Sünneti devreden çıkarmak için modern dönemlerde Peygamber’in görevinin sadece kendisine verilen vahyi olduğu gibi ulaştırmak olduğuna dair sözler duyduk. Oysa Kur’an-ı Kerim’in ona verdiği görevler bunun doğru olmadığını açıkça gösterir. Kur’an’da Allah’ın Resulü ve Nebisi olarak Peygamber’in şu özellikleri sayılır.
O insanlar için bir ‘şahit’tir.
Şahit olması, öncelikle ‘emin’ birisi olarak kıyamet günü ümmeti için şahitlik edecek olmasıdır. Ama bu kelimede gayb alemini adeta şehadete dönüştürmesi ve dinin ete kemiğe bürünerek görülür hale gelmesi anlamı da vardır. O kendisine indirileni beyan eder.
vahyi söz, fiil ve davranışlarla anlaşılır hale getirmektir. O aynı zamanda kendisine vahyedileni olduğu gibi ulaştırır, bu görevinin adı da
. O insanlara bilmediklerini öğretir,
tanıtır, onları
eder, üstün ahlakla yetiştirir, eğitir. İnsanlar için uyulması gereken en güzel örnektir/
’dir. Bu durum aynı zamanda insanın bir örneğe ihtiyacı olduğunu da gösterir. O
aydınlatan bir kandildir.
Öbür alemi tanıtarak müminleri oradaki nimetlerle
, inkârcıları
Bunların hepsi Hz. Peygamber için bizzat Kur’an-ı Kerim’in zikrettiği vasıflardır.
Hatta onun ashabı da yine Kur’an-ı Kerim’in beyanıyla diğer bütün insanlara örnek/şahit olarak özel yaratılmış, Allah’ın razı olduğu bir nesildir.
Sahabe nesli zaman ve mekân itibariyle müminlerden rastgele alınmış herhangi bir kesit değildir. Bu sebeple bütün mezheplerin usulü fıkıh kitaplarında ‘sahabe sözü ya da fiili’ dini anlamada bir delil sayılır, akide ve ibadet yani usulü’d-din konularında bağlayıcıdır.