|
Yerel seçim öncesi bir reform önerisi: Trafik

İzmir Menemen’de meydana gelen trafik kazasının arkadaki aracın kamerasından çekilen görüntüleri önceki gün yayınlandı. Aşırı hız yapan ve hatalı şerit değiştiren bir hafif ticari araç önce bariyerlere, sonra sol şeritteki otomobile çarpıyor; karşı yola savrulan otomobil orada hızla gelen bir minibüsle çarpışıyor. Olay yerinde 4 kişi hayatını kaybetti; kazada yaralanan 18 yaşında bir gencin kaldırıldığı hastanede öldüğü haberi de dün geldi. Kazaya sebep olup kaçan ve mutlaka taammüden cinayetle yargılanması gereken maganda tutuklandı.

9 günlük bayram tatilinin sadece ilk gününde 21 kişi kazalarda hayatını kaybetti. Bu satırları yazarken dönüş trafiği başlamıştı; hiç arzu etmeyiz, Allah muhafaza etsin ama muhtemelen siz bu satırları okurken başkaları da vefat etmiş olacak. Zira hemen her bayram tatilinde 100-150 arası vatandaşımızı trafik kazalarında yitiriyoruz. Genel tablo da bir o kadar vahim: TÜİK istatistiklerine göre yılda ortalama 180 bin ölümlü ve yaralanmalı kaza oluyor ve yılda ortalama 6 bin kişi trafik kazalarında ölüyor. Türkiye’de yol kalitesi, yol güvenliği çok arttı, denetimler daha da sıkı ama araç sayısı son 20 yılda 8 milyondan 27 milyona ulaştı. 2022’de Türkiye genelinde her bin araçtan 7,4’ü ölümlü yaralanmalı kazaya karışmış.

Ne yazık ki millet olarak tüm bu istatistiklere gereğinden fazla aşinayız. Hemen her gün insanlar ölüyor, sakat kalıyor, aileler çöküyor, hayatlar kararıyor ama çok çok trajik değilse, kazaya bir ünlü karışmamışsa, İzmir’deki gibi kazanın videosu yoksa, istatistiksel rakamlar haber satırlarında gözlerimizin önünden geliyor ve öylece geçip gidiyor. Milletçe tüm bu ölümleri istatistiğe indirgemiş ve kanıksamış durumdayız.

Terörün gerçek etkisinin şiddet eyleminden sonra başladığını hepimiz yaşayarak öğrendik. Bir yerde bombanın patlayıp çok sayıda insanı katletmesi terörün sadece ilk aşaması; sonrasında oluşan psikolojik, sosyolojik, siyasi etki ise terörün asıl gayesi. Terörden daha çok can alan trafiğin bu etkisini ise maalesef çok konuşmuyoruz.

Trafikteki kuralsızlık; kaza ve ölümlerin yanında vatandaşın adalet duygusuna ağır hasar veriyor. Trafik, adeta iyilerle kötülerin, zorbalarla mülayimlerin, zalimlerle mazlumların meydan savaşına dönüşüyor. Her seferinde kötüler, zorbalar, zalimler kazanıyor. Kaybedenlerin hukuka, hakkaniyete, adalete güveni sarsılıyor. Toplumdaki çürüme trafiğe, trafikteki çürüme toplumsal ahlaka yansıyor. “İnsan insanın kurdudur” ya da “büyük balık küçük balığı yutar” gibi hem ahlakı hem adaleti dışlayan meşum anlayış hızla topluma sirayet ediyor. Sorun sadece ölümlü trafik kazaları değil; gözümüzün önünde bir millet çürüyor, çözülüyor, kokuşuyor.

Diğer taraftan kuralsız trafik, şehirlerimizi yaşanmaz hale getiriyor. Stres, gerilim, kavga, gürültü, korna sesleri, yüksek müzik, egzoz dumanı ve gürültüsü, her sokak, her caddedeki ölüm tehdidi şehirlerimizin huzurunu bozuyor.

Toplumu çürüten, şehirlerimizi yaşanmaz hale getiren, en önemlisi de her yıl binlerce insanımızın ölümüne sebep olan trafik sorununu çözmek o kadar zor olmasa gerek. Yapılması gereken, personeli artırıp, teknolojiden daha çok yararlanıp ciddi bir seferberliği başlatmak; sıkı denetimlerle kuralların tavizsiz uygulanmasını hedeflemek.

Kuşkusuz böyle bir seferberlik kimilerini rahatsız edecektir. Kuralsızlığı kural edinmiş sürücüler ya da ekmeğini araç üstünde kazandığı için çok kural ihlali yapan taksici, minibüsçü, kamyon şoförü gibi kesimler bu tavizsiz uygulamadan şikâyet edeceklerdir. Ancak birkaç aylık bir deneme ve uyarı süreciyle bu da aşılabilir.

Okullarımızdaki trafik eğitiminin gençler üzerinde pek bir faydası olmadı. Ama mesela Diyanet İşleri Başkanlığı bu meseleye neden eğilmez ki? Her bir kural ihlali başkalarının hak ve hukukuna tecavüz değil midir? Helalleşmeyi, hesaplaşmayı gerektirmez mi? Arabasına atlayıp bütün kuralları çiğneyerek cuma namazına gelmiş vatandaşa hutbeler ile çarpıcı mesajlar verip dönüş yoluna değişmiş çıkmasını sağlamak mümkün değil midir?

Yerel seçime daha 9 ay varken böyle bir reformu başlatmak herkesi memnun edecektir. Dediğim gibi, şikâyetler olacaktır ama o sürücüler de yeni duruma kısa sürede ayak uyduracaktır. Adaletin azami düzeyde uygulanabildiği bir trafik düzeni ölümleri azaltacak, toplumu güzelleştirecek, şehirlerimizi sakinleştirecektir. Biz evdeki, okuldaki adaletin sokağa yansımasını bekliyoruz; oysa belki sokaktaki adalet eve, okula, işyerine, şehre, ülkeye yansıyacaktır.

Kuralların sıkıca, disiplinle uygulanması kimseyi mağdur etmez, tersine memnun eder. Kurallar, kanunlar zaten bunun için var. Bütün arzumuz da var olan kural ve kanunların tavizsiz uygulanması. 2023’ün kaza istatistiklerinde soğuk bir rakam olmak istemiyorsak, yerel seçim öncesi bu büyük ve anlamlı reformu başlatalım; inanın tüm Türkiye kısa sürede bundan memnun olacaktır.

#Siyaset
#Yerel Seçim
#Aydın Ünal
1 yıl önce
Yerel seçim öncesi bir reform önerisi: Trafik
İyi Ki Varsınız
Bir Başka Mesele: Neden cinsiyet değiştiriyorlar?
Birliğe çağrı
Adamın adı Filistin
Dünya bu gençlerle güzelleşecek