Türkiye’nin son yıllarda hayata geçirilen yol, köprü, altyapı gibi büyük kamu yatırımlarıyla yerel anlamda bir doygunluğa ulaşmış olması, bugün gerek genel seçimlerde gerekse yerel seçimlerde sosyal politikaların daha konuşulur hale gelmesini sağlamıştır.
Özellikle yerel seçimlerde sosyal politikaların önemli araçları olan sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler vasıtasıyla toplumun dezavantajlı kesimleri olan engellilere, çocuklara, yaşlılara, kadınlara ve diğer kesimlere dokunuluyor olması, büyük kamu yatırımlarından daha fazla ses getirmektedir.
Bu da sosyal politikaların öneminin her geçen gün daha da arttığını gösteriyor.
Sosyal politikaların bugün daha önemli hale gelmesinin birçok sebebi var. Şöyle ki;
Sosyal politika uygulamaları, toplumun her kesimine hitap ettiği ve bireyin doğumundan ölümüne kadar geniş bir zaman dilimini kapsamına aldığı için seçmen davranışlarını ve seçim sonuçlarını etkileyecek önemli bir alan olarak öne çıkmaktadır.
Sosyal politikalar vatandaşa birebir dokunan ve en gerekli ihtiyaçlarını gidermede son derece etkili olan bir politika aracıdır. Bu nedenle uygulanan ve uygulanacak sosyal politika uygulamaları (sosyal yardım ve sosyal hizmetler) yol, köprü gibi geniş çaplı yatırımlardan daha anlamlı olabiliyor.
Sosyal politikalar hem yoksulluğu azaltan hem de gelirin daha adil paylaşılmasına katkı sağlayan önemli bir araçtır. Eğer sosyal yardımların, kişilerin kapasitesini artıran eğitim, sağlık gibi hizmetlere erişim sağlama fonksiyonu da varsa çok daha fazla etkili olacağı tartışma götürmez.
En önemlisi de Türkiye’de sosyal politikalar kurumları ve uygulamalarıyla artık, kurumsal hale geldi. Bu da sosyal politika kazanımlarının devam edeceği yani sürdürülebilirliği konusunda güçlü beklenti oluşturmakta hatta bir hak olarak görülmektedir.
Bu nedenle hak edilen sosyal yardım ve hizmetlere, siyasi partilerin sahip çıkması ve bu hakları güçlendirecek adımlar atması vaat edilecek büyük yatırım projelerinden daha etkili olabilir.
Dolayısıyla bugün hem sosyal yardımların ve hizmetlerin sunulması hem de sunulacak sosyal yardımların ve hizmetlerin sürdürülebilir ve kolay erişilebilir hale gelmesi için yeni bir bakış açısına ihtiyaç duyulmaktadır.
Yeni Ekonomi Programı (YEP) kapsamında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından sağlanacak sosyal yardımlarda “Sosyal Yardım Artı Dönemi”ne geçilerek, bu yardımlardan yararlanan vatandaşların sosyal yardım, sosyal hizmet, eğitim ve sağlık gibi kamu hizmetlerine erişimlerinin artırılması öngörülüyor.
Dolayısıyla “Sosyal Yardım Artı Dönemi” sosyal yardım stratejisinin önemli bir ayağını oluşturuyor. Yani sosyal yardımlarda yeni bir anlayış gündemde artık. Yeni dönemde sosyal yardımlara ihtiyacı olanların Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na (SYDV) başvurmadan, vakıfların sosyal yardım yararlanıcısını bulması ve bu yardımları ve hizmeti sunması öngörülüyor.
Yani talep yönlü değil, arz yönlü bir sosyal yardım anlayışıyla karşı karşıyayız. Aslında olması gereken de budur açıkçası.
31 Mart’ ta gerçekleşecek yerel seçimler için de sosyal politikalar, hayati derecede önem taşıyor. Bu süreçte sosyal yardımlar ve sosyal hizmetleri kapsayan sosyal politika vaatlerinin yanı sıra bu kazanımlara erişilebilirliği kolaylaştıran siyasi partiler, seçmen tercihlerini kendi lehine yönlendirmiş olacaktır.
Bu nedenle sosyal belediyecilik veya gönül belediyeciliği toplumun dezavantajlı kesimlerine birebir dokunan ve bu kesimlerin en gerekli ihtiyaçlarını gideren sosyal politikalara erişimi sağlamanın ta kendisidir.
