Yeni bir anayasa yapmak için iyi niyetli olmak yeterli mi peki? Ya da yeni anayasa yapmak için irade koymak sonuca ulaşmak için yeterli mi?
Sanmıyorum.
61 Anayasası da 82 Anayasası da öyle.
Yani milletin oylarıyla seçilmiş milletvekillerinden oluşan bir Meclis, anayasa yapamaz kimilerine göre.
Ancak..!
Bu kez farklı bir durum ile karşı karşıyayız. Ve bu durumu fırsata çevirebiliriz. Fakat çok dikkatli olup, yapılanları fark edersek… Ya da direncimizi diri tutabilirsek..! Bu konuda da endişelerimiz var.
5’inci yıldönümüne yaklaştığımız 15 Temmuz darbe ve iç işgal girişiminden sonra Türkiye’de iklim farklılaştı. Farklılaştı farklılaşmasına ama… O sıcak günler geride kaldıktan sonra özellikle Amerika ve Avrupa Birliği’ndeki (AB) bir takım odaklarla eş güdümlü çalışan içimizdekiler yüzünden, iklim erozyona uğratıldı.
Kastımı anladınız...!
Bu cümleden yola çıkarak, 15 Temmuz’dan hemen sonra yeni anayasa için farklı bir iklim oluşmuştu diyorum. O iklim her geçen gün erozyona uğruyor.
O kız öğrencinin o haberin yalan olduğunu bilmemesi mümkün değil. Ama yalan üzerinden onu dinleyen kitleyi güdülüyor. Yalanı kışkırtmanın aracı olarak kullanıyor.
***
Milletin neredeyse tüm unsurları, atomize ediliyor. Her bir unsuru milletin dışına itilmek için olağanüstü çaba sarf ediliyor. Kategorize ediliyor.
***
Ak Parti ve MHP’nin yeni anayasa çalışmalarını takip ederken yukarıda hatırlattığım hususları düşününce “iyi niyet ve siyasi iradenin” yeterli olmadığı kanaatine sahip oluyorum.
Yanılıyor muyum?
Zülfü Livaneli’nin cehaletini yüzüne vuran biri vardı: Ahmet Kekeç
- Zülfü Livaneli en son Deniz Baykal için,“Türk, Sünni, beyaz”ifadesini kullandı. Livaneli, içinden çıktığı topluma bu kadar uzak kalan “Türk aydını”nın tipik örneği…
- Rahmetli Ahmet Kekeç, 20 Mart 2020’de Akşam’da bakın Zülfü Livaneli için demişti:
- “(…) Zülfü Livaneli’miz“her şey”olmak isteyen bir sanatçımız.
- (…) Fakat,“usta yazar ve müzisyenimizin”küçük bir sorunu var:
- Cehalet...
- Düşünebiliyor musunuz,“Arasat”ve“Arafat”
- kavramlarını bilmeden hikâyeler yazıyor ve bunu da (bu cehaletini de) kitabın kapağında teşhir ediyor. Kendi kendini ele veren bir cehalet...
- Oysa“Arafat’ta”değil,“Arasat’ta Bir Çocuk”olacaktı...
- (…)
- Her şey olmak isteyen değerli sanatçımız şimdi de“sosyal medya trolü”olmuş, gelene geçenekoronavirüsayarı veriyor.
- Bunu yaparken de ülkesine duyduğu nefreti gizlemiyor.
- Bakın kendisine laf yollayan bir“user”e neler söylemiş:“Kendime sürekli şunu hatırlatmam gerek: Burası, meleklerin etek altı seyredilir diye rasathaneyi yıkanların ülkesi. Ve mantık firar etmiş.”
- Şimdi bir“yeni zamanlar trolü”olan müddei Livaneli’ye soralım:
- Bu toprakların tarihinde rasathane ne zaman yıkılmış?
- (…) İsim, tarih ve (bulabiliyorsan) belge sunacaksın Livaneli, kaçmak yok.
- (…)
- Hiç utanmıyor musun?
- Bir gün cehaletimi yüzüme vururlar diye korkmuyor musun?”
- Rahmetli Kekeç daha ne deseydi?