Haksız da değiller yani...

Zaten hiç anlamamışımdır; Erdoğan gibi "muhafazakar demokrat" bir siyasi liderin bu aşırı "liberal" müzikten niçin bu kadar haz aldığını hiç anlamamışımdır... "Muhafazakar" deseniz değil, "demokrat" deseniz hiç değil!.. O zaman bu ısrar niçin?

Bazı "kötü niyetliler"in ileri sürdüğü gibi, "Özal'ı hatırlattığı", yani Özal'ın bazı şarkıcılara eşlik etmesi gibi Erdoğan'ın da Şenses'i bulduğu, yolundaki iddiaları da gerçekçi bulmuyorum tabii ki...

Peki ama o zaman niçin bu ısrar?

Her neyse de, iyi bir gelişme olarak gözlüyoruz ki, AKP Meclis Grubu ve parti teşkilatı bu müzikten artık iyiden iyiye sıkılmış görünüyor!


23 Ağustos 2003
Cumartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED