|
5 mesele: Kayıt dışı

İnsan topraktan yaratıldı; toprağı ölesiye ve öldüresiye sevdi. Geçen hafta Diyarbakır’da arazi anlaşmazlığı nedeniyle bir katliam yaşandı, 9 kişi hayatını kaybetti. Bu ne ilk, ne de son olacak. Habil ile Kabil’den beri toprak, insanların canını, kanını, en ulvi değerlerini ellerinden alıyor. Toprak hırsı dizginlenmez, denetim altına alınmazsa, sadece insanların canı değil, milletlerin, devletlerin ömrü de tükenip gidecek.

Türkiye’nin bekasını tehdit eden en önemli sorunlardan biri de imar rantı, kayıt dışı ekonomi ve siyasetin finansmanı. Hemen herkesin az ya da çok içinde olduğu ama hiç kimsenin konuşmadığı bu sorun sinsice büyüyor, devletimizin ve milletimizin temellerini sarsıyor.

Bizim çok güzel şehirlerimiz oldu. Türk-İslam şehirleri yaşanabilir, insanî, estetik şehirlerdi. Konya, Bursa, Edirne, İstanbul gibi büyük şehirlerimizden ilçelere, köylere kadar her yerleşim birimi toprakla, taşla, tabiatla uyumlu inşa edildi. Ecdadımız, insanın şehri, şehrin de insanı inşa ettiğine inanır, iyi, güzel insanların yetişeceği mekânlar tasarlardı.

Cumhuriyet, şehirlerin büyümesiyle ilgili bir önlem almadı. Belki ihmal, belki ihtiyaç, belki de toprak rantının keşfi. Artan nüfus ve kırdan kente göç ile şehirlerimiz hızla ve plansız büyüdü, büyüdükçe çirkinleşti. Artık tüm vilayetler, ilçeler, hatta köyler birbirine benziyor. Hepsi daha da çirkinleşiyor. Beton yığınları, estetikten uzak yapılar, yoğun trafik, kirlilik, kalabalık insanı hayatından bezdiriyor. Ne yazık ki şehir büyüdükçe rant da büyüyor, toprak daha değerli hale geliyor, iştahlar daha da kabarıyor.

İmar planları çok hızlı değişiyor, değiştirilebiliyor. Sahibi olduğunuz toprak bir anda beş para etmez hale gelebiliyor ya da yine bir anda sizi servete boğabiliyor. Trilyonlarca lira oradan oraya akarken büyük hacimlerde haksız ve çoğunlukla kayıt dışı para hiç çalışmadan insanları zenginleştiriyor. Bu büyük hacimli para, parti, din, mezhep, cemaat, mahalle ayırt etmeden toplumun her tabakasını içine çekiyor, zehirliyor. Siyasetçi de bürokrat da ister istemez bu zehri içiyor. Toplum ve dolayısıyla devlet içten içe çürüyor, hatta ölüyor.

İmar rantı kadar görünür ve büyük olmasa da, uyuşturucu, kara para, vergi kaçırma gibi yollarla piyasada dolaşan kayıtsız para da aynı şekilde geleceğimizi karartıyor.

Bu meseleye acilen bir çözüm bulamazsa, Türkiye için bir gelecek yoktur, olamaz.

* İmar rantı nedeniyle çirkinleşen şehirlerimiz, çirkin insanlar yetiştiriyor; çirkin insanlar şehirleri daha da çirkinleştiriyor.

* Para hırsıyla kuralsız inşa edilmiş şehirlerimiz depremlerde yerle bir oluyor, binlerce insanımız hayatını kaybediyor, kalanlar büyük acılar yaşıyor.

* İmar rantı ve kayıt dışının esir aldığı siyaset ve bürokrasi millet için çalışmaktan uzaklaşıyor, ülkenin sorunları çözülemiyor, milletin derdine deva üretilemiyor.

* Siyaset meseleye çözüm üretmeye çalışsa, artık karşısında büyük bir direnç buluyor. Siyaset bu alanda reform yapamıyor.

* Terör, mafya kayıt dışından besleniyor. İşsizlik, yoksulluk kayıt dışından kaynaklanıyor. Ekonomi kayıt dışı nedeniyle toparlanamıyor, üretemiyor.

* İmar rantı ve kayıt dışının insanımız üzerindeki yıkıcı etkisiyle devlete güven sarsılıyor. İnsanımız, gençlerimiz umudunu yitiriyor, karamsarlaşıyor.

Altını çizerek tekrar yazayım: Mesele sadece bir partiden veya sadece iktidarlardan kaynaklanmıyor; toplumun epeyce bir kesimi artık bu sorunun bir parçası haline gelmiş.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, özellikle de 2’nci döneminde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu büyük sorunu çözme gücü veriyor.

Erdoğan, oluşacak tepkileri, reaksiyonu, direnci hiç dikkate almadan, her zamanki gibi cesur adımlar atarak, Türkiye’nin bu kanayan yarasını tedavi edebilir, Türkiye’nin bekasını ciddi şekilde tehdit eden bu sorunu çözüme kavuşturabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün ekonomiyi kayıt altına alabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye, değiştirilmesi çok zor bir “İmar Anayasası” kazandırabilir. Şehirlerimizin, dolayısıyla insanımızın özüne dönebilmesi için, o eski ruhuyla kucaklaşabilmesi için, güzel şehirler ve güzel insanlar tasarlanabilmesi için katı kurallar getirebilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset ve bürokrasinin bu büyük hacimli parayla zehirlenmesine katı ve kesin kurallar koyabilir. Siyasetin finansmanını şeffaf kurallara bağlayabilir.

Esasen milletimizin ve devletimizin başka seçeneği yok. Ya bu meseleyi çözecek ya da çözeceğiz. Bunu da yine sadece Erdoğan çözebilir.

#Politika
#Recep Tayyip Erdoğan
#Ekonomi
#Anayasa
#Aydın Ünal
1 yıl önce
5 mesele: Kayıt dışı
‘Ne işimiz var oralarda?’
Bir Başka Mesele: Truva atını içimize yerleştirdiler
Ahlâk kitapları ve “İslâm Ahlâkının Esasları”
Şimdi gözler Avrupa Birliği’nde…
Çocuğun adı Hanzala