T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hükümetin performansı ve tezkere

Ak Parti'yi köktendinci sayarak önyargılı yaklaşanlar ve "Bunlar acemi, devlet tecrübeleri yok" bahanesinin arkasına sığınarak muhalefet yapanlar dışında bütün dünya, dost düşman herkes itiraf etti ki bu hükümet içeride de dışarıda da işi iyi götürüyor.

AK Parti Genel Başkanı'nın seçimden hemen sonra başlattığı diplomatik faaliyet, herkesin başını döndürdü. Yürümekten aciz bir hükümet görüntüsü veren Türk hükümeti birden bire bir günde birkaç büyük devleti ziyaret eden son derece aktif bir iktidara kavuştu. Bu diplomatik atak içerideki muhalefeti susturmakla kalmadı, Genel Başkan'ı dünya liderleri sınıfına yükseltti.

Genel Başkan'ın bu diplomatik atağı kendisini dünya liderleri sınıfına yükseltirken ülkemizi de büyük devletler düzeyine çıkarmış oldu.

Başbakan'ın bölge ülkelerine yaptığı çalışma ziyaretleri de, Türkiye'yi bölgede inisiyatif sahibi bir ülke konumuna yükseltti. İstanbul toplantısı, Taha Yasin Ramazan'ın Ankara'ya çağrılması ve MİT uçağıyla getirtilmesi, Tarık Aziz ile İstanbul'da yapılan görüşmeler, bu arada aralıksız sürdürülen telefon diplomasisi Türk hükümetinin savaşa karşı barış girişimlerinin cidtdiyetini gösteriyordu.

Başta Genel Başkan ve Başbakan olmak üzere AK Parti grubunda hiç kimsenin savaştan yana olmadığı, sorunun barışçı yollarla çözülmesi gerektiği düşüncesinden kuşku duyanlar, şimdi yine bana zehir zemberek mailler gönderecekler. Göndersinler ama, bu çıplak gerçeği de herkesin bilmesinde yarar vardır.

Hükümet bir yandan müthiş bir performans ile sorunun barışçı yollarla çözülmesi için bütün yolları bıkmadan usanmadan denerken, öte yandan barış yollarının tıkanması ihtimaline karşı da gerekli tedbirleri alması gerekiyordu ve aldı/alıyor.

Alınan tedbirleri savaşa rıza olarak yorumlamak ancak sorumluluk taşımayanların tevessül edeceği bir yoldur.

Son olarak ABD'nin geçen Cuma sabahına kadar Türkiye'ye mühlet vermesi B planını uygulayacağı ve bunun bir blöf olmadığını dünya medyası karşısında açıklamasına rağmen Türk hükümetinin taviz vermemesi bütün çevreler tarafından takdirle karşılanmıştır.

Sonunda ABD geri adım atmıştır.

AK Parti Genel Başkanı'nın yine dünya medyası önünde hiç kimseye hiçbir söz vermediklerini, birinci tezkerenin geri dönülmez olmadığını vurgulaması ve hükümetin tüm baskılara rağmen dik durması (önyargılılar hariç) herkesin yüreğini ferahlatmıştır.

Yapılan görüşmeler ve pazarlıkların sadece ekonomik olduğu izlenimi bırakması hükümetin bu süreçteki tek kusurudur. Çünkü ekonomik zararın telafisi yapılan görüşmelerin içinde sadece bir maddedir.

Son olarak AK Parti liderinin gelecek yeni tezkereler konusunda grup kararı alınmayacağını ve Meclis'in özgür iradesiyle karar vereceğini deklare etmesi de hem kendini hem hükümeti sorumluluktan kurtaran hem de karşı tarafa Meclis kozunu oynayan akılcı bir politika olmuştur.

Arada görünen ufak tefek eksikliklere rağmen AK Parti hükümeti muazzam ve mükemmel bir politika takip ederek büyük takdir toplamıştır.

Bundan sonra görev Meclis'e düşmektedir.

Bu noktada hükümeti kınamak, savaş istiyorlar diyerek itham etmek doğru olmaz. Çünkü bu hükümetin yerinde hangisi olursa olsun aynısını yapardı. Aynı başarıyı gösterir miydi orası bilinmez ama aynısını yapacağından kuşku yok. Mesela, geçmişte Çekiç Güç'e şiddetle "hayır" diyenlerin hükümet olunca süresini uzatmak için nasıl tezkere hazırladıklarını ve "evet" oyu verdiklerini unutmadık.

Eğer AK Parti, tezkereyi destekleme istikametinde grup kararı alsaydı o zaman hükümeti söz vermekle itham edebilirdik. Şimdi öyle değil. Milletvekilleri özgür iradeleriyle karar verecekler. Sorumluluk Meclis'in yani vekillerin olacaktır.

Ordumuzun Kuzey Irak'a geçişiyle ilgili tezkere ittifaka yakın bir oyla kabul edilecektir.. Bunda ülkemizin büyük çıkarları tartışılmaz olduğu için kabul edilmesi kolaydır.

Yabancı askerlerin ülkemiz üzerinden geçişiyle ilgili tezkere ise tartışılacaktır.

ABD bu savaşın gerekçeleri konusunda kimseyi ikna edememiş, dünya halkları nezdinde sıfırı tüketmiş ve itibarı kalmamıştır. Ben böyle itibarı sıfıra inmiş bir ülkenin savaşçılarına geçiş izni vermenin Meclis'in itibarına gölge düşüreceğinden endişe etmekteyim.

Hükümetin bugüne kadar mükemmel bir şekilde yürüttüğü politikaları Meclisimiz taçlandırabilir!!!


23 Şubat 2003
Pazar
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED