Körfez krizinden bu yana hiçbir Türk hükümeti bu kadar yoğun ve bu kadar demir leblebi katılığında bir gündemle iktidara gelmiş değildir.

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik zorlukların yanı sıra, AB sorunu, Kıbrıs meselesi ve Irak krizi.

Bunların her bireri ayrı birer demir leblebi.

Ancak AK Parti bu sorunları kucağında bulacağını biliyordu, hele ekonomik zorlukların farkındaydı. Bunun için de her münasebette seçmenden 3 yıl süre istenmiş, birinci yılın sonunda Ak Parti'yi tercih etmekle ne kadar isabetli bir tercih yaptıklarını hissedecekleri söylenmişti.

Vergi barışı yasasının yürürlüğü girmesiyle sadece 15 gün içinde ve sadece İstanbul'da hazineye bir buçuk katrilyon nakit girdiğini söylersek AK Parti hükümetinin attığı adımların ne denli isabetli olduğunu görebiliriz. IMF'ye teslim edilmiş bir ekonomiyi ve yapılmış anlaşmaları hiçbir hükümet elinin tersiyle itemeyeceğini de belirtirsek AK Parti iktidarının bu bağlamda elinin hiç de serbest olmadığını söylememiz gerekir.

Bütün bunlara rağmen geceli gündüzlü ülkesi için canla başla çalışan bir hükümetin bu dönemde başta olması da Türkiye'nin şansı.

AB sorunu konusunda da bu hükümet milletimiz için büyük bir şanstır. Çünkü AK Parti hükümeti zamanında yapılan diplomatik çabaların bir örneğine geçmişte rastlamak mümkün değildir. Hükümeti güven oyu almadan müzakere için müzakere tarihi almak bile AK Parti'nin artıları arasına alınması gerekmektedir.

Kıbrıs meselesi Batı tarafından bir koz olarak kullanılmak istenirken, bu kozu ellerinden alıp, sorunu çöz yaşat formulüyle farklı bir yaklaşım sergilemiş olması da AK Parti'nin artıları arasındadır.

Irak krizinin AK Parti hükümetleri süresince ne denli barışçı yollarla çözülmeye çalışıldığı ise bütün dünyanın gözü önünde cereyan etti. Bölge ülkelerinin teker teker ziyareti, İstanbul'da toplanmaları, Iraklı yetkililerle yapılan özel görüşmelerin tamamı AK Parti hükümeti zamanında gerçekleştirilmiş ve sorunun barışçı yollarla çözümü için azami gayret sarf edilmiş ve başvurulmadık yol bırakılmamıştır.

Bütün bunlara rağmen maalesef atılan bütün adımlar yok sayılarak ve görülmeyerek AK Parti acımasızca eleştirilmiş hâlâ da eleştirilmektedir.

AK Parti hükümetinin ekonomi konusunda yaptığı çalışmalar görmezden gelinmekte, Kıbrıs için müzakere teklifi ise Kıbrıs'ı vermek gibi yansıtılmaya çalışılmıştır.

Irak konusunda savaş yanlıları da karşıtları da hükümeti acımasızca eleştirdiler.

Başbakan'ın komşu ülkeleri barışçı yollara ikna için yaptığı çalışmaları eleştirerek Başbakan hakkında deli dana gibi dolaşıyor diyecek kadar seviye kaybeden savaş yanlısı kalemler, AK Parti hükümetlerini sırf Amerika'ya pazarlıksız teslim olmadı diye acemiler mangası diye yaftalamaktan utanmadılar. Öte yandan hükümet savaş karşıtları tarafından da para karşılığı savaşa destek vermek gibi bir talihsiz eleştiriye maruz bırakılmıştır.

Olayın askeri, siyasi ve insani boyutu görmezden gelinerek sadece ekonomik pazarlıkların gündeme getirilmesi, AK Parti'ye karşı yürütülen psikolojik baskının bir parçası olduğunu birçoğu fark edemedi.

Bütün bu olumsuz değerlendirmelere rağmen AK Parti hükümetinin hele de bugün güven oyu alacak olan 59. hükümetle daha da güçlenen AK Parti iktidarının ülke için büyük bir şans olduğunu görmemiz lazım.

Başta Başbakan olmak üzere hükümet üyeleri tam bir uyum içinde bölgeyi ve ülkeyi en az zararla bu krizden çıkarmak için çalışıyor. Bunu uzaktan bakan bir gazeteci gözüyle değil, hükümeti yakından takip eden bir parlamenter hassasiyetiyle yazıyorum. Bu gerçeği biz yakınen görüyoruz.

Ya bu hükümetin yerinde seçimden önceki hükümet olsaydı.

Hükümetin böylesine güçlü bir iktidara intikalini sağlayacak seçim kararı alan önceki Meclis üyelerine bütün Türkiye teşekkür borçludur.

RESUL TOSUN

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu