AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

G Ü N D E M

Padişah hikâyeleri

Yöneticiliklerindeki başarılarıyla dünya tarihine isimlerini kazıyan Osmanlı padişahları aynı zamanda sanat, spor ve zanaatla da yakından ilgilenmişler.

Tarih kitaplarına, kazandıkları zaferler, fethettikleri topraklar ve imzaladıkları antlaşmalarla konu olan Osmanlı padişahlarının, padişahlık dışında da bir hayatları vardı elbet. Kimi marangozluk yapıyordu, kimi kuyumculuk, kimi de beste...Ve herbirinin ayrı ayrı ilgi alanları ve alışkanlıkları vardı. Dünya tarihine isimlerini kazıyan ve büyük bir imparatorluğu yüzyıllarca dimdik ayakta tutan 36 padişahtan bir kısmının özellikleri şöyle:

RESSAM ABDÜLAZİZ

Çok iyi Fransızca konuşurdu. Şiire ve müziğe ilgisi olduğu gibi, üstün bir resim yapma kabiliyetine de sahipti. Öyle ki, Osmanlı donanmasına ısmarlayacağı gemilerin planını bizzat kendisi çizmişti. Abdülaziz'in "Valse Davet" ve "Gondol Şarkısı" gibi orkestrasyonu yapılıp keyifle dinlenen besteleri de var.

3. SELİM İYİ BİR NEYZENDİ

Edebiyata ve güzel yazı yazmaya çok meraklıydı. Çok merhametli bir insan olan 3. Selim, iyi bir şair, neyzen, tamburi ve hanende idi. Şair olan Sultan üçüncü Mustafa da son derece dindar ve tutumluydu. İki dakika süren ve İstanbul'un hemen hemen yarıdan fazlasını yıkan büyük depremde evlerini, yakınlarını kaybeden halka kendi kesesinden yardım etmişti. Dinine çok bağlı ve tasavvufa da son derece yakın olan Sultan 3. Mehmet ise Peygamberimiz'in ismi anılınca, saygısından derhal ayağa kalkardı.

4. MEHMED'İN AT AŞKI

4. Mehmet ata çok bindiği için vücudu öne eğikti. Ava ve edebiyata çok meraklıydı. İkinci Ahmed ise hat sanatında çok ustaydı. Yazı yazma kabiliyeti çok üstün olan Sultan İkinci Ahmed, birçok Kur'ân-ı Kerim yazdı. Şairlere ve şiire de çok düşkündü. Lale Devri boyunca padişahlık yapan Sultan Üçüncü Ahmed de hattat ve şairdi. İkinci Selim ise, çok iyi bir şairdi. İkinci Bayezıd da, Arapça ve Farsça'yı gayet iyi biliyordu.

CARİYELERİ KAÇIRAN PADİŞAH

Sultan Üçüncü Osman, musıkiden nefret ettiği için bütün müzisyenleri saraydan uzaklaştırdı. Sarayda dolaşırken cariyelerle karşılaşmak istemediği için de ayakkabılarına demir ökçeler taktırmıştı. Ökçelerden çıkan sesi duyan cariyeler padişahın geldiğini öğrenip yoldan çekiliyorlardı.

Fatih'in yedi dili vardı

Devrinin en büyük ulemasından birisiydi ve 7 yabancı dil bilirdi. Alim, şair ve sanatkarları sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi. 1466 yılında Batlamyos Haritasını yeniden tercüme ettirip, haritadaki adları Arap harfleriyle yazdırdı. Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun tüm bilginleri koruyan Fatih, yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul'a getirtmişti. Nitekim astronomi bilgini Ali Kuşçu kendi döneminde İstanbul'a geldi. Ünlü ressam Bellini'yi de İstanbul'a davet ederek kendi resmini yaptıran Fatih'in şairlik yönü de vardı.

GÜREŞTE ÜSTÜNE YOKTU

Çok güzel ata biner, devrin en meşhur silahşörlerini alt edecek kadar iyi kılıç kullanırdı. Güreşmekte, ok ve yay yapmada üstüne yoktu. Mütevazı bir kişiliğe sahip olan Yavuz Sultan Selim, her öğün tek çeşit yemek yerdi ve ağaçtan tabaklar kullanırdı. Yavuz Sultan Selim, ataları hep sakal uzattıkları halde sakalını keserdi. Bunun sebebini soranlara, "Sakalımı ele vermemek için kesiyorum" dediği rivayet edilir. Bir kulağına da küpe takan Selim, iyi bir şairdi.

KUYUMCU KANUNİ

O, iyi bir kuyumcuydu. Kendisine "Kanûnî" denmesi ise, yeni kanunlar icad etmesinden değil, mevcut kanunları yazdırtıp çok sıkı bir şekilde tatbik etmesinden kaynaklanıyordu. Büyük bir devlet adamı olan Kanûnî Sultan Süleyman aynı zamanda ünlü bir şairdi.

Marangoz Abdülhamid

Boş vakitlerini sarayındaki marangozhanesinde geçirir, harika eşyalar yapar, bunları sattırır ve parasını fakire-fukaraya dağıttırırdı. İstanbul Üniversitesi'ndeki konak biçimli evrak dolabı, müftülükteki Şer'iye Sicillerinin saklandığı raflar onun elinden çıkmıştır. Abdülhamit ayrıca polis romanları okur ve çevirtirdi, borsadan ve para hareketlerinden iyi anlardı. Üniversiteler, Güzel Sanatlar Akademisi, ticaret ve ziraat okulları kuran Abdülhamid, ilk ve orta dereceli okullar, dilsiz ve kör okulları, kız meslek okulları da yaptırmıştı.



17 Mayıs 2003
Cumartesi
 
Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED