|
Erken uyarılar

AK Parti 81 ilin belediye başkan adaylarını ve İstanbul’un ilçe adaylarını açıkladı. Önümüzdeki günlerde peyderpey ilçe ve belde adayları, İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi adayları da belirlenip açıklanacak ve Türkiye tam anlamıyla seçim atmosferine girecek. Henüz sürecin başındayken bazı uyarılar yapmakta, bazı hususları hatırlatmakta fayda var:

1
. Hiçbir yerleşim biriminde hiçbir aday için seçim garanti değil, çantada keklik değil. Hem adayların hem de teşkilatın “kazanıyoruz” özgüveniyle ama aynı zamanda “çalışmazsak kaybederiz” temkiniyle hareket etmeleri gerekiyor.
2
. Muhalefet yerel seçimi de bir kutuplaştırmaya dönüştürme çabası içinde olacaktır. Cumhur İttifakı’nın bu tuzağa düşmemesi gerekir. Yerel seçim kampanyaları planlar, projeler, vizyon ve hedefler üzerinden yürütülür. Muhalefetin kutuplaştırma siyaseti karşısında eser ve hizmet siyaseti öne çıkarılmalıdır.
3
. Beldeden büyükşehre kadar her aday seçmenin karşısına projelerle çıkmalıdır. Gerçekleşebilecek projeler üretilmeli. Gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatler vermekten uzak durulmalıdır. Aday, kendisine olan güveni de, partiye olan güveni de sarsmamalıdır.
4
. Bu yerel seçimde de AK Parti’nin avantajı “yaptık, yine yaparız” anlayışı olacaktır. Bütün kampanya bu anlayış üzerine kurulmalıdır.
5
. Türkiye gergin bir seçim ortamından yeni çıktı. Seçmen yorgun. Yapıcı, mülayim, umut veren bir dil seçmen üzerinde daha tesirli olacaktır.
6
. Seçim yerel de olsa bazı tercihler yerelde kalmaz. Örneğin Muğla ve Tekirdağ’daki tercihler sadece bu şehirlerde değil Türkiye genelinde konuşuluyor. Seçim sürecinde yapılacak açıklamalar da yerel kampanyanın yanı sıra AK Parti’nin dili, üslubu ve politikalarıyla örtüşür olmalıdır. Muhalifleri mutlu edeceği zannedilen sözler muhaliflere hiç tesir etmez ama AK Parti tabanını küstürür.
7
. Uzun bir kampanya süreci var. Adaylar yorulacak ve gerilecek. Son ana kadar tevazuu ve tahammülü muhafaza etmek gerekir. Kibir, gerginlik, yorgunluk görüntüsü, çatışma kaybettirir. Aday olamayanların küskünlüğü giderilmeli, eski tartışmalar ve rekabet bir kenara bırakılmalı, aday adayları ile teşkilat tek yürek halinde sahaya çıkmalıdır.
8
. Uzun, sıkıcı, mesaj vermeyen konuşmalardan uzak durulmalı, milletin dertlerine cevaplar üretilmelidir. Bunun için de seçmenin sorunları iyi tespit edilmelidir.
9
. En iyi kampanyanın bile seçmen üzerindeki etkisi ancak yüzde 1-2’dir. Kampanya için israftan kaçınılmalıdır. Seçmenin gönlüne para ile değil samimiyet ile girilir.
10
. Şahsi hesap, ikbal, para ve makam peşinde olanlar kazansalar da kaybetmişlerdir. Seçmenin her bir oyu adaya kutsal emanettir. Emanete hıyanet edenin iki cihanda kurtuluşu yoktur.
Bravo Kaymakam Bey!

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde bir imamın, cuma hutbesinden şehitlerimizle ilgili bazı kısımları çıkardığı iddia ediliyor. Vahim. Gereği hemen yapılmalı. Ama onun kadar vahim bir başka husus var: Kulp Kaymakamı bu imamı hemen orada darp etmiş ya da ettirmiş. Türkiye’nin işte böyle “çok fonksiyonlu” kaymakamlara ihtiyacı var. Kaymakam Bey o kadar iyi yetişmiş ve o kadar liyakatli ki, kaymakamlık yanında müfettişlik, polislik, savcılık, hâkimlik, avukatlık hatta infaz memurluğu görevlerini de başarıyla yürütebiliyor. Böyle kaymakamlarımızın sayısı çoğalırsa, devletimiz polise, jandarmaya, savcıya, hâkime, infaz memuruna maaş ödemekten kurtulacak, karakol, mahkeme, hapishane inşa etmeye gerek kalmayacak, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, HSK, Adalet Bakanlığı işlevsiz kalacak, hatta kanuna ihtiyaç olmayacağı için Meclis de kapatılacak, Hazine’miz her ay on milyarlarca lirayı boşa harcamaktan kurtulacaktır. Taksim Meydanı’na kurulacak 3-5 darağacı ile her türlü mesele kolayca ve hızlıca çözülebilecektir. Sosyal medya mecralarından yayınladıkları mesajlarından anlıyoruz ki Kulp Kaymakamı yalnız değil. “Hukuk israfını” protesto eden, “hukuksuzluğu” savunan böyle iyi yetişmiş, cevval kaymakamlarımızın sayısının artması dileğiyle… (!)


Uzaydan ayrıştırıcı mesajlar

Türkiye’nin uzaya giden ilk astronotunu milletçe büyük iftiharla izledik. Fırlatma anında milyonlar gibi ben de gözyaşlarımı tutamadım. Ne var ki astronotumuz mikrofonu eline aldıkça, Mustafa Kemal’e de ait olmayan bir sözle, ülkenin yüzde 1-2’lik bir kesimine hitap edip yüzde 90’ları ayrıştırıyor. Türkiye’yi ayrıştıran, ufkunu kapatan, ülkeye pranga olan Kemalist statükoya karşı verilen o kadar başarılı mücadelenin ardından dönüp dolaşıp statükoya demir atmak… Hazin, çok hazin…

#Siyaset
#AK Parti
#Aydın Ünal
4 ay önce
Erken uyarılar
Turizm uğruna
Mermer atıklarının muhteşem geri dönüşümü
Tasarruf sandığı
ABD-Çin rekabetinde popülizm, korumacılık ve ulusal güvenlik
‘Şişman Kadın’ kim?