Lafı hiç eveleyip gevelemeye gerek yok. Toplum olarak da kişi ve kuruluşlar olarak da yeteri kadar demokrat değiliz.

Kafalarımız tam anlamıyla sivil değil.

Solcusu da sağcısı da bu konuda birbirine benziyor.

"Efendim, Türkiye'nin durumu... Bölgemizin yapısı..."diye lafa başlandı mı, anlayın ki, bunun ardından değişime direnme teorileri gelecek.

Ordu, Silahlı Kuvvetler dendi mi, orada dur, eleştirme!...

Niye?

Yasak!

Orduyu iktidarla hatta demokrasi ile karşı karşıya getirmek serbest.

Dikkat ediyor musunuz?

Genelkurmay'ın açıklamaları, bakanların, başbakanın açıklamalarından daha geniş yer buluyor basında.

Temeli, aslı, astarı olmayan haberlerle asker demeç vermeye mecbur bırakılıyor.

Ordu, medyamız kanalıyla sık sık hükümetleri uyarıyor.

Kürtçe yayına, af yasasına, ceza yasasındaki değişikliklere, Kıbrıs politikasına, demokrasi paketine karışıyorlar..

Daha doğrusu basın, bu konularda askerleri tek söz sahibi kurum gibi gösteriyor.

Tabii biz böyle yazıp çizince Avrupa Birliği de "Ordu tam üyeliğe karşı" gibi yorumlar yapıyor.

Şu manzaraya bakın.

Geçen hafta Radikal Gazetesi "Askerden AB'ye yeşil ışık" mansetini attı. Ardından Cumhuriyet'te "Genç Subaylar tedirgin" manşeti yer aldı.

Hürriyet ve Milliyet de subayların tedirgin olmasını pek sevdiler.. Manşetlerden girdiler haberi.

Kafalar sivil olmayınca, üniformaya prim verme yarışı başlıyor demek ki...

İşe bakın ki, Genelkurmay Başkanı, sivillerin yaptığı patavatsızlığı gidermeye çalışıyor.

Oysa siviller hâlâ, iktidara karşı olmak ile askeri kışkırtmayı birbirine karıştırıyorlar.

Kafalardaki üniformalar ne zaman çıkacak!

Üç olumlu olay peşpeşe

İlk haber turizmden. Antalya'nın Çıralı (Olimpos) sahili, 1000 yabancı turistin oylarıyla Avrupa'nın en iyi plajı seçildi.

İkincisi sinemadan.

Nuri Bilge Ceylan'ın yönettiği, Uzak filmi, Cannes Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü'nü aldı.

Üçüncüsü müzikten..

Eurovision Şarkı Yarışması'nda Sertab Erener, tüm Avrupalı rakiplerini geride bırakarak birinci oldu.

Eee, ne diyeceğiz şimdi?

Türk düşmanlığı, din ayrımı, bize bizden başka dost yoktur türü tekerlemeler ne olacak?

Boşverin bunları.

Başarının önünde hiçbir güç duramaz.

Şapkayı çıkarıp Lucescu'dan özür dileme zamanı

-Sayın yazar, Lucescu Galatasaray'dan sonra Beşiktaş'ı da şampiyon yaptı. Şimdi ne diyeceksiniz?

-Şapkasından tavşan çıkarmıştır. Korkak ve kişiliksiz futbolla bu kadar olur.

-Daha ne kadar olsun...

-Bu kadroyla bir kere değil, iki kere şampiyon olunur. Avrupanın en iyi kadrosu Beşiktaş'ta.

-Korkak dediğiniz Lucescu, Galatarasay ve Fenerbahçe'yi ikişer kez yendi. Üstelik Beşiktaş, hücum futbolu oynadığı söylenen Galatasaray kadar gol atmış.

-Başarılı olduğu maçlarda benim dediğim taktikle oynadı. Hep öyle oynatsaydı 30 puan fark atardı.

-Biraz fazla attınız. Bence "şapkasından tavşan çıkaran adama" siz de artık şapkanızı çıkarın.

Beşiktaş Büyük Hizmet Ödülü Özhan Canaydın'ın

Galatasaray'ı Avrupa Kupaları'nda başarıdan başarıya koşturmuş, ligde de şampiyon yapmış teknik direktör Lucescu'yu kendi eliyle Beşiktaş'a vererek, en önemli rakibinin şampiyon olmasını sağladığı için Canaydın bu ödüle layık görülmüştür.

SORU HATTI

27 Mayıs ihtilalinin gerekçesi neydi?

Soru: Cumhuriyet döneminin ilk askeri darbesi olan 27 Mayıs ihtilali, ne gerekçe ile yapılmıştı?

Cevap: Darbe, Demokrat Parti iktidarına karşı, ordu tarafından gerçekleştirildi. İhtilalin lideri Cemal Gürsel'in, o gece radyoda okunan bildirisinde, "Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır" deniliyordu.

28 Mayıs günü Cumhurbaşkanı Celal Bayar istifa etti. Cemal Gürsel başkanlığında 3'ü asker 14 kişiden oluşan yeni bir kabine kuruldu.

BİLGİ DAMLACIĞI

ŞEMSİ YÜCEL

Künye

Temsilcilikler

AboneFormu

MesajFormu