Bu ülkede, yarım asırdan fazladır "Kahraman Şerif" filmlerini oynatıp, "küçük kovboylar"a özenen bir nesil yetiştirenlerin, kalkıp da bugünkü hükümeti ve onun Başbakanı'nı suçlamaya hakları yoktur. Bu elim ve karmaşık ortamın suçlusu, 59. Hükümet ve onun mebusları değildir. Ve TBMM'nin bugünkü üyeleri de değildir.

Sorumlu olanlar, sokaktaki çocukları Coni'nin "jiklet"leri ile avutan ve körpe öğrencileri de "Amerikan süt tozu " ile besleyip, büyütenlerdir.

Şimdi onlardan Medya'ya yansıyanları "savaş çığırtkanlığı" yapıyor da kimse buna dikkatleri çekmiyor...

Nasılsa haber kaynakları ve propaganda malzemeleri hazır...

İngiliz Hariciye Bakanı, Kaolisyon kuvetleri içinde askerlerinin Basra'ya doğru ilerlediğini söylüyor.

ABD'nin Genelkurmay Başkanı, Basra, Bağdat, Musul ve Kerkük'ün gece-gündüz bombalandığını bütün dünyaya ilan ediyor. Yerli medya da bunu ağzından salyalarını akıtarak yansıtıyor...Tıpkı "Mütareke Matbuatı" gibi... Wilson Prensipleri'nin arkasından gidenler, bugün de "Bush Prensipleri"ni kanlı bir şekilde Irak topraklarında hakim kılmak istiyorlar...

Yalnız şunu unutmamak gerekir ki, 88 yıl önce de aynı şeyi yaptılar:

Çorchil , Çanakkale'yi bombalattı...

Ardından defolup gittiler.

Sonra Hitler ortaya çıktı. Varşova'yı, Moskova'yı bombaladı. Akibeti lanetliler galerisi ile son buldu.

Mussolini, Habeşistan'ı perişan etmeye kalkıştı. Sonu, halkı tarafından öldürülüp, ayağından asılmaya kadar vardı.

Şimdi de Bush ve koalisyon ortakları İngiltere aynı canilik ve hunharlığı şüheda ve sahabî toprağında sürdürüyorlar.

Ve tüm Araplar seyrediyorlar...

Araplar, dünkü ihanetlerini tekrarlamasa ve bugün Türkiye'nin yanında yer alsalardı, ne ABD ve ne de İngilizler, Basra, Bağdat, Musul ve Kerkük'ü bombalayacak cesareti bulamazlardı.

Bu bakımdan, savaşa sadece Saddam yönetimini devirmek noktasından bakamayız.

Bütün mesele, İslam topraklarını işgal edip, kendilerine "uşaklık" edecek yönetimleri kurmak ve dominyon valilerini yeniden işbaşına getirmektir...

Tarih tekerrür ediyor. Bunu isbatlamak için de merhum Akif'e müracaat edelim dedik...

Bunun için en sahih kaynak "Safahat"tır deyip, M.Ertuğrul Düzdağ'ın "edisyon kritik neşri"ni kütüphanemizden çekip çıkardık.

Baskı tarihi l987 olan kitabın ilk sayfasına açıyor, "hediye" edilen kitapta bir imza karşımıza çıkıyor: Tayyib Erdoğan!.. Yani şu andaki 59. Hükümetin Başbakanı R.Tayyib Erdoğan... Kitabtaki notları şöyle:

"... Geçirdiğimiz trafik kazası sonrası ziyaretlerinin bir hatırasıdır.(...) Hayat boyu dua ve beraberliğimizin, ahiret kardeşliğine vesile (olması) duasıyla!...11/11/1987"

İşte bu nüshanın 326. sayfası:

"Şu ne? Mülkiye. Bu? Tıbbıye. Bu? Bahriyye. O ne?
O mu? Baytar. Bu? Ziraat. Şu? Mühendishane.
Çok güzel, hiç biri hakında sözüm yok; yalnız,
Ne yetiştirdi ki şunlar acaba? Anlatınız!...
İşimiz düştü mü tersaneye, yahut denize,
Mutlaka adetimizdir, koşarız İngiliz'e..."

O zaman İngiliz'e koşanlar, daha sonra ABD'ye sığındılar. Şimdi de ahu figan edecek yerde, bütün olumsuzlukların hesabını 59. Hükümete ödetmek istiyorlar.

Hem de Teksaslı Şerif'in ağzında pelesenk olan :

"Amerikan kovboyları... Hah hahh ha!..." nakaratı ile...
Ve İslam dünyası da matem içinde:
"Al işte bir günü matemsiz olmayan Asya!
O eski mabed-i irfan, o mehd-i İbrahim;
O şimdi, boynu bükülmüş zavallı hâk-i yetîm."

İşte bu "şerefsiz şerifler"in, gece-gündüz bombaladıkları topraklar, bu "yetim topraklar"dır...

SADIK ALBAYRAK

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu