T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M
Altın bilezik öksüz kalıyor

Kökleri yüzyıllar öncesine dayanan el sanatları her geçen gün hüzne bürünüyor. Her biri bin hatıra yüklü nalınlar, urganlar, semerler, keçeler ustalarını yitirip öksüzleşiyor.

Bazen bir çobana soğuktan korunsun diye aba, bazen nazlı gelinin çeyiz sandığını süsleyen bir çift nalın, bazen de delikanlıya yavuklusunu getiren atın sırtına eyer oldular. Nice türkülere konu, Anadolu'ya sembol olan bir zamanın altın bilezikleri, her geçen gün biraz daha öksüz, her mevsim biraz daha yetim kalıyor. Teknoloji geliştikçe, ustalar da hem yaşamımızdaki hem belleklerimizdeki yerlerini anlamsız bir boşluğa terkediyor. Hal böyle olunca, elde kalan birkaç zanaatkar da Anadolu'daki sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen çarşılarda ekmeklerini kazanıyor, insanlara köklerini hatırlatıyorlar. İzmir'in merkezine 1 saat uzaklıktaki Tire'de bulunan Nalıncılar Çarşısı da sayılı birkaç mekandan birisi. Çoğu altmışlı yaşlarını yaşayan insanlardan müteşekkil bu çarşının esnafı, ellerinde şekillenen hazineleri, tek tek yoğuruyor. Nalıncılar Çarşısı'nın daracık sokaklarında çekiç sesleri örs seslerine, keçe kokuları keskin deri kokularına karışıyor.

Nalınlar, çeyizleri terkediyor

Nalıncılar Çarşısı'ndaki gözleri kamaştıran işlemeli nalınlar, meslekte 40 yılını devirmiş nalıncı ustası Cemil Tolga'nın parmaklarından süzülüyor. Rengarenk nalınların nasıl bir dikkatle işlendiğini izlemenin verdiği keyif ise modern eğlenceleri fazlasıyla kıskandırıyor. O el emeği göz nuru ışıl ışıl nalınların yerde duran o kütük parçalarından nasıl doğduğuna ancak görenler inanabiliyor.

SEVGİ YOĞURUYORLAR

Çarşının girişinde dikkatleri çeken küçük atölye, 60 yıllık semerci ustası Sabri Keşanlı'ya ait. Birçok usta gibi o da dedesinin mesleğini devam ettiriyor. Sabri usta, en fazla iki yıl daha bu işi yapabileceğini söylerken, gözleri dedesinden aldığı bayrağı bir gence devredemeyecek olmanın verdiği hüznü taşıyor ve "Motorlu taşıtların yaygınlaşmasından sonra binek hayvanlarına olan talep azaldı. Artık mesleğimiz yok oluyor" diyor. Hemen yanıbaşındaki 40 senelik kalaycı Nazım Omurtağ ise bir yandan ocağı körüklüyor bir yandan da elindeki küçük kazanı parlatıyor. Nazım usta da işlerinin gidişinden çok memnun değil, ama yine de sesinde hissedilebilen hafif bir gururla, kap kaçak olduğu sürece bu işin süreceğini söylüyor. 12 yaşından beri bu işi yapan Nazım usta da babasının mesleğini devam ettirenlerden.

Ustalar teknoloji kurbanı...

Cemil usta da "teknoloji" dertlilerinden. Binbir türlü maddeden yapılan terlikler, nalına olan talebi çoktan azaltmış. Cemil usta, modern kültürün bir geleneği nasıl yok ettiğinin de canlı şahidi. Çünkü, kendinin anlattığına göre; nalınlar, eskiden çeyiz sandıklarının ve nişan tepsilerinin vazgeçilmez unsurlarından biriymiş. Emektar nalıncı ustası, şimdilerde ise nalınların kendilerine verilen bu önemi köy düğünlerinde bile zor bulabildiğini vurguluyor. Her biri Anadolu mozağimizden kopan birer kültür olan el sanatlarımızın mahzunluğu ve kaybolan mutluluklar teknolojiyi bir kez daha sorgulatıyor.



23 Şubat 2003
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED