|
Bozacının şahidi şıracı

Öncelikle sormamız gereken soru; CHP’nin, kendisine bu derece güvensiz ve toplumsal karşılığı olmayan parti ve parti liderlerine Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı ve milletvekilliği listelerini neden açtığının sorgulanması olmalıdır. Kılıçdaroğlu CHP’sinin Alman Federal İstihbarat birimi ve yetkilileriyle PENTAGON’un ‘kazanamayacak aday’ söylemini hangi stratejik hamlelerle ekarte edip Millet Koalisyonu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmayı başardığını da sorgulamamız bana göre elzemdir. Zira 6’lı masa kurulurken 4 parti liderine bir oy hakkı verilerek Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı vaadinde bulunulması, masayı olabildiği kadar kalabalık tutarak Meral Akşener’in 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimindeki gibi olası itirazına karşı Millet Koalisyonu adayı belirlenirken Kılıçdaroğlu’na oy verecek el sayısını arttırarak Cumhurbaşkanı adayı seçilmesini garantilemek için Meral Akşener veya İYİ Parti’ye bu konularda bilgi verilmemesi açık bir kumpas’a işaret eder sanırım. Nitekim tam da öyle oldu, 3 Mart 2023 günü Cumhurbaşkanı adayı belirlenmesi için bir araya geldiklerinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmayı bekleyen dört parti lideri Kılıçdaroğlu için el kaldırdı. Kılıçdaroğlu kendisi için kalkan elleri boş çevirmedi ve siyasi rüşvet olarak da partililerinin itirazlarına rağmen dört partiye milletvekilli adaylığı verirken seçildiği taktirde 4 parti liderini Cumhurbaşkanı Yardımcılığı’na getireceği sözü ve belgeleri imza altına alındı.

KILIÇDAROĞLU ALMAN EKOLÜNDEN Mİ? 6’LI MASA’NIN KURULUŞU’NDA ALMAN FEDERAL İSTİHBARAT BİRİMİNİN ROLÜ NE? ALTILI MASA ZİRVE BİLDİRİSİNE ALMANYA’NIN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ JÜRGEN SHULZ TARAFINDAN SON ŞEKLİ Mİ VERİLDİ?

Kılıçdaroğlu’nun Alman ekolünden olduğu iddiaları ete kemiğe bürünmüş görünüyor. Kılıçdaroğluna 6’lı masayı kurduran gücün arkasında Alman Federal İstihbarat Başkanlığı’nın olduğu da güçlü bir varsayım. Zira Kılıçdaroğlu’nun oy oranları düşük 4 parti liderini 6’lı masaya alarak uzun süren bir sürecin sonunda oy oranları son derece düşük 4 lidere Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı vermesi, ayrıca bu 4 partinin belirlediği yaklaşık 20-30 civarındaki milletvekili adayını seçilecek sıralara koyması, ABD ve İngiltere’nin kendisine karşı uyguladığı ambargoyu delmek amacıyla yapılmış bir psikolojik harp stratejisi ve taktiği idi. Bu stratejik hamlesine rağmen Kılıçdaroğlu, ABD ve İngiltere’nin önemli dergileri ve gazeteleri tarafından kazanması çok zor, en zayıf halka seçildi. ‘Erdoğan gibi karizmatik değil’ başlığıyla Kılıçdaroğlu’na tam destek vermedikleri gibi Başkan Erdoğan’ın kazanmasının çok güçlü olduğunu belirtiyorlar.

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu, ‘Altılı zirve bildirisinin bir ülkenin büyükelçisine gönderildiği’ iddiasını köşesine taşıdı. Hüseyin Likoğlu, “6’lı masada Brexit gölgesi” başlıklı yazısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili iddiasındaki ismin Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz olduğunu öne sürdü. Likoğlu yazısında “Bu AB soslu bildirinin perde arkası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bomba açıklamasıyla bambaşka bir boyut kazandı. Soylu, bildiri metninin imzalanmadan önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından emekli bir büyükelçi eliyle Almanya’nın Ankara büyükelçisi JÜRGEN SHULZ’A iletildiğini, metnin gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra ilân edildiğini söyledi.’’ ifadelerini kullandı.

‘AKŞENER’İ 6’LI MASAYA DÖNÜŞ İÇİN JET HIZIYLA İKNA EDEN KİŞİNİN MANSUR YAVAŞ OLDUĞU’ İDDİASI ŞAHSIMA GÜVENİLİR KAYNAKLARDAN GELEN BİLGİLERE GÖRE ASLA DOĞRU DEĞİL!!!

Geçen hafta içinde gazetemiz Yeni Şafak’ta yayımlanan “İYİ Parti ve CHP’de dış bağlantılı bir FETÖ ağı mı var” başlıklı köşe yazımda “FETÖ’yü öven tartışmalı isimler CHP ve İYİ Parti içinde neden ve nasıl aday yapıldı?” sorusunu sorarak Meral Akşener’in Kılıçdaroğlu’nu kazanamayacak aday ilan edip 8’li masayı kumpas, noter ve kumpas masası ilan edip onca hakaretlere linç kampanyasına rağmen ABD Büyükelçisi Flake’nin 3 gün sonra uyarması ile jet gibi 8’li masaya dönüş yaptığını eleştirerek açıklamıştım.

İYİ Parti lideri Meral Akşener gerek şahsımın gerekse bazı yazarların iddialarına verdiği cevapta kendisini jet hızıyla 6’lı masaya döndüren kişinin Ankara BB Başkanı Mansur Yavaş olduğunu kamuoyuna açıklamıştı. Mansur Yavaş da bu açıklamayı doğrulamıştı. Ancak bana gelen güvenilir bilgiler bu açıklamanın doğru olmadığı yönünde! Tam bir ‘Bozacının şahidi şıracı’ atasözünde ifade edildiği gibi toplumda uygun olmayan işleri yapan kişilerin kendilerini haklı çıkarmak için başvurdukları bir yöntem olduğu iddiasının doğru olduğu kanısındayım. İYİ Parti Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu da 3 günde CHP trolleri ve gazetecileri tarafından en ağır hakaretlerin partilerine ve kendilerine uygulandığından şikayet ettiğine tanık olmuştuk. Akşener’in FETÖ’nün flaş isimlerini 1’inci sıradan, diğer FETÖ’cüleri de kazanacakları sıradan listelerinde neden aday gösterdiği sorusuna ‘Bir suçları varsa devlet yakalasın’ şeklinde topu taca atması ötesinde FETÖ koruyuculuğuna soyunduğunun işaretlerini de taşıyor sanırım. Ayrıca FETÖ’nün TBMM’de bir grup kurma olayı gerçekleşirse bu durumdan Kılıçdaroğlu ve Akşener’in 1 numaralı sorumlular olacağı da aşikar gözüküyor.

KİM KİMİNLE GÖRÜŞTÜ VEYA GÖRÜŞMEDİ, MUTLAKA ORTAYA ÇIKAR

Meral Akşener’in ABD Büyükelçisi Flake ile bu konuda görüşüp görüşmediği zannımca kısa bir sürede ortaya çıkar. ABD’nin tüm dünyada görüştüğü parti ve devlet liderlerini deşifre etmesi stratejisi halen bu açıdan tüm yönleri ile işlemektedir. Yakında bu görüşmeleri yeni WikiLeaks belgelerinde okuruz İnşallah!

#Seşim
#Siyaset
#CHP
#FETÖ
#ABD
#TBMM
#Bülent Orakoğlu
1 yıl önce
Bozacının şahidi şıracı
Yalanlar çağı ya da “Post-Truth” dönem. Fantastik eğilimler ve toplu aldatma ayinleri. Yeni bir inanç biçimi, yeni bir kişilik modeli, bir siyasi proje üretildi. “Takiyye” küreselleşti, ilk proje Türkiye’de uygulandı. Ve bunu bize FETÖ öğretti.
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!