AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Pilav ve irtica

14 Mayıs'ta çıkan Umurbey'deki vakıfla ilgili yazı üzerine, okurumuz Asaf Bey benzer bir konuya temas eden notunu ulaştırdı.

Pilav yapılması için ödenek çıkmamasını normal karşılıyor Asaf Bey ve şöyle devam ediyor: "Güzel adetlerimizin bir bir yok olması elbette ki bizi üzüyor. Ancak ben size başka bir gelenekten bahsedeyim. Yıllardır büyük kazanlarla kandil ve özellikle Kadir Gecesi'nde Hırka-i Şerif Camii'nde, bir sponsorun desteği ile kimseden yağ ve pirinç istemeden yapılan ve dağıtılan pilav, ne yazık ki üç yıldır yapılamıyor... Sebep, 'irtica' ile suçlanmak.

Buna ne dersiniz? Daha dün Hz. Peygamber'in doğum gününde Hırka-i Şerif Camii'nin avlusunda çocuklar ne oldu bu pilavlara diye soruyorlardı. Zamanınız olur da gelirseniz, çocuklara sorabilirsiniz.

Pilav dağıtımının irtica sayıldığı ülkemizde bizler kültür mirasımızı nasıl koruyacağız?"

SİNEKLİ KOLA

Değişik ülkelerden gelen insanlar masaya oturup birer kola ısmarlar. Kolalar gelince bakarlar ki, bardaklarında birer karasinek var!

İsveçli: Aynı bardakta, yeni kola getirilmesini ister.
İngiliz: Yeni bardakta yeni kola ister.
Finlandiyalı: Sineği bardaktan alır ve kolayı içer.
Rus: Kolayı sinekle içer.
Çinli: Sineği yer fakat kolayı içmez.
Yahudi: Sineği yakalar ve Çinli'ye satar.
Yunanlı: Kolanın yarıdan çoğunu içer ve yeni kola ister.
Norveçli: Sineği yakalar ve yem olarak kullanarak balığa çıkar.
İrlandalı: Sineği ezerek kolaya karıştırır ve İngiliz'e satar.
Amerikalı: Lokantaya 65 milyon dolarlık tazminat davası açar.

Türk: Başka gören yoksa sesini çıkarmaz, varsa olayı şiddetle kınar! (Net âleminden seçip gönderen Salih Zengin'e teşekkürler.)

ÜNZİLE İLE FADİME

Anadolu'nun bağrından kopup gelen ve İstanbul'a yerleşek büyük bir apartmanda kapıcılık yapan ailenin iki yetişkin kızıdır Ünzile ile Fadime.

Oturdukları apartmanın arka tarafında bahçesi vardır.

Bahçede, bir uçtan bir uca gerilmiş uzun çamaşır ipine bir halı asmışlardır.

Çoğunlukla orada asılı duran eski halının orta yerinde ufak bir delik bulunmaktadır.

Halının arkasına geçerek o delikten etrafı gözetleyen iki kardeşin en fazla keyif aldıkları olay, başka bir apartmanın balkonuna çıkarak kendi halinde spor ve yüz alıştırma hareketleri yapan bir tiyatrocuyu seyretmeleridir.

Tiyatrocu onları göremez fakat Ünzile ile Fadime, ağzını eğip bükerek yüzünü çeşitli şekillere sokan, garip sesler çıkaran adamı halıdaki delik sayesinde kikirdeyerek seyrederler.

Yalnız, onların da farkında olmadıkları biri vardır.

Kendi apartmanlarında oturan Ürgüplü Nihat Bey, tepeden olup biteni seyretmektedir.

ACABA NEDEN?

Eloğlunun "General Motor"u var, bizim bir "Onbaşı Motor"umuz bile yok!
Neden acaba?

GAZETE Mİ, SÜPER MARKET Mİ?

İsteyene şu, isteyene bu... İsteyene gazeteyle birlikte tırnak makası 750 bin lira...

İsteyene gazeteyle birlikte moda dergisi bir milyon lira...

İsteyene gazeteyle birlikte ayakkabı boyama tekniği dergisi bir milyon 500 bin lira...

İsteyene gazeteyle birlikte kafa karıştıran sorular kitabı iki buçuk milyon lira...

İsteyene gazeteyle birlikte tıraş takımı üç milyon lira...

Çerçiler amatör kaldı.

DARBEDARIZ

Bütün ülkelerde normal matkap satışları önde giderken, bizde 'darbeli matkap' satışları önde gidiyor.

Herhalde vardır bunun da bir açıklaması.

TASALI TASARI

Bazı kadın mahkûmların ayak bileğine takılacak bir elektronik verici sayesinde, cezalarını evde tamamlamaları tasarlanıyormuş.

Ayağında gümüş halhal yerine, ayağında elektronik halhal mı denecek tasarı geçerse?


17 Mayıs 2003
Cumartesi
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED