AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Çalışma sürelerinde esneklik

Müteşebbisin dünya konjonktüründen aldığı üretim kokusunun hazzını sürekli kılmak için, üretenlerin arzulariyle üretim süreçlerinin bağdaştırılması gerekiyor. Çalışma sürelerinde esneklik denilince, işverenin iş sağlığı ve güvenliği şartlarına aykırı olarak işçileri bedensel ve ruhsal tahammül sınırlarını zorlayacak bir şekilde çalıştırmasını değil, üretimin zamanlamasında (arz), talep ile uyumun gerçekleştirilmesini sağlayacak bir çalışma düzeninin kurulabilmesidir. İstenilen zaman dilimi içerisinde üretim veya hizmet sunumu artışının, katı çalışma düzeni şartlarında işyerinin veya işletmenin mevcut işçi kadrosuyla, esnek çalışma düzeni kurulmadan sağlanması mümkün olmamaktadır. Sanayileşme sürecini daha önce yaşamış ülkelerde bu nedenle çalışma sürelerinin esnekliğine ilişkin düzenlemeler çok önceden yapılmıştır. Bizde de Avrupa Birliği'ne giriş şartları içerisinde yeni yapıya uyum anlamında İş Kanunu'nda esnek çalışma süreleri düzenlemesi yapılmaya çalışılmaktadır.

İş Kanunu Tasarısı'nın "Çalışma süresi" başlıklı 64. maddesinin gerekçesine göre, "Maddede '(a) Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok 45 saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır.' denilerek, genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok 45 saat olarak muhafaza edilmiştir. Ancak, Türk iş hukuku öğretisinde en çok eleştirilen ve uygulamada da -yasaya aykırı olmasına rağmen- farklı düzenlemelerin getirildiği bilinen, haftalık çalışma süresinin iş günlerine eşit ölçüde bölünmesi kuralına esneklik getirilerek, sözleşmelerle haftalık normal çalışma süresinin işyerinde haftanın çalışılan günlerine farklı bir şekilde dağıtılabileceği kabul edilmiştir. Bu halde, işçilerin sağlıklarını korumak amacıyla, Avrupa Birliği'nin değişik 23 Kasım 1993 tarih ve 93/104 sayılı Direktifine uygun olarak, 24 saat içinde işçiye kesintisiz 12 saatlik bir dinlenme olanağı sağlayacak şekilde günlük çalışma süresinin bir işçi için en fazla ara dinlenmeleri hariç 11 saat olması (Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde 11 saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir.) ve ortalama haftalık çalışma süresinin de, fazla çalışmalar dahil olmak üzere, 48 saati aşamayacağı hükmü getirilmiştir. (Ortalama çalışma süresi, fazla çalışmalar da dahil olmak üzere, haftada 48 saati aşamaz.).

Haftalık çalışma süresinin haftanın çalışılan günlerine farklı şekilde dağıtılması durumunda, o işyerinde haftada 6 gün çalışılıyorsa bir işçi haftada en çok (11 X 6 =) 66 saat, 5 gün çalışılıyorsa en çok (11 X 5 =) 55 saat çalıştırılabilecektir. Böylece, çeşitli nedenlerle iş yerlerinde "yoğunlaştırılmış iş haftası" uygulanabilecektir. Bu tür çalışmalarda işverene iki aylık bir denkleştirme süresi tanınmıştır. Bu süre toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar arttırılabilir. Bu şekilde, yoğunlaştırılmış iş haftasından sonraki haftalarda işveren işçiyi daha az sürelerle çalıştırması durumunda, işçiye fazla çalışma ücreti ödemek zorunda kalmayacaktır. Buna göre, örneğin haftanın 5 günü çalışılan bir işyerinde işçi üç hafta boyunca haftalık toplam 55 saat çalışmışsa, daha sonraki üç hafta boyunca haftada 35 saat çalıştırılmak suretiyle, haftalık ortalama çalışma süresi olan 45 saat aşılmamış olacaktır."

Gerekçede dile getirildiği üzere, "yoğunlaştırılmış iş haftaları" uygulaması, üretim sürecinde tekstil sektöründe ihracat için taahhüt edilen zamanda sipariş edilen malın yetiştirilmesi için yıllardır yararlanılan bir yöntemdir. (Hatta yasadışı olarak-1475 s.İşK.m.65- 'sabahlama' denen uygulamayla işçinin takatinin son haddine kadar çalışma yaptırılması da önlenememektedir). Türkiye, bu yöntemi Kanun Tasarısı ile keşfetmedi. Ancak uygulanan yöntem, tekdüzen çalışma sistemi kuran 1475 sayılı İş Kanunu'na uymuyordu. Yasalar, bireyi koruyarak toplumların ihtiyaçlarına göre biçim aldıklarına göre, İş Kanunu da benzer olayları çözümlemek durumundadır. Çünkü uluslararası rekabet şartları, bu düzenlemeyi zorladığından düzenleme yapmaktan kaçınılamayacaktır. Burada hemen belirtmekte yarar var. İncelediğimiz 64. madde, yoğunlaştırılmış iş haftasının düzenlerken 'denkleştirme' sistemi kurmakta, 2 aylık sürede gerçekleştirilecek denkleştirmede, işçi, 'serbest zaman' kullanma hakkı kazanmaktadır. Yıllık izinle karıştırılmaması gereken bu serbest zaman, işçinin sosyal ihtiyaçlarını daha rahat karşılaması için fırsat oluşturacaktır.

Örnek verecek olursak (Bkz.Prof. Dr. Devrim Ulucan, "AB Ülkelerinde Esnek Çalışma ve İş Kanunu Taslağında Yer Alan Esnek Çalışma Düzenlemeleri", Çalışma Hayatımızda Yeni Dönem (Seminer Notları) içerisinde, Türkiye Toprak, Seramik, Çimento ve Cam Sanayii İşverenleri Sendikası Yayını, 2002, s.101-102) denkleştirme yoluyla doğacak serbest zaman hakkı şöyle hesaplanabilir : Haftanın 6 günü çalışıldığını varsayalım. 6 gün x 7,5 saat = 45 saat haftalık normal çalışma süresini buluruz. 45 x 8 hafta= 360 saat toplam çalışma süresidir. Esneklik çerçevesinde günde 11 saat çalışılırsa, 360 : 11 = 32,5 gün çalışılacaktır. Halbuki normal saatlerle çalışılsaydı, 6 x 8 = 48 gün çalışılması gerekiyordu. Buna göre 48 - 32,5 = 15,5 günlük boş - serbest zaman hakkı doğacak ve bunu 2 ay içerisinde kullanabilecektir. Bu oluşum, bireyin ihtiyaçlarının karşılanmasında yararlı olacaktır.


17 Mart 2003
Pazartesi
 
TAHSİN SINAV


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED